Sonbahar tatili İçin 16 tavsiye niteliğinde adres
İşte sonbahar tatili İçin 16 tavsiye niteliğinde adres...
Hem İstanbul’da hem de değil: Garipçe Köyü İstanbul’dan uzaklaşamayacaklar, sizler için bir öneri ile başlıyoruz yazımıza. İstanbul’a yakın tatil yerleri listemizden de hatırlayacağınız Garipçe, şehrin karmaşasından uzaklaşmanız için harika bir fırsat olabilir. Rumelikavağı ve Rumelifeneri arasında kalan küçük bir köy burası. Sarıyer’e yaklaşık 10 km uzaklıktaki Garipçe tam bir eski balıkçı köyü. “Böyle yerler kaldı mı ya İstanbul’da?” dedirtecek köyümüz, kahvaltı ve balık keyfi için birebir. Salaş restoranlar, sessiz sakin bir köy ortamı ve birbirinden doğal ürünler, iş stresi ve şehir gürültüsünden kaçmak için kaçırılmaz bir fırsat.
Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında: Kömür Limanı Saros Körfezi’ndeki Kömür Limanı aslında harika bir dalış noktası olarak tanınıyor. Zorlu ve sabır sınayıcı bir yoldan sonra köye ulaştığınızda huzur sizi karşılıyor olacak. Etrafta birçok çadır ve karavana rastlayabilirsiniz. Denizi soğuktur, sakın sonbaharda bir çılgınlık yapıp da girmeyi denemeyin. Sakin sakin kitap okuyup, yürüyüş filan yapın. Gelibolu-Çanakkale yolunda kalan gizli cennetimiz, tam yıldızları izlemelik ve hayallere dalmalık romantik bir sahil kasabası aynı zamanda.
Köy havası ve tarih kokusu bir arada: Trilye Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı küçük sahil kasabası Trilye’ye ziyaret için sonbahar doğru mevsim. Zeytinyağlılar, rakı-balık ve deniz sesi… Tüm bunlara şahit olduktan sonra buraya tekrar gelmek isteyeceğinize eminiz. Köy havası ve tarih kokusu sizi bu kasabaya hayran bırakacak, bir de yemekleri. Trilye’nin dünyaca ünlü zeytininden almadan buradan dönmeyin diyor, paskalya çöreği ve cevizli lokumunun şanını da eklemeden geçmiyoruz.
Arkanız orman, önünüz Karadeniz: İğneada Hep kafa dinlemelik yerlerden bahsettik. Ama napalım günlük hayatın keşmekeşi bizi pek yoruyor. Temiz hava, deniz ve güneşin birleşiminin en güzel örneklerinden biri olan İğneada yazın da kışın da pek çok turisti ağırlıyor. Longoz Ormanları’nın içinde kalan bölge, dalgalı deniziyle meşhur. Kırklareli’nin şirin sayfiye mekânı, İstanbul’a yakınlığı sebebiyle de tercih edilen yerlerden biri. Sonbaharda rüzgâr, deniz manzarası ve ormanın tadını çıkarmak için çadırınızı almadan buraya gitmeyin diyoruz.
Ege’de aradığınız her şey burada: Bademli Size daha önce gitmediğiniz yerler önereceğimizin sözünü verdik bir kere, işte onlardan biri; İzmir Dikili’nin güneybatısında kalan Bademli, balık restoranları ve kahvehaneleriyle meşhur bir köy. Bu keyifli Ege köyünde, deniz ve güneşin tadını çıkarmanın yanı sıra mutlaka yapmanız gereken iki şey var; Aya Nikola Kilisesi’ni ziyaret etmek ve Kalem Adası’na gitmek. Haa bir de bazı otlar eklenerek yapılan bir çeşit konsantre şurup olan “koruk suyu”, Bademli’ye giden herkesin mutlaka tadına bakması gereken özel bir lezzet. Unutmayın!
Gökova manzaralı doğa sporu yapmak için: Akyaka Burada tatilin tadını alanlar, özellikle yaz ayları dışında gelmeyi tercih ediyor. Yazın hafta sonları feci kalabalıklarla karşılaşabileceğiniz Akyaka, minik bir plaja sahip. Daha çok insanın keşfetmesi sonucu buranın gitgide bozulacağını düşünenlerin sayısı oldukça fazla. Orada geçirebileceğiniz en güzel aylar ise; eylül ve ekim. Ahşap cumbaları, sakin denizi ve temiz havasıyla hafızalarınızda yer edecek Akyaka’da birçok doğa sporu yapma imkânı da var. Bu sonbaharı Muğla’da, Gökova Körfezi’nin bu eşsiz beldesinde geçirmek pek fena bir fikir olmasa gerek.
Bir “slow city” örneği: Köyceğiz “Pılımı pırtımı toplayıp bir sahil kasabasına yerleşmek istiyorum” diyoruz ya bazen. O bahsedilen kasaba neden Muğla’nın tatlı ilçesi Köyceğiz olmasın? Burada günlük rutininizin büyük bölümü kafa dinlemekle geçiyor. Köyceğiz’de yapılacak rakı-balıkları da atlamamak gerek. Kasabanın yerlisi gerçekten oturup saatlerce muhabbet etmek isteyeceğiniz içtenliğe ve doğallığa sahip. Tavsiyelerimiz; Köyceğiz Gölü kenarında yürüyüş ve balık tutma keyfi, erkenden uyanıp gündoğumunu izlemek, gece sahilde şarap yudumlamak.
Bal, adaçayı, serinlik ve huzur: Faralya Ölü Deniz’e geliyorsunuz. Buradan dolmuşlarına biniyor, biraz atraksiyonlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından, manzarasını gördükten sonra şehrin karmaşasına bir daha dönmek istemeyeceğinize emin olduğumuz Faralya’ya ulaşıyorsunuz. Kelebekler Vadisi’nde sırtınızı denize verince sağdaki dağa tırmanış yolu sizi Faralya Köyü’ne götürecek. Yazın bile geceleri soğuk olan Faralya’da sonbahar tatili için gerçekten sıkı giysiler almalısınız yanınıza. Likya Yolu üzerinde bulunan köyden bal ve adaçayı almadan dönmeyin. Burada topladığınız huzurla kışı çıkartırsınız bizce.
Trekking için ideal: Ihlara Vadisi Trekking severler sizleri böyle alalım. Hasandağı volkanından püskürtülen lavların akarsu aşındırması sonucu oluşur Ihlara Vadisi. Aksaray’ın Güzelyurt ilçesine bağlı olan Ihlara, zorlu bir tırmanış parkurudur aynı zamanda. Melendiz Çayı’nın huzur verici sesi, eski kiliseleri, yürüyüş parkuruyla burası tam bir meditasyon cenneti demek abartı olmaz. Uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında karşınıza çıkarak size güzel bir süpriz yapan Ihlara -diğer adıyla Peristrema- Vadisi, daha ilk görüşte ürkütücü güzelliğiyle herkesi olduğu gibi sizi de büyüleyecektir.
Batı Karadeniz’deki renkli belde: Daday Kastamonu’nun sevimli ilçesi Daday’da balık tutma, bisiklet, kano, trekking gibi birçok doğa sporunu yapma imkânı bulunuyor. Ilgaz ve Küre Dağları arasında kalan ve gelincik tarlaları ile nam salmış bölgede, mantar toplama zamanı yapılan uzun doğa yürüyüşleri oldukça popüler. Temiz havaya doyacağınız Daday tam bir eski Anadolu kasabası. Burada yemeden dönerseniz üzüleceğiniz yemek ise etli ekmek.
Deniz mahsullerine ve doğaya doymak için: Amasra Amasra, tarih, doğa ve sükûnetin müthiş bir birleşimi. Yarımada üzerine kurulmuş olan Bartın’a bağlı bu küçük ve şirin balıkçı kasabası, sonbahar tatili için kaçırılmaz bir fırsat. “Yemeden dönmeyin” listemizin tepesinde üç madde var; 36 çeşit malzemeden yapılan Amasra Salatası, deniz salyangozu ve yol kenarlarındaki tezgâhlardan alabileceğiniz dağ çileği. Tabii o salata tek başına yenmez, yanında mutlaka birbirinden taze ve leziz balığınızı da yemeyi unutmayın Amasra’da. Kalacak yerler ve beldenin genel fiyat ortalaması gayet uygun. Yeşil ve mavinin muhteşem birleşiminde huzur dolu bir Amasra tatili için bavulları hazırlamaya başlayın isterseniz.
Yeşile doyacaksınız: Çamlıhemşin “İnsanlardan sıkıldım, doğayla başbaşa kalıp kafa dinlemeye ihtiyacım var“ dediğinizi duyar gibiyiz. Karadeniz’i daha önce gezip görmediyseniz sonbahar tatilinizde unutulmaz bir Karadeniz seyahati planlayabilirsiniz. Rize’ye bağlı Çamlıhemşin, yaylaları, dereleri ve evleriyle meşhur. Ayder Yaylası’nda uzun yürüyüşler, yeşile doymak ve temiz havadan çarpılmak, Çamlıhemşin’de sizi bekleyen başlıca aktivitelerden birkaçı. Gitme planı yapanlara özel notlarımız; sıkı giyinmeyi es geçmeyin, aman yağmurluksuz gitmeyin. Bizim için de dağ çilekleri ve muhlamaları lüpletin. Bunları sakın unutmayın, bizi üzmeyin.
Heidi’nin Türkiye’deki evi: Zigana Dağları Zigana, Gümüşhane ilinin Torul ilçesine bağlı bir köyümüz. Rumca “geçit” anlamına gelen Zigana Dağları’nda, Türkiye’nin en uzun (yaklaşık 2 km) geçidi yer almakta. Dağ her yaz renkli şenliklere ev sahipliği yapıyor. Siz de küçükken Heidi’yi hergün ağzınız açık bir şekilde izlediyseniz, “Heh işte aynı orası gibi” diyebileceğimiz bir yer burası. Zigana Dağları’na gittiğinizde size ilk yapmanızı önereceğimiz şey sabah gün doğarken uyanmanız ve bu harika manzaranın tadını çıkarmanız. Ağustosun ortasında dahi kar görebileceğiniz, birkaç mevsimi aynı anda yaşayabileceğiniz Zigana Dağları ve bölgenin insanları, özlediğiniz huzuru ve mütevazılığı tekrar hatırlamanızı sağlayacak. Yaylalardaki manavlardan alışveriş yapmayı, meyvelerin en doğallarından tatmayı unutmayın. Kışın giderseniz kayak yapma imkânı da bulacağınızın altını çizelim.
Doğa ile başbaşa: Uluyayla Pastırma yazının sıcağından bıktığınızda nefes almak istiyorsanız mutlaka Uluyayla’ya çıkmalısınız. Bartın’ın Ulus ilçesine bağlı doğa harikası Uluyayla’da sizi neler mi bekliyor? Öncelikle yaylanın çevresindeki ağaçlar, çiçekler, pınarlar ve mağaralar sizi etkilemek için sıraya girmiş bekliyorlar. Burada çadırını alıp konaklayan birçok gezgin var. Geyikler ve karacalar gibi şehir merkezinde görmeye pek de alışık olmadığınız yabani hayvanlar da uzun yürüyüşlerinizde sizi selamlayabilir, şaşırmayın. Hazır Safranbolu’ya bu kadar yakınken bir Safranbolu turu atmayı da unutmayın.
Hayata bakışınız değişecek: Nemrut Dağı Zirveleri seviyorum diyorsanız, sizi deniz seviyesinden 2.100 m yükseğe, Adıyaman’a alalım. Şarabınızı yanınıza almayı unutmadan, ören yerine doğru ilerleyin. Henüz burada gündoğumu ya da günbatımını izlemediyseniz, kendinizi çok da şanslı hissetmeyin. Yarı pasif bir yanardağ olan Nemrut hakkındaki efsanevi hikâyeleri okuyarak burayı ziyaret ederseniz, bu zorlu tur sizin için daha da anlamlı olacaktır. Buradaki manzarayla karşılaştıktan sonra hayata bakış açınızın değişeceğine eminiz.
Masal diyarında sonbahar: Eski Mardin Bu sonbaharı bir masal diyarında geçirmek isteyenlerin gitmesi gereken adres belli; Mardin… Sit alanı ilan edilen bölgede; eski taş evler, medreseler, camiler, kiliseler sizleri bekliyor olacak. Mardin’in eski/yeni şeklinde ikiye ayrılmış yapısı Eski Mardin’in tarihi güzelliğini korumasını sağlayan en önemli faktörlerden. Sokaklarında saatlerce yürümek isteyeceğiniz Eski Mardin, yazın çok sıcak olduğundan, buraya sonbaharda gitmek en doğru tercih. Bizim için Kebapçı Rido’ya uğramayı unutmayın. ( Gamze Öztürk/Listelist)