Milyonlarca EYT'linin emekli maaşında kritik detay: EYT’liler çok düşük aylık almak durumunda kalabilir!
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesiyle ilgili kritik detaylara dikkat çekti. Kaya, "EYT düzenlemesi yapılırken emekli aylıklarının hesaplama koşulları değişmezse EYT’liler çok düşük aylık almak durumunda kalacaktır" dedi.
Kaynak: Haber Merkezi
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, EYT’lilerin emeklilik şartlarına dair Meclis’te basın açıklaması yaptı.
Kaya, "AKP iktidarı, EYT’lilerin yıllarca mücadele ettikleri kazanılmış emeklilik haklarını verme konusunda nihayet bir adım atmaya yanaştı. Bu sonuç EYT’lilerin uzun soluklu mücadelesinin başarısıdır. Aynı zamanda da AKP’nin seçim kaygısıyla atmış olduğu bir adımdır. Erdoğan’a geri adım attıran, sözünü geri almasını sağlayan EYT’lilerin örgütlü mücadelesinin yanı sıra; Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin ETY’lilere verdiği desteğin, partimizin ısrarlı çalışmalarının ve kamuoyunun baskısının da büyük etkisi vardır" dedi.
"EYT LÜTUF DEĞİL, KAZANILMIŞ BİR HAK MÜCADELESİ VARDIR"
Kaya, "Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Kasım 2019’da SGK Topkapı Kampüsü'nde düzenlenen toplu açılış töreninde yapığı konuşmada EYT sorununun çözümüne net biçimde karşı çıkmış ve ‘Biz bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin. Seçim kaybetsek de yokum’ demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 yılının son günlerinde Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) sorununun çözümü konusunda yaş koşulu olmaksızın, dokuzuncu ayın sekizi 1999’dan önce işe başlayanlara emeklilik hakkını tanıyacaklarını açıkladı. Sayın Erdoğan, bu hakkı sen tanımıyorsun. Dolayısıyla ortada müjde ve lütuf yok. Kazanılmış bir hak mücadelesi var. Bunu EYT uğruna mücadele edenler, başarı ile gerçekleştirmiştir" ifadelerini kullandı.
"EYT’LİLERİN BİR BÖLÜMÜ UZUN HAK MAĞDURİYETLERİ SONUCUNDA EMEKLİ OLDU"
Kaya, "Sendikaların, ‘mezarda emeklilik’ eleştirilerine rağmen; 1999’daki 4447 sayılı Kanun değişikliği ile yaş koşulu getirildi ve prim gün sayısı yükseltildi. Getirilen yaş şartı sadece yasadan sonra yeni işe girenleri değil Kanunun yayımı tarihinden önce sigortalı olan eski çalışanları da kapsadı. 4447 sayılı yasa çıktığında zaten çalışmakta olanlara da uygulandı. Bu sebeple sigortalılık süresi ve prim gün şartlarını yerine getiren, ama yaş şartını yerine getiremeyenler emeklilik için yaş koşulunu beklemek zorunda kaldı. Farklı koşullarda işe girdikleri için kazanılmış haklarında ciddi kayıplar yaşamış oldular. EYT buradan doğdu. Bu değişimle kadınlar 2 ila 18 yıl, erkekler ise 1 ila 15 yıl beklemek zorunda kaldılar. Ciddi mağduriyetler yaşandı. 1998 yılında işe giren bir erkek işçi eski mevzuata göre 2023 yılında emekli olma hakkına sahipken, yasa değişikliği ile emekliliği 15 yıl sonraya, 2038 yılına ertelendi. 1999 yılının başlarında işe giren bir kadın işçi, 2019’da emekli olabilecekken emekliliği 18 yıl geciktirilerek 2037’ye sarktı. Başlangıçta birkaç yıllık yaşa takılmalar çok farkındalık yaratmamıştı. 2010’ların ortalarından itibaren 10 yıl, 15 yıl gibi yaşa takılmalar belirginleşmeye başlayınca tepkiler ve itirazlar arttı. EYT hareketi buradan doğdu. EYT’lilerin bir bölümü uzun hak mağduriyetleri sonucunda oldukça gecikerek emekli oldular" dedi.
"ESK 14 YILDIR TOPLANMIYOR"
"Hükümet EYT konusundaki önerilerini sendikalara ve EYT derneklerine sunmadı ve onlarla mutabakat halinde, şeffaf ve katılımcı bir şekilde bir çözüm oluşturmadı" diyen Kaya, "Oysa konu muhatapları ile şeffaf biçimde tartışılmalıydı. Bu yapılmadı. Son yıllarda siyasal alanda olduğu gibi sosyal alanda da tam anlamıyla bir hukuksuzluk yaşanıyor. Kurumlar ve kurullar işletilmiyor. EYT sürecinde ne İş Kanunu gereği olan “Üçlü Danışma Kurulu” ne de Anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplandı. Anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey 14 yıldır toplanmıyor. Anayasa suçu işleniyor" diye belirtti.
"EYT'LİLER ÇOK DÜŞÜK AYLIK ALMAK DURUMUNDA KALACAK"
Kaya, "Türkiye’de sosyal güvenlik ve emeklilik sisteminin köklü sorunları vardır. Sorun sadece 8 Eylül 1999 öncesiyle sınırlı kalırsa ciddi bir adaletsizlik ve dengesizlik ortaya çıkacaktır. EYT düzenlemesi yapılırken emekli aylıklarının hesaplama koşulları değişmezse EYT’liler çok düşük aylık almak durumunda kalacaktır. Bu nedenle EYT sorunu çözülürken emekli aylığı bağlama sistemine ilişkin adaletsizlik de giderilmek zorundadır. EYT ile emeklilik sisteminde esaslı sorunlara çözüm getirilmelidir. Aynı koşullarda prim yatırıp ve çalışıp farklı emekli aylığı alanlar arasındaki farklar giderilmeli ve intibak düzenlemesi mutlaka yapılmak zorundadır" dedi.
"8 EYLÜL 99 SONRASI İÇİN DE DÜZENLEME YAPILMALI"
"8 Eylül 1999 sonrası için de adil bir düzenleme yapılmalı, yeni bir geçiş takvimi getirilmelidir" diyen Kaya, "Demokratik sosyal bir hukuk devletinde bir gün, bir ay, bir veya birkaç yıl arayla bir hakka erişim için 15-20 yıl civarında fark yaratılamaz. Bu Anayasanın eşitlik ve sosyal devlet ilkesinin açıkça ihlalidir. Halen uygulanmakta olan yaş koşuluna ulaşıncaya kadar dengeli bir geçiş takvimi yapmak mümkündür: 9 Eylül 1999 ve sonrası işe girenlerin emeklilik yaş koşulunu işe girdikleri yıla göre iki ila bir yılda bir birer yaş artırarak 2008 itibariyle mevcut emeklilik yaş koşullarına getirmek adil bir çözümdür. 2008’de çıkarılan 5018 sayılı yasa ile yaş koşulu yine 58-60 olarak kabul edilmiş ve 2036-2048 arasında 65’e eşitlenmesi öngörülmüştür. Böylece geçiş süreci zamana yayılmış ve adil bir geçiş sistemi getirilmiş olacaktır. Örneğin, sigorta başlangıç tarihi, 9 Eylül 1999 ile 31 Aralık 1999 arasında işe giren kadınlar yaş koşulunu 42, erkekler için 44 olarak saptamak ve her yıl ikişer yaş artırarak 2008’den 58-60 yaş koşuluna ulaşmak mümkündür. Bu; adil, makul ve dengeli bir çözüm olacaktır. Kademelendirme olmazsa, adalet gelmez" ifadelerini kullandı.
"EMEKLİ AYLIĞI BAĞLAMA ESKİ HALİNE DÖNMELİ"
"Aylık bağlama oranı eski haline dönmeli" diyen Kaya, "AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında en düşük işçi emeklisi aylığı, asgari ücretin yaklaşık yüzde 40 üzerindeydi. Bugün en düşük işçi emeklisi aylığı, asgari ücretin yaklaşık yarısına denk gelmektedir. Emekli aylığındaki bu kaybın ana nedeni 1999 ve 2008 yıllarında yapılan yasa değişikliğidir. Bu yasa değişikliği ile ‘Aylık Bağlama Oranları’ yüzde 70-75 seviyelerinden yüzde 35-40 seviyelerine düşmüştür. ‘Aylık Bağlama Oranları’ eski düzeylerine çekilmelidir. 2008’de yapılan yasa değişikliği ile emekli aylıklarının alt sınırı kaldırıldı. Alt sınır geri gelmeli ve bu alt sınır asgari ücret olmalıdır. Ocak 2023 itibariyle emekli aylığının alt sınırı dosya bazında Hazine katkısıyla 5.500 TL’ye yükseltilecektir. Bu, asgari ücretin yüzde 35 altına karşılık gelmektedir. Üstelik bu uygulama emekli aylık ve gelirlerinin bu düzeyine çekilmesi anlamına gelmiyor. Emekliler kök aylıklarına zam alıyor ve aradaki fark Hazine tarafından karşılanıyor. Bu kamuoyunda önemli bir yanılgıya yol açıyor. Emekli aylıklarının bu seviyeye çekildiği algısı yaratılıyor. Oysa gerçek böyle değil. Bu alt sınır uygulaması çarpık sonuçlar yaratıyor, emekliler arasında dengesizliğe yol açıyor. Örneğin 2022 Aralık ayı itibariyle 3.500 TL’ye yükselmiş olan emekli, ocak ayında yüzde 57 zamla 5.500 TL aylık alacakken, aylığı 4.250 TL olan emekli sadece yüzde 30 zam alacak. Bu çarpık uygulama giderilmelidir" dedi.
"EYT’LİLERİ BEKLEYEN BİR DİĞER TEHLİKE RESEN EMEKLİLİKTİR"
"EYT’lileri bekleyen bir diğer tehlike resen emekliliktir" diyen Kaya, "Resen emeklilik, kamuda çalışanların sosyal güvenlik kurumlarından emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazandıkları tarihte kendi iradeleri dışında emekli edilmeleridir. 696 sayılı KHK ile 2018 yılında kadroya alınan yaklaşık 750 bin kamu taşeronu işçisi için de bu durum geçerlidir. EYT düzenlemesi çıktığında kamuda kadroya alınan taşeron işçilerden koşulları tamamlayanlar resen emekliye sevk edilecektir. Bu işçiler büyük gelir kaybı yaşayacaktır. Prime esas kazançları düşük ve prim gün sayıları sınırlı olanlar resen emekli edildiklerinde emekli aylıkları düşük olacaktır. Bu işçiler üç yıllık gecikmeden sonra toplu iş sözleşmesi hakkına henüz kavuştular ve ücretlerinde iyileşme oldu. Emekli olduklarında halen aldıkları ücretlerin yarısını bile almaları zor görünmektedir. Bu nedenle EYT düzenlemesi yapılırken 696 sayılı KHK ile getirilen resen emeklilik düzenlemesi kaldırılmalıdır" ifadelerini kullandı.
"EYT'LİLER, STAJYERLİK VE ÇIRAKLIK SÜRECİNİ TALEP ETMELİ"
Kaya, "EYT’liler, stajyerlik ve çıraklıkta staja başlama süresinin de saydırılmasını talep etmektedir. Deprem bölgesinde yaşayanların sigortaya girişlerinin geç yapılmasından kaynaklı mağduriyetlerinin de giderilmelidir" dedi.
"BAĞ-KUR SİGORTALISI OLABİLME VE PRİMLERİNİ ÖDEYEBİLMELERİNE OLANAK TANINMAK ZORUNDADIR"
Kaya, "479 sayılı Kanunda sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemelere yer verilmiştir, bu kapsamda, 4956 sayılı Kanunun 47’nci maddesiyle, BAĞ-KUR Kanununa eklenen geçici 18’inci maddesine göre, 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihinden önce kurum kayıtlarına intikal eden bildirge, prim ödemesi ve sigortalılık talepleri bulunanlar yönünden 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25’inci maddeleri çerçevesinde yapılacak değerlendirme ile ‘04.10.2000 tarihinden önceki döneme ilişkin sigortalılık nitelikleri belirlenirken, tescilin belirtilen tarihlerden sonra yapılması durumunda, Kanunda tanınan süreler içinde borçlanma hakkını kullananlar borçlanma şartlarına göre 04.10.2000 öncesinde sigortalı sayılacak, ancak borçlanma hakkını süresinde kullanmayanlar yönünden artık geriye dönük olarak 04.10.2000 tarihi öncesine ilişkin herhangi bir sigortalılık tespiti ya da borçlanması söz konusu olamayacaktır’ hükmüne yer vermiştir. Vergi veya şirket kaydı 04.10.2000 tarihi öncesi olup da BAĞ-KUR’a kayıt ve tescilini yaptırmamış bulunanlar, 04.10.2000 yılı sigortalı olamamaktadırlar. BAĞ-KUR’lular yönünden eşitlik ilkesi 04.10.2000 öncesi için kayıt ve tecilini yaptırmamış olanlar için; EYT’den yararlanma hakkı ve sosyal güvenlik hakkı ortadan kalkmıştır. Vergi veya şirket kaydı 04.10.2000 den önce olup da BAĞ-KUR’a kayıt ve tescili yazılmamış olanlar için BAĞ-KUR sigortalısı olabilme ve primlerini ödeyebilmelerine olanak tanınmak zorundadır" diye konuştu.