Ebru Şallı, oğlunun ölümünden sonra ilk röportajını verdi: Ben artık uyuyamıyorum
Geçtiğimiz Nisan ayında 9 yaşındaki oğlunu lenfoma hastalığından kaybeden Ebru Şallı, son verdiği röportajda çocuğunun hastalığını nasıl öğrendiğini ve sonrasında neler yaşadıklarını anlattı.
Eski manken Ebru Şallı ile Harun Tan'ın 9 yaşındaki oğulları Pars, geçtiğimiz ay lenfoma tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Evlat acısıyla derinden sarsılan Şallı, Ayşe Arman'a verdiği röportajda yaşadığı oğlunun hastalığının nasıl tespit edildiğini anlattı.
"AĞRIDAN YÜRÜYEMEZ HALE GELMİŞTİ" Oğlunun vefatından sonra ilk kez röportaj veren Ebru Şallı, hastalık sürecini şu sözlerle anlattı: "Londra'da seyahatteydik. 'Anne, boynum ağrıyor' dedi. İki kardeş otel odasında yatakta zıplıyorlardı, dedim ki 'Herhalde zıplarken boynunu incitti' Neyse uçağa bindik, uçakta, 'Bacağım da ağrımaya başladı' dedi. Ertesi gün, okula göndermedim, direkt hastaneye götürdüm. 'Kas ağrısı olabilir' dediler. Basketbol oynuyordu çünkü. Röntgen, ultrason. Hiçbir şey çıkmadı. Kana da bakıldı, kan da temiz. Biz bir 10 gün, biyopsi yapılana kadar nesi olduğunu öğrenemedik. Öyle nazlı, mız mız bir çocuk da değildir. Ama inanılmaz ağrıdan duramıyordu, ağlıyordu, yürüyemez hale gelmişti."
"HASTALIĞI ÖĞRENİNCE YIKILDIK""Geceleri ne yapacağımı bilemiyordum. Sonra tam vücut MR çekildi. Bizim yıkım günümüz o gündür! MR'ın başındaki doktor, 'Sadece bacağında değil, vücudunun her yerinde, en az 22 noktada var' dedi. Dizimin bağları çözüldü, yere düşecek gibi oldum. Harun'la anladık ki, çocuğumuz bütün bedenini sarmış, yıkıldık!
"ALLAH'A O AĞRILARIN AYNISINI BANA VER DİYE YALVARIYORDUM" "Ponçik'in ağrılarını durdurmak için morfin verilmeye başlandı. O ara da biyopsi sonuçları geldi, bir kere daha yıkıldık! 8 yaşındaki Ponçik'imizin Lenfoma olduğunu öğrendik. Bana sonsuz bir güveni vardı. Ama kötü hücreler, bedenini ele geçirdiğinde çok ağrısı oluyordu. Allah'a yalvarıyordum, o ağrıların aynısını ben de hissedeyim diye. İnanır mısın, bir süre sonra ben de hissetmeye başladım…"
Arman'ın hala hastanede gibi mi geliyor sorusu üzerine ise ünlü isim şu yanıtı verdi: 'Sık sık yanına gidiyorum' "Evet. Biz iki yıl çektik bu hastalığı, hastanede yaşıyor gibiydik. Son üç ayımız kötüydü. Ama hastane sürecinde çok güzel günlerimiz de oldu. Şimdi de sanki hala orada, sanki gidip görebilirim… Oysa Ponçik, Zekeriyaköy’de bir mezarlıkta… Toprağın altında… Mezar taşında, 10 yaşındaki oğlumun adını gördüğümde inanamıyorum… 10 yaş nedir ki?! Küçücüktü daha… Daha önünde yaşayacağı bir hayat vardı… Doyamadım oğluma… Hiçbirimiz doyamadık… (Ağlıyor) Sık sık gidiyorum yanına. Sohbet ediyorum. Sanki beni duyuyor gibi geliyor. Allah’tan yemyeşil bir yer, kuşlar ötüyor filan, mezarlığın güzeli olmaz ama burası, küçük bir çocuğu korkutmayacak bir yer. Ponçiğimin enerjisi çok güzeldi, mezarlığının enerjisi de öyle. İşte orada dua ederken, “Evet ya, gitti!” diyorum. Artık hastanede ve hayatta olmadığını ancak mezarlıktayken idrak edebiliyorum… Ama normal di mi? Çok yeni daha. Kafam gidip geliyor. Durup dururken ağlamaya başlıyorum mesela. Kabullenme sürecindeyim belki de. Gerçi 2 yıldır acı çekiyordum. Yansıtmamaya çalışsam da gerçek bu…"
'Biri içime ateş atmış gibi' "Hissettiğim acı, işte o ateş topu…" diyen Şallı acısını şu sözlerle ifade ediyor: "Birileri, içime atmış gibi. Üzerinde alevler olan bir top. Oradan oraya çarpıyor içimde. Dönüyor dönüyor, tüm vücudumu sarıyor. Sonra kora dönüyor, o koru da hissediyorum. “Bitti mi yoksa?” derken, yangın tekrar başlıyor. İlacın ya da herhangi bir şeyin fayda edeceğini düşünmüyorum. Belki mental olarak bir süre edecektir. Ama sürekli ilaçla da yaşanmaz. Yapacak bir şey yok, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ömür boyu da yakacak.
'Ben artık uyuyamıyorum' Cansız bedenine son sarılışım. O melek yüzüyle huzur içinde uyurken ki hali, hiç gitmiyor gözümden önünden… Ben artık uyuyamıyorum, beynim uyumayı reddediyor. Vücudum yorgunluktan iflas edip uyumak istese de beyin direniyor, uyumuyor. İlaçla uyuyabilmek istiyorum ve dua ediyorum “N’olur oğlumu rüyamda görebileyim” diye."
Mezarına neden o notu yazdırdı? Ebru Şallı Ayşe Arman'a Pars'ı anlatırken ise şunları söylüyor: "Şu anda da saçma belki ama “Üşüyor mu, aç mı?” diye düşünüyorum. Tabii ki makul bir açıklaması yok ama, “Beni çok özler, o bensiz ne yapar ki?” diyorum. Ben ilaçlarını filan verirken, gözlerimin içine bakardı, o kadar güvenirdi bana. Şimdi tabi düşünmeden edemiyorum: “Korkuyor mu? Üşüyor mu? Karanlıkta mı? Aydınlıkta mı? Nerede?” O yüzden, “Ponçik benimlesin!” yazdım o gün. “Nerede olduğunun hiçbir önemi yok. Annen seni bırakmayacak, hep yanında…”