İşte en iyi 20 seçim filmi
Sinema sanatı öteden beri seçimleri hiç ihmal etmedi. Bazen hayali bazen gerçek olaylara odaklanarak seçim sürecini anlatan birçok film çekildi bugüne kadar... Habertürk sinema yazarı Mehmet Açar, seçimi konu alan sinema filmlerinden bir seçki hazırladı.
Zirveye Giden Yol 2011 (The Ides of March) Beau Willimon imzalı bir tiyatro oyunundan uyarlanan film, politikanın kirlenmişliğini, insan psikolojisini de mercek altına alan bir hikâye üzerinden anlatıyor. Film politikacının ahlakını “politika dışı” bir konu üzerinden test ediyor. George Clooney filmde, aday yarışını kazanırsa Beyaz Saray’ın yolunu tutacak Demokrat Partili Mike Morris’i canlandırıyor. Morris, radikal görüşlü, idealist bir siyasetçi.
Morris’in medya danışmanı Stephen Meyers (Ryan Gosling) de, işinden çok ideallerine bağlı. George Clooney'nin yönettiği film karakterlerin ideallerini değil, ahlak anlayışlarını sorguluyor ve şu iki kritik soruya yanıt arıyor: Vicdanı olmayan insanların idealizmi ne kadar temiz olabilir? Politikacı eğer bir imaj fabrikasının ürünüyse, bir politikacının samimiyeti test edilebilir mi?
State of the Union 1948 Sanayici Grant Matthews (Spencer Tracy),gazeteci sevgilisi Kay Thordyke'ın (Angela Lansbury) ısrarıyla Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı olmak üzere yarışa girer... Ayrı yaşadığı eşi Mary (Katharine Hepburn),Matthews'in politik ideallerine inandığı için ona destek olmaya karar verir.
Matthews, inandığı doğruları söylemeye, hem sendikaları hem sanayicileri eleştirmeye başlayınca Thordyke ve ekibi onu uyarır... Matthews artık bir karar arefesindedir, ya ideallerine bağlı kalacak ya da politikanın gereklerini yerine getirecektir... Amerikan politik sistemini eleştiren bir oyundan adapte edilen ve sinemaya uyarlanırken biraz yumuşatılan filmi Frank Capra yönetmişti.
The Best Man 1964 Gore Vidal'in 1960 tarihli bir oyunundan sinemaya uyarlanan film, iki adayın parti içinde verdiği hayali bir başkanlık yarışına odaklanıyor. Adaylardan biri Henry Fonda'nın canlandırdığı ilkeli ve tedirgin bir aristokrattır. Zayıf yanı çapkınlığıdır... Karşısında ise anti komünizmi öne çıkaran, vergileri azaltan ve ırk ayrımcılığını “yerel sorun” olarak ilan eden, Cliff Robertson'ın oynadığı bir “halk adamı” vardır. Peki, hangisi kazanacaktır?
Russell, böyle bir yarış için fazla soyludur. Cantwell ise gerekeni yapacak hırsa sahiptir. Franklin J. Schaffner'in yönettiği film getirdiği politik sistem eleştirisiyle öne çıkıyor. Filmin unutulmaz cümlesi ise şöyle: “İktidar iyi çocuklara verdiğimiz bir oyuncak değildir, güçlü adamın kullanacağı bir silahtır”
The Candidate 1972 "Siyaset" ya da "seçim" deyince akla gelen ilk filmlerden biri... Jeremy Larner'in yazdığı senaryo, hayali bir öykü üzerinden politik sistemi derinlemesine sorguluyor. Senato seçimlerinde kazanma ihtimali çok düşük olan Bill McKay (Robert Redford),başlangıçta özgür, cesur ve samimidir.
Kazanma ihtimalinin belirmesiyle, parti kampanyaya ağırlığını koyar ve işler değişmeye başlar... Final sadece politikacıları değil, siyasi sistemi ve seçmenleri de sorgular. Senaryo dalında Oscar kazanan filmi Michael Ritchie yönetmişti.
Başkanın Tüm Adamları 1976 (All the President's Men) İki Washington Post muhabirinin gerçekten yaşanmış öyküsünü anlatan film, kuşkusuz gelmiş geçmiş en iyi gazetecilik filmlerinden biri... Alan J. Pakula'nın yönettiği “Başkanın Tüm Adamları”ın bir tür "seçim filmi" olarak görmek de mümkün.
Robert Redford ve Dustin Hoffman'ın canlandırdığı iki muhabir, Watergate binasındaki basit bir hırsızlık olayını ısrarla takip ederek ABD Başkanı Richard Nixon'ın üçüncü kez Başkan seçilebilmek için yürüttüğü seçim kampanyasının kirli yanlarını açığa çıkarırlar. Tarihe Watergate Skandalı olarak geçen olay sonucunda Nixon istifa etmek zorunda kalır. Carl Bernstein ve Bob Woodward'ın kitabından uyarlanan film, senaryo, ses, sanat yönetimi ve yardımcı erkek oyuncu (Jason Robards) kategorilerinde 4 Oscar kazanmıştı.
Bob Roberts 1992 Bir folk şarkıcısı politikaya atılır ve muhafazakâr değerlerin ateşli bir savunucusu olur. Zenginlerin, güçlülerin yanındadır. 1960’ların özgürlükçü değerlerine karşı çıkar, rakiplerine gayri ahlaki saldırılar yapmaktan geri durmaz ve seçimi, belirli çıkar çevreleriyle birlikte ekonomik bir iş gibi yürütür...
Bir belgesel havasında çekilen ve hayali bir seçim kampanyasını konu alan film, keskin ve karamsar bir politik taşlama olarak belleklerde yer etti. Tim Robbins yazıp yönettiği bu ilk sinema filminde başrolde oynamayı da ihmal etmedi.
The Distinguished Gentleman 1992 Bir dolandırıcı aynı ismi paylaştığı saygın politikacının ölümü üzerine seçime katılıp Kongre’ye girmeyi başarır... Amacı lobi şirketlerine oyunu satarak zengin olmaktır. Ama işin içine girdikçe ve kirli politik oyunları gördükçe vicdanının sesini dinlemeye karar verir.
Kendi bildiği yöntemle, âşık olduğu kadından da ilham alarak Kongre'ye ders vermek ve “üçkağıtçı” siyasetçileri yenmek için harekete geçer. 90’ların yıldızı Eddie Murphy’nin komedi yeteneklerinden nasibini alan, Jonathan Lynn tarafından yönetilen hafif, eğlenceli bir sistem eleştirisi.
The War Room 1993 Filmin yönetmenleri D. A. Pennebaker ve Chris Hegedus, “rock'n'roll kuşağından gelen ilk başkan” olarak tanımladıkları Bill Clinton'ın nasıl seçildiğini anlatırken sadece kampanyanın “kulis”inde olup bitenlere odaklanmadılar. Clinton'ın “beyin takımı”nın seçimlerden önceki 9 ay boyunca yürüttükleri kampanyayı öne çıkardılar.
Demokratlar için yenilikçi, farklı ve sert bir kampanyaydı bu... “The War Room”, sadece seçim stratejisinin politik içeriğine değil, onu yürüten insanların gündelik yaşamının zorluklarını da yansıttı. “Savaş Odası” adı ilk başta fazla sembolik gelebilir. Ama film bittiğinde gerçekten de bir “savaş odası”ndan çıkmış gibi hissediyorsunuz kendinizi... Bir seçim sürecini anlatan en iyi belgesellerden biri...
Speechless 1994 Kevin (Michael Keaton) ve Julia (Geena Davis),tesadüfen tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. New Mexico seçimlerinde yarışan iki rakip adayın konuşma metinlerini yazdıklarından habersizdirler. Bir okulun Kariyer Günü’ne davet edildiklerinde durumu fark eder ve çok şaşırırlar. Julia Demokrat, Kevin ise Cumhuriyetçi adayın metinlerini yazmaktadır...
Clinton ve Bush için çalışan iki kişinin gerçek hikâyesinden esinlense de ikna edici olmakta zorlanan bir romantik komedi. Senaryosunu Robert King'in yazdığı filmin yönetmeni Ron Underwood.
Başkanın Adamları 1997 (Wag The Dog) ABD Başkanı, seçimler yaklaşırken bir seks skandalı nedeniyle zor duruma düşünce, danışmanları Hollywood yapımcısı Motss’un kapısını çalar. Dustin Hoffman’ın canlandırdığı Motss’un, “senaryoları” peş peşe uygulamaya koymasıyla birlikte Balkanlar’da hayali bir savaş çıkar, ABD halkı çok başka bir ruh haline girer...
Medya üzerinden kitlelerin gerçeklik algısıyla nasıl oynanabileceğini gösteren bir kara komedi. Larry Beinhart'ın kitabından Hilary Henkin ve David Mamet tarafından sinemaya uyarlanan filmi Barry Levinson yönetti. Robert De Niro da filmde Başkan'ın danışmanını canlandırdı.
Kirli Yarış 1998 (Primary Colors) Bill Clinton’u hatırlatan Demokrat Jack Stanton’ın (John Travolta) başkan adaylığı için verdiği mücadele... Joe Klein'ın romanından uyarlanan film, Clinton karşıtı ya da yanlısı bir tavırdan ziyade politik kampanyaların perde arkasında olup bitenlere odaklanıyor; Stanton dahil bütün karakterleri insani özellikleriyle ele alıyor.
Filmin komedisi de politik idealler ile hayatın gerçekleri arasındaki farklılıklardan besleniyor. Emma Thompson'ın Jack Stanton'ın eşi Susan Stanton'ı canlandırdığı filmin yönetmeni Mike Nichols.
Bulworth 1998 Senatör Jay Bulworth, toplumcu hedeflerle girdiği siyaset dünyasında süreç içinde muhafazakâr bir noktaya gelmiş, yalanlarla dolu ikiyüzlü bir hayata sahip olmuştur. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığı noktada, parti siyasetini umursamadan gerçekleri söylemeye başlar.Derdini rap müzikle anlatır. Eski benliğini yok ederek yeniden doğduğunun henüz farkında değildir... Amerikan politik sistemini eleştiren eğlenceli bir taşlama... Warren Beatty filmi yazıp yönetmenin yanı sıra başrolde de oynamıştı.
Election 1999 Lise seçimleri deyip geçmeyin. Tom Perrotta'nın romanından uyarlanan film, bir Amerikan lisesinde gerçekleşen seçim sürecinden yola çıkarak politik seçimlerin özüne inmeyi ve seçmenlerin çaresizliklerini anlatmayı gayet iyi beceriyor.
Reese Witherspoon'un başkan olmayı kafasına koymuş ihtiras küpü, çokbilmiş, mükemmel öğrenci Tracy Flick yorumu kadar, Matthew Broderick'in çaresiz öğretmen karakteri de harika. İncelikli bir mizaha sahip bu komedi, eleştirmenlere göre en iyi seçim filmlerinden biri. Alexander Payne yönetmişti.
Head of State 2003 Seçimlerden iki ay önce başkan ve başkan yardımcısı adayları uçak kazasında ölünce parti, bir yangın sırasında yaptığı kahramanlıkla meşhur olan belediye meclis üyesi Mays Gilliam’ı (Chris Rock) aday gösterir.
Partinin stratejisi seçim kazanmak değil, Afrika kökenli bir adayla siyasi puan toplamaktır. Mays insanları memnun edecek yalanlardan uzak duran, dürüst bir kampanya yürütmeye başlayınca işler karışır... Vasat ama yer yer eğlenceli bir film. “Head of State” Chris Rock'ın ilk yönetmenlik denemesi olma gibi bir özellik de taşıyor. Rock, senaryoyu Ali LeRoi ile yazmıştı.
Silver City 2004 Konuşması ve politik kişiliğiyle George W. Bush’u hatırlatan Dickie Pilager’in (Chris Cooper),senatör babasının desteğiyle Colorado valisi seçilmek için yürüttüğü seçim kampanyasının öyküsü...
Çevrecilerin ve liberallerin baskısından kurtulmak isteyen sanayicilerin adayı olarak öne çıkan Pilager’in başı, yürütülen bir cinayet araştırmasıyla derde giriyor... Usta yönetmen John Sayles, senaryosunu da yazdığı filmde polisiye bir hikâyeyle politik taşlamayı ustaca bir araya getiriyor.
Milk 2008 Film, ABD'li ünlü eşcinsel haklar savunucusu Harvey Milk'in 40 yaşından sonra girdiği siyasi mücadeleyi ve tarihi geçen bir seçim zaferinin hikâyesini anlatıyor. Eşcinsel kimliğini saklamadan sandıktan çıkan ilk siyasetçi olan Harvey Milk, zorlu bir kampanyanın sonucunda San Fransisco Belediye Meclisi üyesi seçilmişti.
ABD'li eşcinsellerin dört duvar arasından çıkıp siyasi arenada boy göstermesini anlatan film, Sean Penn'e en iyi erkek oyuncu dalında bir Oscar kazandırdı. Senaryo dalında Dustin Lance Black'e bir Oscar getiren filmi Gus Van Sant yönetti.
Oyum Kime? 2008 (Swing Vote) ABD başkanlık seçimlerinde sonuç tek bir oya kalır... O oyu kullanacak kişi New Mexico’da yaşayan Bud Johnson adlı bir alkoliktir. Kevin Costner’ın canlandırdığı Bud, kendini bir anda dünyanın ilgi odağı olarak bulur ve kızını utandırmamak için toparlanmaya karar verir. Başkan adayları da son oy için New Mexico’ya gelmiştir...
Sonucu tek bir oy belirler mi, demeyin. Film bir şekilde bunu inandırıcı kılmayı başarıyor. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında taraf tutmayan film, yalanlara dayalı politik sistemi eleştiriyor. Joshua Michel Stern'in yönettiği filmde Costner'ın yanı sıra Kelsey Grammer, Nathan Lane, Stanley Tucci, Dennis Hopper ünlü oyuncular da rol alıyor.
La Conquête 2011 Xavier Durringer'in yazıp yönettiği film, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin siyasi yaşamını ve seçim sürecindeki yükselişini anlatıyor.. Dünya prömiyerini Cannes'da yapan film, medyada yazılıp çizilenlerin ötesinde çok yeni ve özel bilgiler içermese de eğlenceli ve hafif bir politik komedi olmayı başarıyor.
Film, kazanacağına emin olduğu 7 Mayıs 2007 seçiminin sonuçlarını bekleyen Sarkozy'nin önceki 5 yılda yaşadıklarını, geçmişe dönüş sahneleriyle karşımıza getiriyor. Özellikle Jacques Chirac (Bernard Le Coq) ile rekabeti ve eşi Cecilia (Florence Pernel) ile yaşadığı sorunlar öne çıkıyor. Nicolas Sarkozy rolünde Denis Podalydes'i seyrettiğimiz film, Sarkozy'nin özel hayatındaki gizli aşklarını ve maceralarını anlatmayı da ihmal etmiyor.
Kampanya 2012 (The Campaign) İki aday ABD kongresi seçimleri için zorlu bir yarışa girerler... Başrollerinde Will Ferrell ile Zach Galifianakis’in oynadığı film, giderek kontrolden çıkan ve çılgın bir hal alan rekabetin hikâyesini anlatıyor.
Film, adayların ideolojisi ya da savundukları politik görüşlerden ziyade yürüttükleri kampanyaların ahlak dışı yanlarını eleştiriyor. Will Ferrell’in şov yaptığı eğlenceli ve komik sahneleriyle öne çıkan film, özellikle finale doğru politikacıların ardındaki çıkar gruplarına çekiyor dikkatimizi. Filmin yönetmeni Jay Roach...
2012 Şili diktatörü Pinochet 1988'de Batı'dan gelen baskılar sonucu başkanlığını halk oylamasına sunar. Pinochet'nin 8 yıl daha başkan olarak kalmasını isteyenler "evet", istemeyenler ise "hayır" diyecektir. Muhaliflere de "ayıp olmasın" diye, her akşam devlet televizyonunda 15 dakikalık propaganda hakkı verir. Genç reklamcı Rene Saavedra (Gael Garcia Bernal) muhalif kesimden gelen tepkilere rağmen verilen süreyi bir reklamcı gibi kullanır... Kampanyanın odağına, beklenenin aksine Pinochet'ye duyulan öfkeyi ya da ülkenin karanlık, kanlı geçmişini değil, Şili'nin mutlu geleceğini koyar ve bunu herkesin anlayabileceği bir dille, dansla ve müzikle yapar.
Herkesin Pinochet'nin rahat kazanacağını düşündüğü bir siyasi ortamda bu basit ama mutlu “gelecek" fikri, "evet"çileri tek kelimeyle dumura uğratır. Karşılık vermeye çalıştıkça tuhaf, komik filmler ve sloganların peş peşe geldiği bir kampanya çıkar ortaya... Pablo Lorrain'in yönettiği “No”, baştan sona bir seçim süreci üzerine kurulmuş en iyi politik filmlerden biri.