Kerem Bursin'den dizi sitemi
DenizBank ve Türkiye Sinema Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen 4. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen “Senaryo Sohbetleri” program dün akşam Kerem Bursin'i ağırladı.
DenizBank ve Türkiye Sinema Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen 4. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen “Senaryo Sohbetleri” program dün akşam Kerem Bursin'i ağırladı.
Kerem Bursin programın moderatörlüğünü yapan Bora Talat Oyacı’nın senaryo ve oyuncu ilişkisine dair sorularının yanı sıra takipçilerin program esnasında sosyal medyadan ve YouTube üzerinden sordukları soruları cevapladı.
“Her Oyuncunun En Keyif Aldığı Alan Sahnedir” Programda ilk olarak “Oyuncu olma hikayen nasıl başladı?” sorusuna cevap veren Kerem Bursin, oyunculuğa orta okuldayken müzikaller ile başladığını anlattı. Hem spora hem de oyunculuğa ilgi duyduğunu fakat ikisi arasında bir tercih yapması gerektiğinde oyunculuğu seçtiğini belirten Bursin, oyunculuğunun ilk yılları ve Türkiye’de rol aldığı ilk projeye giden süreci şu cümlelerle anlattı:
“Lisedeyken müzikaldeki hocam karakter, oyun, senaryo ve sahne analizi konusunda bana çok faydalı oldu. Tüm bu sürecin sonunda lise sona geldiğimde oyunculuğun getirdiği disiplini tam anlamıyla kavradım. Üniversitedeyken önce tiyatroyla başladım ve sahneden sonra sinemaya geçiş yaptım.
Sinemaya geçiş yapsam da sahne benim için her zaman çok özel olmuştu ve bu her oyuncu için de aynıdır. Her oyuncunun esas keyif aldığı alan sahnedir. Amerika’dan Türkiye’ye ilk taşındığımda burada kalıp kalmayacağımdan emin değildim. Buraya geldiğimde kelime haznem de bir hayli dardı ve çok yoğun bir çalışmayla kendimi geliştirerek arayı kapatmak için çabaladım.
Türkiye’ye aslında bir süreliğine gelmiştim ve Amerika’ya geri dönecektim ama daha sonra Güneşi Beklerken projesi geldi. Senaryoyu okuduktan sonra ‘Ben bunu yapabilirim’ dedim ve projeyi kabul edip burada kaldım. Karakterin travmaları, asiliği ilgimi çekmişti. Hep yapmak istediğim şeyleri bu karakterle yaptım”.
“Hikayenin Bir Parçası Olup Olmadığıma Bakarak Rolümü Kabul Ederim” Yer aldığı projelerde oynayacağı karakterin ve dizinin moduna girmek için müziklerin kendisi için çok önemli olduğunu ifade eden Kerem Bursin ülkemizdeki dizilerin uzun sürelerinden dolayı da sitemini dile getirerek çok uzun ve yoğun çalışma saatlerinden dolayı karakterini her seferinde eve götürmek zorunda kaldığını itiraf etti.
“Oyuncu olarak içinde yer alacağım bir senaryoda karaktere, hikayenin duruşuna ve kendimi o hikayenin bir parçası olarak görüp göremeyecğime bakarım her zaman. Yer aldığınız her işi tutkuyla yapıp onu hissedebilmek çok önemlidir bir oyuncu açısından. Bu çok izlenir mi veya ödül alır mı mantığından çıkıp yapacağınız işleri buna göre kendi zevklerinize göre seçmek bir oyuncunun rolünün hakkını vermesi için en önemli unsurdur” diyen Bursin, hikaye ne olursa olsun bir oyuncunun işini tutkuyla yaptığı takdirde herkese onu anlatabileceğini ve izletebileceğini vurguladı.
“İşini Layıkıyla Yapan Bağımsız Yönetmenler Desteklenmeli” Kendisinin kurmuş olduğu Braveborn Films yapım şirketinin de kuruluş amacı hakkında bilgiler paylaşan Bursin, yapım şirketinin ve kendisinin bağımsız filmlere verdiği desteği ve önemi şu cümlerlerle ifade etti: “Yapım şirketimizi ilk kurduğumuzda yaptığımız işlerde para gelir mi kaygısını gütmedik hiçbir zaman. Doğru projeyle karşılamak bizim ana hedefimizdi.
Güvendiğimiz bir fikir bize para kaybettirse dahi sorun değil çünkü burada önemli olan şey kimseler tarafından destek almayan veya çok az destek alan birine güvenmektir. Bu güven duygusu hem onun hem de sizin açınızdan çok değerlidir. Tolga Karaçelik’in Kelebekler filminin yapımcısı olmamız da bu şekilde gerçekleşti.
O dönem Tolga’nın Kelebekler’i yapıyor olması ve aynı zamanda bizim de yapım şirketimizin açılma dönemine denk gelmesi bizleri bir araya getirdi ve muhteşem bir birliktelik oldu. Tolga’nın muhteşem senaryo yazma becerisi, hikayeleri ve yönetmenliği yüzünden ona çok güveniyorduk ve finansal anlamda da hiç tereddüt etmeden destek olmak istedik.
Film de sonunda hak ettiği başarıyı Sundance’te aldığı ödülle kanıtlamış oldu.
Tolga Karaçelik gibi yönetmenler bu ülkede desteklenmeli ve yaptığı işler rahatlıkla destek bulabilmeli diye düşünüyorum. Bizim derdimiz iyi senaryo ve hikayeyi bulup, fırsat bulamayan insanları sektöre kazandırmak”.