8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel 8 film önerisi
İşte merkezinde kadın olan ve onların hikayesini anlatan 8 Mart'a özel 8 film önerisi...(NTV'den alınmıştır)
Tatlı Bela (Erin Brockovich) Erin Brockovich, insana insan gibi davranılmasının en doğrusu olacağını düşünen bir halk kahramanıdır. Kendini dünya üzerinde haksızlığa uğrayan insanların haklarını aramaya ve onlara yardım etmeye adamıştır. Farkındadır ki bu insanlara yardım ederken kendi hayatına da benzer yardımlarda bulunmakta ve daha iyi bir insan olmaktadır. Julia Roberts'ın filmografisinin Oscarlı performansı olan yapım, hukuk eğitimi almamış olmasına rağmen, insan sağlığını tehdit eden çok önemli davalarda haklının kazanmasını sağlayan sıradan ama mücadeleci bir kadının öyküsünü anlatıyor.
Peki Şimdi Nereye? Nadine Labaki'nin senaryosunu yazdığı, yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenip rol aldığı son filminde dinsel çatışmaları ve savaşın anlamsızlığını kadınların kıvrak zekâsı üzerinden eleştiriyor. Cannes'daki dünya prömiyerinde dakikalarca ayakta alkışlanan Labaki'nin mizah ve içtenlikle dolu son filmi, memleketi Lübnan'da hiçliğin ortasındaki küçük bir köyde geçiyor. Savaşın ardından yaralarını sarmaya çabalayan köylüler Müslümanı, Hıristiyanı huzur içinde, omuz omuza birlikteliklerini sürdürmekteler. Ne var ki, dini çatışma haberleri, zaten hassas olan dengeleri bozmak üzeredir. Şiddet girdabına kapılmamaları için erkeklere hâkim olma görevini, ne pahasına olursa olsun, yine kadınlar üstlenecektir.
Frida Film, sanat tarihinin sıradışı insanlarından biri olan Frida Kahlo'nun hayatını anlatıyor. Eşi Diego Rivera ile oldukça ilginç ve modern bir ilişkisi vardır. Bunun yanısıra politik ve cinsel özgürlüğün asla kısıtlanamayacak özgürlükler olduğuna inanmaktadır. Peki Frida, baskıcı dönemin 'önemli' ve 'tek' kadın ressamı olurken neler yaşanmış, neler düşünmüş ve neler konuşmuştur?
İçimdeki Yangın Aile dostları olan bir avukatın çağrısı üzerine annelerinin ölümünün ardından kendilerine yazılmış bir mektupla karşılaşan ikiz kardeşler Jeanne ve Simon, ölen annelerinin son arzusunu yerine getirmek amacıyla Lübnan'a doğru yola çıkarlar. Simon ilk başta isteksiz davransa da bir süre sonra o da kardeşi Jeanne'e katılır... Aradan geçen yıllar, ailenin tarihini karmaşık bir hale getirmişse de, çocuklar bu serüvenin izlerini sürmeye kararlıdırlar.
Düşlerin Terzisi (The Dressmaker) Tilly Dunnage (Kate Winslet) güzel, yetenekli ve sıra dışı bir kadındır. Dungatar adında kırsal kesimdeki bir kasabada doğup büyüyen Myrtle 'Tilly' Dunnage (Kate Winslet), hakkındaki cinayet suçlamaları nedeniyle genç yaşta annesini ve doğduğu toprakları geride bırakmak zorunda kalmıştır. Çok uzun yıllar sonra hasta annesine bakmak için geri döndüğünde ise Tilly çok farklı bir insandır: Güzel giyinmeyi bilen, korkusuz, kendinden emin bir kadındır artık. Avrupa'nın moda başkentlerinde gördüğü eğitim sonunda çok iyi bir terzi olmuştur. Kısa süre içinde kasabanın kadınlarını tamamen baştan yaratır kıyafetleriyle. Ancak tek niyeti insanlara giyinmeyi öğretmek değil, ona iftira edenlerden de intikamını kendi bildiği şekilde almaktır.
Diren (Suffragette) Çocukluk yıllarından beri çamaşırcı olarak çalışan Maud Watts (Carey Mulligan), birtakım tesadüfler sonucunda kadınların oy verme hakkıyla ilgili mücadele eden süfrajetlere katılır ve seçme hakkı için mücadele etmeye başlar. Bu durum kendi eşi ve etrafındaki ataerkil toplum tarafından hiç hoş karşılanmasa da Emmeline Pankhurst (Meryl Streep) gibi öncü figürlerin yönlendirmesiyle Maud ve etrafındaki mücadele arkadaşları barışçıl çözüm yollarından seslerini duyurmak için daha saldırgan eylemlere geçmeye karar verirler.
Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri Tecavüz edilip vahşice öldürülen kızı Angela'nın üzüntüsünü atlatmaya çalışan Mildred Hayes (Frances McDormand), kasabanın şerifi Bill Willoughby (Woody Harrelson) ve kanun kuvvetlerinin bu konuda gerekli adımları atmadığına inanmaktadır. Cinayetin üzerinden aylar geçmesine rağmen katille ilgili somut bir delile ulaşılmaması, sonunda acılı anneyi oldukça farklı bir çözüme iter. Kasabanın çıkışındaki 3 büyük reklam panosunu kiralayan ve bunlara cinayetle ilgili şerifi suçlayan mesajlar yazdıran Hayes, vazgeçmesini isteyen herkese tek başına meydan okuyacaktır.
Wadjda Suudi Arabistan'ın ilk kadın yönetmeni Haifaa Al-Mansour tarafından çekilen film, Benim Adım Malala gibi içinize işleyecek ve görmediğiniz bir dünyayı, belki de rastlamadığınız yasakları size anlatacak bir hikaye... Bir kız çocuğunun gözünden Suudi Arabistan'ı ve "kadın olmanın" zorluklarını izliyorsunuz. Bu film bugün izlenmeyecekse ne zaman izlenmeli? Hala izlemediyseniz bugün kendinize bir iyilik yapın ve izleyin.