Ölümünün 97. yılında Ömer Seyfettin'in hazin öyküsü
Ömer Seyfettin 1884 yılında Gönen'de doğmuş ve 1920 de İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. Türk Edebiyat tarihini önde gelen isimlerinden biridir.
Ömer Seyfettin 1884 yılında Gönen'de doğmuş ve 1920 de İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. Türk Edebiyat tarihini önde gelen isimlerinden biridir. Türkçülük akımının öncülerindendir ve sade Türkçe yazdığı eserleri ile Türk edebiyat tarihine damga vuran önemli yazarlardandır.
Ömer Seyfettin'in Hayatı 1884 de Gönen de Doğan Ömer Seyfettin, Yüzbaşı Ömer Şevki Bey ve Fatma hanımın oğludur. Memur bir ailenin çocuğuydu. Ortaokul ardından İstanbul'a gelmiş ve 1893'te askeri liseye yazılmıştır.1896'da Kuleli Askeri Lisesi'ne girmiş ve ardından yine asker eğitimi için Edirne'ye arkadaşı Eniz bey ile geçmiştir. İlk edebi eserlerini Edirne'de yazmıştır. Daha sonra Manastır'da yaşanan askeri karışıklıklar ve olaylar nedeniyle Osmanlı da sınavsız subaylık Hakkı tanınmıştır. Bunun nedeni ordunun subay ihtiyacını karşılayamıyor olmasıydı. Böylece Ömer Seyfettin İzmir'de askeri okula öğretmen olarak atanmış burada edebiyat hayatına devam ettirmiştir.
Ömer Seyfettin Eserleri Ömer Seyfettin eserlerinde sadelik hakimdir. Türkçeyi ve Türkçülük akımı eserlerinde ön plana çıkmış, kısa hikaye tarzı yazdığı eserleri edebiyat tarihimizin önde gelen yapıtları olmuştur. Aralarında Kaşağı, Falaka, Topuz ve pek çok bunun gibi başarılı eseri edebiyat dünyamızın kazandıran Ömer Seyfettin, Türkçülük akımının önde gelen edebiyatçılarındandır. Ömer Seyfettin edebiyatçılığının dışında Siyasette de etkilidir birisiydi. O dönem etkin bir Siyasi güç olan İttihat ve Terakki'nin önemli simalarından biri olmuştur. Osmanlı'nın son döneminde yaşanan Babıali Baskınında bulunan Ömer Seyfettin, askeri disiplin içerisinde yetişmiş bir yazardır. Çoğu eserinde Osmanlı'nın kahramanlıklarını ön plana çıkmaktadır ve eserlerinin çoğu hatta neredeyse tamamı ölüm içermektedir.
Ömer Seyfettin'in Ölümü Ömer Seyfettin edebiyat dünyamızın önde gelen isimlerinden biri olmasına karşın ölümü çok Hazin bir son olmuştur. 1920 şubatında Şeker hastalığından dolayı yatağa düşmüş ve 4 Mart'ta Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde tedavi görmeye başlamıştır. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumduğunda cenazesine kimse sahip çıkmamıştır. Ardından Sivaslı bir hademe Otopsi için Ömer Seyfettin'in naaşının karın kısmını yarmış ve çekilen bu fotoğraf basına yansıyınca cenazesini tanıyanlar hastane bahçesine Akın etmiş, bu olayın ardından cenazesine sahip çıkılmıştır.İlk etapta naaşı Kadıköy Kuşdili mezarlığına defnedilir. Ancak yol yapılacağı gerekçesiyle Ömer Seyfettin'in cenazesi 1939 yılında Asya kıtasından Avrupa kıtasına taşınır ve Zincirlikuyu Mezarlığı defnedilmiştir.