İSO Başkanı Erdal Bahçıvan Dünyayı Bekleyen Krizi Açıkladı: 'Ticaret Savaşları Başlayacak'
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünyayı bekleyen krize karşı çarpıcı uyarılarda bulundu. Dünyada yaklaşan ticaret savaşına dikkat çeken Bahçıvan, "Önümüzdeki dönemde bu kritik ticaret partnerimizdeki gelişmeleri hem genel olarak olduğu gibi hem de ülke bazında da çok yakından takip etmek ve gerekli önlemleri geç kalmadan almak durumundayız" ifadelerini kullandı.

İstanbul Sanayi Odası’nın şubat ayı toplantısında konuşan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünyada yaklaşan krize ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Bahçıvan, "ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının daha da tırmanması ve Çin'in elinde oluşacak kapasite fazlasını dünya pazarlarına fiyat kırarak yaymaya yönelmesinin yaratacağı sonuçları iş insanları olarak sanırım hayal edebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Dünyada ticaret savaşlarının öne çıkacağı bir döneme doğru ilerlendiğini vurgulayan Bahçıvan, "Gelişmiş ülkeler, 'içeride üretim' fikrini giderek daha fazla benimsiyor” dedi.
"Küresel Gelişmeler Işığında 2025 yılında Türkiye Ekonomisine Bakış: Riskler ve Fırsatlar" ana gündemi ile yapılan toplantıda konuşan Bahçıvan, başta NATO olmak üzere uluslararası kurumların sarsıldığının altını çizerken, küreselcilikten uzaklaşma ve yeni korumacılığın ABD'de yapılan başkanlık seçimlerinden sonra ülkelerin gündemine damga vurmaya vurmaya başladığını belirtti.
TİCARET SAVAŞLARI YAKLAŞIYOR
Bahçıvan açıklamalarından ticaret savaşlarının yaşanacağı bir dünyaya ilerlendiğini belirtirken, “Gelişmiş ülkeler, 'içeride üretim' fikrini giderek daha fazla benimsiyor. Bunun doğrudan bir sonucu olarak da gelişmiş ekonomilerin politika tasarımlarında sanayi politikalarının yeniden önemli bir yere oturduğunu görüyoruz. Yeni sanayi politikalarının merkezinde dijitalleşme ve yeşil enerji dönüşümü yer alıyor. Sektörel olarak ise yapay zeka teknolojileri ile yarı iletkenlerin, elektrikli araçların ve elektrikli araç bataryalarının imalatı öne çıkıyor” dedi.
ÇİN İÇİN ‘FİYAT KIRMA’ ENDİŞESİ
ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşının artması durumunda dünyayı bekleyen tehlikelere de değinen Bahçıvan, şunları kaydetti:
ABD ekonomisinin bu yıl 30 trilyon doların biraz üzerinde bir büyüklüğe ulaşmasının beklendiğini de hatırlatan Bahçıvan, "ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının daha da tırmanması ve Çin'in böyle devasa bir pazarda çok yüksek gümrük duvarlarına maruz kalması durumunda, elinde oluşacak kapasite fazlasını dünya pazarlarına fiyat kırarak yaymaya yönelmesinin yaratacağı sonuçları iş insanları olarak sanırım hayal edebiliyoruz. Bu da ilerlediğimiz dönemde üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir risk başlığı." ifadelerini kullandı.
DÜNYADAKİ SORUNLAR SİYASİ İSTİKRARSIZLIĞI BERABERİNDE GETİRİYOR
Bahçıvan, Avrupa Birliği’nin ekonomide yaşadığı sistematik tıkanma, gelir eşitsizliğindeki artış, göç sorunu, aşırı milliyetçilik gibi durumların siyasi istikrarsızlığı beraberinde getirdiğini kaydederek, “ABD'den bir gümrük tarifesi adımının gelmesi de en önemli dış pazarımız olan AB'deki durumu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya taşıyabilir. Önümüzdeki dönemde bu kritik ticaret partnerimizdeki gelişmeleri hem genel olarak olduğu gibi hem de ülke bazında da çok yakından takip etmek ve gerekli önlemleri geç kalmadan almak durumundayız” dedi.
‘ÇOKLU KRİZ ORTAMI ŞEKİL DEĞİŞTİREREK DEVAM EDİYOR’
Dünyada "çoklu kriz" ortamının her geçen gün şekil değiştirerek devam ettiğini, finans oyuncularının risk alma ve riskten kaçınma davranışlarında ilginç gelişmelere tanık olunduğunu aktaran Bahçıvan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kısacası, büyümenin zayıf, dengesiz ve kırılgan ilerlediği, ticaret gerilimlerinin enflasyonist riskleri canlı tuttuğu, buna karşılık faizlerin küresel kriz sonrası yıllara göre oldukça yüksek seyrettiği bir iklim söz konusu. Haliyle risk iştahının da inişli çıkışlı olduğu böylesi bir ortamda, kırılganlıkları yüksek gelişmekte olan ülkeler açısından şartların elverişli olduğunu söylemek bir hayli zor. Doğrudan yabancı yatırım girişlerinde son beş yılın ortalamasında gelişen ülkelerdeki artış, gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok daha yüksek."
Kaynak: AA