Ünlü ekonomist Türkiye'yi bekleyen 'ekonomik sıkıntıları' açıkladı: Seçimleri kim kazanırsa kazansın...
Ünlü ekonomist Alaattin Aktaş, seçimlerin ardından Türkiye ekonomisinin nasıl bir yola gireceğimi yorumladı. Aktaş, kim kazanırsa kazansın, 'Türkiye'yi sıkıntılı bir dönemin beklediğini' açıkladı.
Türkiye, 14 Mayıs seçimlerine doğru giderken, ekonomist Alaattin Aktaş, Türkiye ekonomisinin seçimden sonra nasıl yol alacağını açıkladı.
Kaleme aldıklarının felaket tellallığı olarak yorumlanmaması gerektiğini söyleyen Aktaş, “15 Mayıs sabahı nasıl bir sonuca uyanırsak uyanalım, Türkiye’yi çok sıkıntılı bir dönem bekliyor” ifadelerini kullandı.
Deprem felaketi yaşanmamış olsa bile, Türkiye ekonomisinin çok zor zamanlardan geçeceğini belirten Aktaş, “Ortada bütçe diye bir şey kalmadı. 2022’de bile ek bütçe yapmak gerekmişti. Dolayısıyla 2023 için de ek bütçe kaçınılmaz.
Bu da yetmeyecek; oluşacak açık için çok daha fazla borçlanmaya gitmek durumunda kalınacak.
Çok borç, yüksek faiz demek” dedi.
“TÜRK LİRASI YEDİ AYDIR DEĞER YİTİRMİYOR”
Aktaş'ın, ekonomim.com’da kaleme aldığı yazısından öne çıkanlar şöyle:
Türk parası yedi aydır değer yitirmiyor. Bu kendiliğinden olsa çok iyi de, bu koşullarda “Aman ne güzel” diyebilecek durumda mıyız? Öyle görünüyor ki iki ayı da böyle geçireceğiz ve “sabit kur” uygulanan dönem dokuz ayı bulacak.
Peki sonrası? Bunun bir maliyeti olmayacak mı yani? Kim ödeyecek o maliyeti? Ve nasıl ödeyecek? Hep aynı benzetme oluyor; yay öyle bir geriliyor ve öyle bir fırlayacak ki ok, etkisini çok fazla hissedeceğiz.
BU POLİTİKAYLA GİTMEZ; AMA...
15 Mayıs sonrasının ekonomi politikası farklı olacak. Bunu geçenlerde detaylı olarak yazdım.
Seçimi Millet ittifakı kazandığı takdirde zaten çok şey değişecek.
Sandıktan Cumhur ittifakı galip çıkarsa yine de değişiklikler yaşanacak.
Aslında tabii ki sorun olmaması gereken ama ne yazık ki karşımıza sorun olarak çıkacak olan bir başka gerçek var. Seçimden sonra ayakları yere basan gerçekçi politikalar uygulamayı engelleyecek bir sorun...
2024’te bu kez de yerel seçim var!
Varsayalım 15 Mayıs’ta Cumhur ittifakı kazandı. Cumhur ittifakı bu kez tüm gücüyle yerel seçime yüklenecek, ona göre politikalar uygulayacak. Özellikle İstanbul olmak üzere İstanbul ve Ankara’ya odaklanılacak.
15 Mayıs’tan Millet ittifakı galip çıktığı takdirde bu kez de CHP, zaten elinde olan bu iki büyük kenti kaptırmamak için tüm gücünü ortaya koyacak. Ama bu kez amaç, hem belediye başkanlıklarını korumak, hem de meclis çoğunluğunu ittifak ortaklarıyla birlikte ele geçirmek olacak. Tabii ki ittifakın yerel seçimde güç birliği yaptığını varsayarak söylüyorum bunu.
Ama kesin olan şu: 15 Mayıs’ı kim kazanırsa kazansın, hem bir yandan seçime kadar birikmiş olan sorunlarla boğuşacak, hem de bu sorunların çözümü için adım atarken siyaseten temkinli davranacak ve can acıtacak önlemler almaktan kaçınacak.
ZATEN YILA KÖTÜ GİRDİK...
-Yedi aydır değer yitirmeyen Türk parası, bağlı olarak unutulan ithal enflasyon; ama iki ayda yüzde 10’u bulan fiyat artışı...
-Türk parasının giderek değerlenmesinin de etkisiyle dış ticarette rekor açıklar verilmesi ve ağırlıkla buna bağlı olarak cari açıkta Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırılması...
-Üstelik bu açığın finansmanının çok kalitesiz olması ve kaynak olarak tümüyle rezerv kullanılması...
-İktisat bilimine aykırı bir tutumla 2021’in eylülünde başlatılan ve hala sürdürülen enflasyonu düşürmek için faiz indirme politikası, bunun yol açtığı güvensizlik ve eklenen seçim belirsizliği...
-Bu güvensizlik ve belirsizlik ortamında yabancının elini ayağını Türkiye'den çekmesi, daha önce gelmiş olanların da neredeyse tümüyle gitmesi...
Karşımızdaki tablo çok özet olarak bu. Şimdi seçime kadar da değişen bir şey olmayacak. Olursa da olağanüstü bir gelişme sonucu olumsuz şeyler olacak.
Peki bu olumsuzlukları seçimden sonra öyle sihirli bir el dokunmuşçasına birden değiştirmek mümkün olacak mı?
Nerede!
O sihirli eli bulursanız bize de haber verin!
DEPREMİN ETKİLERİNİ HENÜZ PEK GÖRMEDİK
Depremin yarattığı acı ve yara henüz çok taze ve bunlar öyle kolay kolay dinmeyecek, kapanmayacak. Bu acı yıllarca bizimle birlikte yaşayacak.
Ama şu gerçeği de gözden kaçırmamak gerekir; biz depremin acısını yaşadık yalnızca, depremin ekonomiye olan etkisini henüz pek görmedik.
Üretimin, ihracatın bundan ne ölçüde etkilendiği daha sonra ortaya çıkacak.
Ayrıca depremin tetiklediği yalnızca çevredeki fay hatları da değil.
İş aleminin fay hatları da tetiklendi. İstanbul'dan kaçış çabası var. Bütün bunlar maliyet; bütün bunlar fiyat artışı...