Efsane yönetmen Kubrick'i Woody Allen bile anlamamış
Efsane filmlerini çekmeden önce şehirde aylak aylak dolanan ve günün 12 saati satranç oynayan ünlü yönetmen Stanley Kubrick'in bugün ölüm yıl dönümü! Peki herkesin adını en az bir kez duyduğu yönetmen aslında kimdi?
Stanley Kubrick'in filmografisinde 13 film bulunuyor. Hepsi birbirinden acayip, anlaması zor ve derinlikli... Ama akıllara gelen ilk 3 film hiç değişmez. '2001: Bir Uzay Destanı' (2001: A Space Odyssey), 'Otomatik Portakal' (A Clockwork Orange) ve 'Cinnet' (The Shining)... Bütün bu efsane filmleri yapmadan önce Stanley Kubrick, New York'lu sıradan bir Amerikalıydı. Fotoğraf çekiyor, kendi çapında belgeseller hazırlıyor ve kalan zamanının tamamında satranç oynuyordu.
Satranç delisiydi 17 yaşındayken bir süre 'Look' dergisine fotoğraflar çeken Stanley Kubrick, işi bıraktıktan sonra günlerini Washington Square Park'ta geçirmeye başladı. Yönetmenin biyografisini kaleme alan yazar John Baxter, o günleri "İşi bıraktan sonra kendini tamamen, en büyük tutkusu olan satranca adadı. Satranç maçları yapıyor, kazandığı parayla gidip film izliyordu" diye anlatıyor. Kubrick'in satranç merakı daha sonraları filmlerine de sirayet etti. Örneğin '2001: Bir Uzay Destanı' (2001: A Space Odyssey) filminde satranç motifli bir sahne bulunuyor.
Müze koleksiyonundaki tüm filmleri ikişer kez izlemiş Ve tabii ki bol bol film izliyordu o günlerde. Yine John Baxter'dan dinleyelim: "Bir gazete alır, çevredeki beş sinemada gösterilen filmlerin listesini yapar ve hepsini izlerdi. Bronx'ta yaşarken bir sürü film izledi. Günde en az bir tane!" Hatta Kubrick'in Modern Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan bütün filmleri izlediğini biliyoruz. Baştan sona, hem de ikişer kez!
İngiltere'ye taşındı 1960'lı yılların ortalarında Stanley Kubrick, kendine İngiltere'de yeni bir hayat kurdu ve hayatının geri kalanında New York'a çok az gelip gitti. Zira uçuş korkusu vardı ve İngiltere'nin çocukları için daha güvenli bir yer olduğunu düşünüyordu.
Tepki gördü, yasaklandı 1999 yılında hayata veda eden ve her filmiyle dünya sinemasında önemli izler bırakan Stanley Kubrick, alışılmışın ötesinde bir yönetmendi. 1960 yılında başrolünü Kurt Douglas'ın oynadığı 'Spartacus' filmi gişe rekorları kırarken, Kubrick yaptığı filmi beğenmemişti. Daha sonra çektiği 'Lolita' ise, o dönemde Katolik kilisesi tarafından büyük tepki görmüştü. Hatta film İngiltere'de bir süre yasaklanmıştı.
Woody Allen bile anlamamış '2001: Bir Uzay Destanı'nın galasında, o dönemin önemli film eleştirmenleri ve sanatçıları, film bitmeden salonu terk etmişlerdi. Kubrick galaya katılan pek çok sinemacı için anlaşılmaz, hatta 'saçmalayan' bir yönetmendi. Yıllar sonra Woody Allen bir itirafta bulunarak, bu filmi ilk kez seyrettiğinde hiçbir şey anlamadığını, ancak üçüncü seyredişinde anlam ve derinliğini kavradığını belirtecekti. Anlayanlar Kubrick'i hep geriden gelerek anlayabilmişti.