Ünlü ekonomistten dolar yorumu: Ne yapacaklarını kendileri de bilmiyorlar
Ekonomist Uğur Civelek “Ne yapacaklarını kendileri de bilmiyor, kuru sıkı atıyorlar” dedi.
Doların yükselişi endişe yaratmaya devam ediyor.
Merkez Bankası’nın verilerine göre döviz cinsinden mevduatlar ağustos ayından beri sürekli olarak artıyor.
Öte yandan dolar ABD Merkez Bankası Fed’in açıklamalarından sonra tüm dünyada değer kaybederken TL karşısında yine değerlendi. Türk Lirası’nın durumunu ekonomist Uğur Civelek anlattı.
Civelek Bakan’ın senaryosunun gerçekleşme ihtimalinin siyasi tavizler verilmesine bağlı olduğunu buna rağmen bu ihtimalin yüzde 15-20 ile sınırlı olduğunu vurguladı.
Birgün'den Ozan Gündoğdu'ya konuşan Civelek'in açıklamaları şöyle:
Berat Albayrak’ın seçimden sonra elinde döviz tutanlar pişman olacak mealindeki açıklamaları… Sizce piyasalar Albayrak’ın söylemine karşın dövizde yükselme bekliyor mu?
Bekliyor. Birkaç bilgi vereyim. Bir, şu anda Türkiye’de uygulamada olan yapı şu; talimatla faizler geriletiliyor, talimatla döviz kuru geriletiliyor. Piyasanın açık olduğu dönemde 24 saat nöbet tutup yukarı doğru harekete karşı tepki verip yukarı hareketi önlemeye çalışan görevlendirilmiş kurumlar var. Buna rağmen buralara kadar geldi. Türkiye’nin mevcut kambiyo sisteminde hem faizleri hem kuru belirleyebilmesi mümkün değil. Eğer kambiyo rejiminiz serbestse ya döviz kuru ya da faiz üzerinde belirleyici olabilirsiniz, bunu da özerk merkez bankası üzerinden yapabilirsiniz. Siyasetin bu piyasaya hiç müdahale etmemesi lazım. Bakıyorsunuz, Merkez Bankası’nın faizi 24 ama bankalara talimatla kredi faizini 21-22’ye düşürtüyorsunuz.
Bu çok anormal değil mi? Normalde kredi faizinin Merkez Bankası’nın faizinin üzerinde olması beklenir…
Anormal tabii, normalde tasarruf açığı olan bir ülkede kredi faizleri Merkez Bankası ortalama fonlamasının altında olamaz. Ama zorla altına itilmiş durumda. Böylece TL getirisi azalınca dövize yönelim hızlanır. Bunun içinde dövizin getirisindeki stopaj oranlarını yükseltmeye kalktılar. Yani şu anda görüntüyü kurtarmak için her şey yapılıyor ama bu süreçte Merkez Bankası etkisiz hale getiriliyor. Düzenleyici denetleyici kurumlar sistemin taşıyıcı kolonlarıdır. Siz onları yıkıyorsunuz, üstüne sıva çekiyorsunuz, sonra bina sağlam diyorsunuz. Bunu yabancı yatırımcılara yediremezsiniz.
Peki seçimden sonra BDDK finansal istikrar amacına geri döner mi?
Berat Albayrak seçimden sonra döviz konusuna değiniyor. Haklı çıkabilmesi için IMF ile mi anlaşacak? Bunun dışında hiçbir şey kurun yukarı hareketini geciktiremez. O zaman bu şu anlama gelir, cumhurbaşkanındaki tüm yetkiler yabancı sermayeye transfer olur. O zaman iktidarı nasıl koruyacaksın? Eğer IMF’ye gitmeyeceksen de bu kuru tutamazsın. Kuru tutmak istiyorsan sermaye hareketlerine sınır getireceksin. Bu sefer ikincil piyasa oluşur, resmi kur başka yerde, ikinci kur başka yerde olur.
Belirttiğiniz sermaye hareketlerinin kısıtlanması gibi ihtimal görüyor musunuz ?
Seçim sonrası için çok büyük bir belirsizlik olduğunu biliyorum. Ama Ankara’nın seçim sonrasını seçim sonrasında düşünme eğiliminde olduğunu görüyorum. Ne yapacaklarını kendileri de bilmiyorlar. Kurusıkı atıyorlar.
Hocam dolar alan bu kişiler Bakan’a güvenmiyorlar mı, halbuki bakan Türkiye’nin en yetkili ismi.
Büyük tasarruf sahipleri için söylüyorum, Bakan’la yan yana gelince güveniyoruz derler, yağ yaparlar. Ama kapalı kapı ardında böyle bir güven yok. Herkes kendi derdine düşmüş durumda.
Bakan Eylül ayı itibariyle enflasyon tek haneye düşer diyor. Buna ne diyorsunuz? İhtimaller nelerdir?
Şimdi şöyle, eğer yeni bir kur şoku yaşanırsa tüm iyimser senaryolar çöp sepetine gider. Kur şokunun yaşanmasının her şeyi berbat edeceğini biliyorlar. Çok korkuyorlar. Ama bunu engellemek için ne yapıyorlar derseniz, kısa vadede manipülasyonla engelliyorlar, ama bunu yaparken taşıyıcı kolonları kırıyorlar.
Taşıyıcı kolon derken, zannediyorum kurumsal yapıdan bahsediyorsunuz.
Tabii, BDDK siyasallaşıyor, yapması gerekenin tam tersini yapıyor. BDDK’nın şuanda bankacılık sektörüne daha fazla risk almayın demesi lazım. O daha fazla risk alın, kredi verin diyor.
Bu kredi genişlemesi kamu bankalarında daha çok sanırım değil mi?
Özel bankalar risk almak istemiyorlarsa anlatılanlara itibar etmiyorlar demektir. Kamu bankaları ise emir kuru. Seçim sonrası ilk 1 ay için söyleyeyim. En iyi ihtimal bu düzeyler kalır, en kötü seçenekte hiç düşünmek istemediğimiz durumlar da söz konusu olabilir. İki uç senaryo arasındaki fark çok büyük.
Peki bu krizin 2000-2001’deki gibi finansallaşması mümkün mü? Yani bankacılık sektörüne sıçraması olası mı?
Bir mucize olmadığı sürece, yani dışarıdan sorunu öteleyecek bir kaynak girişi olmadığı takdirde reel kesim krizlerinin finansal kesime sıçraması kaçınılmazdır. Sorunlu kredi hacminin olduğunun çok altında gibi göstererek güvensizliği aşamazsınız.
Peki ne kadarlık bir süre öngörüyorsunuz, bankacılık sektörü daha ne kadar bu resesyona dayanabilir?
Kur şoku yaşanmazsa, eylül enflasyonunda düşük rakamlar gelirse belki idare edilir. Ama eylüle kadar yeni bir kur şoku yaşanmaması ihtimali nedir diye sorarsanız, size derim ki yüzde 15-20’den fazla değil. Yani yüzde 80 Bakan’ın söylediği ihtimaller olmayacak yüzde 20 ihtimalle işler yoluna girecek.