Cevdet Yılmaz Yeni OVP'yi Açıkladı: Enflasyon Hedefine Revize
Türkiye'nin 3 yıllık yol haritasını sunan "Orta Vadeli Program"ı açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dezenflasyon etkilerinin haziran itibarıyla başladığını iddia etti. Ayrıca toplantıda, 2024 enflasyon hedefinin yüzde 41,5’e revize edildiği bildirildi. Geçen yıl 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye yükseltildi.
Ekonominin 2025-2027 dönemine dair 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Toplantıda, 2024 enflasyon hedefinin yüzde 41,5’e revize edildiği duyuruldu. Geçen yıl 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7 oldu.
Açıklanan planda Gayrisafi Yurt İçi Hasıla hem TL bazında hem dolar bazında rakamlarla anlatıldı. Bu şekilde hesaplama yapıldığında; yıllık ortalama dolar kuru tahminleri 2024'te 33.22, 2025'te 42.01, 2026'da 44.41 ve 2027'de ise 46.86 oldu. Yılmaz ise kur hedeflerinin olmadığını öne sürdü.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bugün Türkiye ekonomisinin gelecek 3 yılını şekillendirecek olan OVP’ye ilişkin politika çerçevesini, hedefleri, uygulama araçlarını sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Ekonomimizin büyümesi, istihdam görünümüz, finansal ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi ortaya koyacağız.
Yeni OVP döneminin ülkemize öncelikle hayırlı olmasını diliyorum. 3 yıllık perspektifle hazırlanmış temel politika belgesi olan OVP Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanımızın imzası ile resmileşmektedir. Programın amacı temel ekonomik büyüklükleri, gelir gider tahminlerini, bütçe dengesini, borçlanma durumunu ele almaktır. Kamu idarelerinin ödenek teklif tavanını içermektedir.
'BELİRSİZLİKLER ORTADAN KALKIYOR'
Geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerle birlikte ülkemizde siyasi belirsizlikler ortadan kalkmış, seçimsiz uzun bir döneme girilmiştir. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırmış olduk. Belirsizliklerin ortadan kalktığı, öngörülebilirliğin güçlendiği bir dönemdeyiz.
Güncellediğimiz OVP ile kararlı bir şekilde ülkemizin kalkınmasını sağlayacak, refahını artıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz.
OVP hazırlı sürecimizde farklı paydaşlarla kapsamlı istişare toplantıları gerçekleştirdik. Görüş ve önerileri dikkate alarak daha kapsayıcı bir politika seti oluşturmayı amaçladık.
Bu süreçte sendikalar, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri, tarım sektörü temsilcileri, esnaf temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız toplantılar toplumumuzun çeşitli kesimlerinin ihtiyaçlarını anlamamıza büyük katkı sağladı.
2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları planlamış ve adım adım ilerlemiştir. Haziran ayında başlayan süreçte kamu kurumları ile bütçe görüşmeleri başlatılmış ilgili kurumlardan politika ve tedbir önerileri toplanmıştır.
'DEZENFLASYON BAŞLADI'
Ağustos ayının sonuna doğru OVP taslağı nihai hale getirilmiş ilgili kurumlara sunulmuştur. Son olarak Cumhurbaşkanımızın onayı ile OVP bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazanmış durumdadır.
Geçtiğimiz OVP’den bugüne kadar geçen 1 yıllık sürecin muhasebesini yapmak istiyoruz. Geçtiğimiz eylül ayında uygulamaya koyduğumuz OVP çerçevesinde son 1 seneyi değerlendirdiğimizde temel makroekonomik göstergelerdeki öngörüler önemli oranda gerçekleşmiş olup mevcut tahminler geçerliliğini korumaktadır. Bu programımızın öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır. Dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlamıştır. Enflasyon oranında 23.5 puan düşüş kaydedilmiştir.
'İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE KESİNTİSİZ BÜYÜYORUZ'
İstihdam alanında iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimine rağmen işsizlik oranları hedeflerimizin ötesinde iyileşme göstermiştir. Kamu harcamalarında etkinlik ve verimlilik arttıkça bütçe açığı da tahminlerimizden daha olumlu bir seyir izlemiştir. Bu durum kamu maliyesinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamıştır.
Programımız başarıyla çalışmakta ve sonuç üretmektedir. 2003 yılı boyunca yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen Türkiye ekonomisi istikrarlı bir şekilde büyüme gösterdi. Deprem felaketine rağmen, küresel olumsuz gelişmeler ortamında ekonomimiz geçen yıl yüzde 5.1 oranında büyüyerek kesintisiz büyüme sürecini devam ettirmiştir.
Yurt içi talebin büyümeye katkısı 2023 yılına göre önemli oranda azalmış, buna karşın net mal ve hizmet ihracatı büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. 2023 yılında sanayi sektörü küresel sıkılaştırıcı politikalardan daha fazla etkilemiş milli gelir büyümesinden daha yavaş büyümüştür.
'ENFLASYON DÜŞMEYE DEVAM EDECEK'
Geçiş döneminin bu program yılında tamamlandığını, dezenflasyon döneminin başladığını görebiliyoruz. 2024 yılının Ağustos ayı itibarıyla birikimli TÜFE artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileyerek yüzde 52 oranında kaydedilmiştir. Eylül ayında bu eğilimin devam etmesini bekliyoruz.
İşsizlik oranlarının önemli oranda gerilediğini görüyoruz. 2023’ün 2. çeyreğinde 31 milyon 556 bin olan istihdam 2024 yılının 2. çeyreğinde 23 milyon 661 bin kişiye ulaşmıştır. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşmuştur.
İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İşsizliğin azaltılmasın yönündeki bu eğilimlerin güncellenmiş OVP döneminde devam etmesini hedefliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada 2024 yılının Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 2.2’sine kadar düşmüştür Rakamsal olarak bu 24.8 milyar dolar mertebesini ifade etmektedir.
Uzun dönem ortalamalarının altına inen cari işlemler açığı Türkiye’nin makroekonomik istikrarını güçlendirecek önemli bir gelişmedir. Bu olumlu tablo güncellenmiş OVP için atılacak adımlarla daha da pekiştirilecektir.
'TL’YE OLAN GÜVEN ARTTI'
TL’ye olan güven artmış, TL mevduatlarının toplam mevduatlar içinde payı ciddi yükseliş göstermiştir. 2023 yılı Ocak ayında yüzde 39 seviyesindeyken, bu oran yıl boyunca artarak 2024 yılı Ağustos ayında yüzde 54 seviyesine yükselmiştir. Bu artış TL’ye olan güvenin arttığını göstermektedir.
'KKM 48 MİLYAR DOLARA KADAR DÜŞTÜ'
KKM’nin payına baktığımızda geçen yılın ortalarında yüzde 28’in üzerinde bir orana çıktığını görüyoruz. Bu oranın hızla gerilediğini Ağustos 2024’e geldiğimizde KKM’nin payının yüzde 10’a kadar düştüğünü görüyoruz. Geçen yıl en yüksek rakamı 140 milyar dolar olarak görmüştük bugün geldiğimiz noktada KKM 47.8 milyar dolara kadar düşmüş durumdadır.
'RİSK PRİMİ GERİLEDİ'
TL’nin güçlenmesi, milli para birimine olan güvenin artması enflasyonla mücadelede önemli bir gelişmedir. Türkiye ekonomisinin gelecekte bu olumlu eğilimleri sürdürmesini bekliyorum. Risk priminin düştüğünü, 2023 Mayısta 703 bp yükselmişken 3 Eylül 2024 itibarıyla 283 bp gerilediğini görüyoruz.
Bu düşüş uluslararası piyasalarda Türkiye’ye olan güvenin arttığını göstermektedir. Dış finansmana erişimi kolaylaştıran, maliyetini düşüren bu gelişmeyi daha ileri noktalara taşımayı hedefliyoruz. Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşüş, TL mevduatlarının artışı ekonomi politikalarımızın doğru yönde ilerlediğinin piyasalarda olumlu yansımalar oluşturduğunun somut göstergeleridir.
'BÜTÇE AÇIĞIMIZ YÜZDE 5.2’YE KADAR AZALDI'
2003-23 yılları arasında bütçe dengesi ortalama olarak milli hasılamızın yüzde 2.6 seviyesideydi. 2023 yılında bütçe açığı yüzde 3.5 iken deprem felaketi ve olumsuz etkilerinin yansımasıyla geçen yıl bütçemizi yaparken açığımızı 6.4 oranında belirlemiştik. Bu dönemde deprem felaketi, kamu personeline yönelik ücret artışlarına dair düzenlemeler kamu harcamalarında artışa yol açmıştı. Bütün bunlara rağmen alınan tedbirlerle 2023 yılı Aralık ayı itibarıyla bütçe açığımız yüzde 5.2’ye kadar gerilemiştir.
Geçen yıl ilan ettiğimiz OVP’de programımızda öncelikli reformları da belirlemiştik. 26 reform eylem planımız vardı bunun 20’isini gerçekleşmiştir durumdayız. Devam eden eylemlerimizin ikisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2024 yılının ilk yarısı için belirlediğimiz 36 eylemden 24’ünü gerçekleştirdiğimizi ifade edebilirim."
'OVP AMACIMIZ YATIRIM VE ÜRETİMİN ARTIRILMASI'
2025-27 dönemi programımızın amacı enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu bir şekilde yükseltilmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumumuzun tüm kesimlere daha adil bir şekilde aktarılmasıdır.
Büyümenin kaynaklarında beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması öncelikli olacaktır. Ekonomimizin rekabet gücü artırılarak uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturulacaktır.
'YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER GRUBUNA ÇIKMAK İSTİYORUZ'
Orta ve uzun vadede ekonomimizi orta üst gelir grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkarmayı hedefliyoruz. Depremin yaralarını sararken, dirençli şehirler oluşturmayı hedefliyoruz. Gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımını sağlayarak toplumsal refahı kalıcı bir şekilde artırmak istiyoruz.
İnsan odaklı bir kalkınma anlayışı ile tüm politikalarımızı şekillendiriyoruz. Demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması kadınların ve gençlerin ekonomiye katılımlarının artırılması kritik hedeflerimiz arasındadır.
'KÜRESEL GELİŞMELER TÜRKİYE'Yİ OLUMLU ETKİLEYECEK'
Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyede olması beklenmektedir. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler için büyüme oranlarının 2027’de yüzde 3.9 seviyesine çıkması beklenmektedir. Bunlar küresel büyümenin motoru olarak kalmaya devam edeceklerdir.
Küresel büyüme tahminlerinde AB’nin ve Orta Doğu Kuzey Afrika bölgesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu iki bölge toplam ticaretimizin yüzde 60’ını ifade ediyor. AB’nin büyümesi gelecek yıl 1.2 iken 1.8’lere yükselmiş olacak.
Küresel finansal koşullara baktığımızda burada gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek gelişme var. ABD Merkez Bankası’nın faiz azaltacakları beklentileri güçlenmiş durumda. Genel eğilim faizlerin düşmesi yönünde olacaktır. Bu küresel likidite koşullarını olumlu yönde etkileyecek.
EMTİA FİYATLARI
Küresel emtia fiyatlarında Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu ifade edebilirim. İthalatçı bir ülkeyiz, enerji başta olmak üzere sanayinin ham madde girdileri başta olmak üzere ciddi anlamda ithalatçı bir ülke olduğumuzu düşündüğünüzde emtia fiyatlarının normalleşmesi bizim için kıymetli.
BÜYÜME HEDEFLERİ
2023 Yılında GSYH büyümesi 5.1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi dengelenme süreci daha ılımlı bir büyüme sürecini gerektirmektedir. 2024 yılında büyüme oranının yüzde 3.5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre bu 0.5 civarında revizyonu ifade etmektedir.
2025 yılına geldiğimizde büyüme oranının toparlanarak yüzde 4 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Büyümenin tekrar hız kazanacağını öngörüyoruz. 2026–27 oranlarında sırasıyla yüzde 4.5 ve 5 seviyesine çıkmasını planlıyoruz.
Kısa vadede enflasyonla mücadele büyüme üzerinde geçici etkiler yapsa da orta ve uzun vadede bu iki hedef arasında çelişki görmüyoruz. Enflasyonun düştüğü ortam öngörülebilirliğin arttığı, sürdürülebilir büyümenin zeminini güçlendirdiği bir ortamdır. Öngörülebilirliğin arttığı ortamda dengeli ve istikrarlı büyüme sağlamak hem iç piyasalarda hem küresel anlamda Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak ekonomik refahı sürdürülebilir kılacaktır.
2024 yılı itibarıyla ekonomik büyüklüğümüzün 44.2 trilyon TL’ye çıkmasını bekliyoruz. Nominal dolar bazında beklentimiz 1 trilyon 331 milyar TL’dir. Kişi başı gelirimizin 2024 sonu itibarıyla 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Bugün Türkiye ekonomisi nominal dolar bazında 17’nci büyük ekonomidir.
İSTİHDAM HEDEFLERİ
İstihdama bakacak olursak 2023 yılında işsizlik oranı yüzde 9.4 olarak gerçekleşmişti. 2024 yılı işsizlik oranını 10.3 olarak belirlemiştik. Yıl sonu itibarıyla bunun 9.3 oranında gerçekleşmesini bekliyoruz. 2025 yılında işsizlik oranının yüzde 9.6 seviyesinde olacağı öngörülmektedir. 2026-27 yıllarında işsizlik oranlarının 9.2 ve 8.8 seviyelerine gerilemesi beklenmektedir.
OVP dönemimiz boyunca 2.3 milyon ilave istihdam oluşturulması öngörülmektedir. Bu hedef büyüme potansiyelimizi artırırken işsizliği düşürecektir. Sonuç olarak programdaki işsizlik projeksiyonları yapısal dönüşümleri gerçekleştirmeye işsizlik oranlarını düşürmeye kararlı olduğunu ortaya koymaktadır.
ENFLASYON HEDEFİ
Programımızın temel amacı enflasyonu düşürmek. 2023 yılında küresel tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların etkisiyle enflasyon oranı yüzde 64.8 seviyesinde gerçekleşmiştir 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41.5’e gerileyerek önemli bir mesafe kat edilmesi beklenmektedir. 2025 yılında 17.5’e revize ediyoruz. 2026 da ise tek haneli enflasyon hedefimizi koruyoruz. 9.7’ye düşmesini öngörüyoruz. 2027’ye geldiğimizde yüzde 7’ler civarında düşen bir enflasyon oranı öngörüyoruz.
Önümüzdeki dönemde bu hedeflere ulaşmak için para, maliye ve yapısal reform ayaklarından oluşan bütüncül stratejimizle birlikte çalışmayı sürdüreceğiz.
CARİ İŞLEMLER AÇIĞI
Geçen yılı yüzde4 oranında cari işlemler açığı ile kapatmıştık. Bugün geldiğimiz noktada yıl sonu itibarıyla cari işlemler açığımızın yüzde 2’nin altına gerileyerek yüzde 1.7 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz.
Bu hedefler Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirme yönündeki kararlılığını yansıtmaktadır. Bu yıl sonu ihracatın 264 milyar dolar, ithalatın 345 milyar dolar olmasını bekliyoruz.
SANAYİDE YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİME GEÇİŞ
Sanayide sektörel dönüşüm sağlanarak yüksek katma değerli üretim yapısına geçiş hedefliyoruz. Sanayimizin rekabet gücünü artıracaktır.
Dijital dönüşüme geçişin desteklenmesi ile ekonomimizi çağın gereksinimlerine uyumlu hale getirmeyi hedefliyoruz. İş gücümüzün niteliğinin artırılmasını planlıyoruz.
ENERJİ YATIRIMLARI
Yerli enerji kaynaklarımızı daha güçlü hale getirmeyi hedefliyoruz. Yenilenebilir enerji alanında önemli atılımlar planlıyoruz."