Fatih Altaylı: Özgürlük lazım, ne damga vursan boş

Habertürk yazarı, işçi düşmanı Fatih Altaylı, marketlerdeki raflarda yerini alan yerli üretim logosu fikrine karşı çıktı. Her şeyin ithal edildiği ülkede, "logonun altı boş" dedi.

Fatih Altaylı: Özgürlük lazım, ne damga vursan boş

Fatih Altaylı, bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:

Yerli ve milli damga
Yerli ve milliye yeniden önem verilmeye başlanınca çocukluğumuzun yaklaşımlarına geri döndük.

“Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı.”
Şahane slogandı, onunla büyüdük zaten.

Ayrıca istesek de yerli malı olmayan bir şey bulmak kolay değildi.
Ne bileyim, mesela bir Adidas ayakkabı almak istesek, aileden birinin Almanya’ya gitmesini beklemek lazımdı. Converse dediğin senede bir iki kere gelirdi Şişli’deki bilmem ne pasajındaki dükkâna. Raf’ın çakma Converse’leri vardı ortalıkta.

Amerikan malı blucin ya Tophane’deki Amerikan pazarında bulunurdu bazen ya da Kapalıçarşı’da zorlukla.
Manavda, bakkalda zaten yerli olmayan bir şey olmazdı.
Şile üzümü, Güney Afrika kalamarı falan hayal bile değildi.
Mango’yu ilk gördüğümde 30 küsur yaşındaydım muhtemelen.
Keza avokadoyu da… Bir arkadaşım nereden bulduysa bulmuş, bir avokado getirmişti.

“Nasıl yeniyor lan bu?” diye sorduğunda avokadonun üzerinde diş izleri duruyordu.

Seve seve yerli ve milliydik.
Sonra “Globalleştik.”
Simgesi çikita muzdu hatta.
Ve şimdi benim çocukluğuma dönüyor, yeniden yerli ve milliyi keşfediyoruz.
O kadar ki, artık “Yerli Malı” diye damgalayacağız yerli ve milli ürünlerimizi.
İyi de “Yerli ve milli ürün ne?”
Zannetmeyin bize özel bir durum.
Aynısını ABD de tartışıyordu birkaç yıldır.
Çözümü yatırımcı Dr. Marc Faber önerdi. (Faber’in ne önerdiğini merak ediyorsanız alttaki yazıyı da okumanızı rica edeceğim.)
Ki onun bile haklı olmadığı anlaşıldı sonra.
Gerçekten de yerli ve milli ne?
Geçenlerde yazdım.
Gidip balıkçıdan balık alsak onun bile yüzde 85’i ithalata dayalıymış. Yemi, ağı ithal. 100 liralık balıkta Türkiye’nin katma değeri 15 TL imiş.
Marketten süt aldık diyelim.
Yerli mi?
Emin değilim.
İnek ithal.
De ki yerli inek bulduk.
Yemi ithal. Saman bile ithal.
Tavuk yesek yemi ithal, ilacı ithal.
Yerli telefon aldık diyelim. İçinde ne var ne yok, programı dahi ithal.
Yerli diye gittik Türkiye’de üretilen otomobil aldık.
En kabadayısının yüzde 30’u ithal.
Türk yazarın kitabını aldık, kağıdı ithal. Yazarın bilgisayarı ithal.
Yerli beyaz eşya aldık. Alüminyum fabrikalarımızı özelleştirip kapattığımız için alüminyumu ithal.
Ayakkabı aldık, derisi ithal.
Yani anlayacağınız içinden çıkılmaz bir iş.
Demek ki, iş zor.
Asıl olan tek şey var. Patent, fikir, düşünce, bilim.
Onu ürettin mi ithal derdin kalmıyor.
Fikrin var ise eğer Çin’de 25 dolara üretip, ülkene 500 dolar katkı sağlayabiliyorsun.
Bilimin var ise eğer gramı milyar dolara satabiliyorsun dünyaya.
Yüzde yüz yerli olabilecek tek şey, yerli fikir, yerli bilim, yerli düşünce.
Onun için de özgürlük lazım.
Hür fikir, hür vicdan.
O yoksa eğer…
Ne damga vursan içi boş, altı boş.

Etiketler
Fatih Altaylı Habertürk Market