Ferdi Tayfur: Timur 13 yaşındayken 'bu senin oğlun' dediler
Arabesk müziğin efsanelerinden Ferdi Tayfur, bir süredir böbrek yetmezliği nedeniyle haftada bir diyaliz makinesine bağlanıyordu. 29 Nisan’da böbrek nakli ameliyatı oldu. 50 yaşındaki oğlu Timur böbreklerinden birini babasına verdi.
İşte Ferdi Tayfur'un, Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin'e verdiği röportaj... Ferdi Bey, çok geçmiş olsun. Böbrek nakli oldunuz. Şimdi nasılsınız? Çok iyiyim. Bizim iyi hekimlerimiz var. Hiç kimse böbrek nakli ameliyatından korkmasın. Elbette sancıları oluyor. Ama hayatın bir tarafı zaten sancıdan ibaret. Böbrek rahatsızlığınız olduğunu nasıl anladınız? Diyabete bağlı böbrek yetmezliğim varmış, farkında değildim. Kitap okurken hep uyuyordum. Üstelik daha bir iki sayfa bile okumadan. Bu durum, yeğenim Nilüfer’in dikkatini çekti. Yeğenim, 'Dayı sen hep uyuyorsun. Doktora gidelim' dedi. 'Böbrek yetmezliği' denildi. İki ay gibi bir süre geçti. Ne yapmamız gerektiğini hep araştırıyorduk. Yeğenim, Prof. Dr. Alper Demirbaş’ı aradı. 'O da atlayın gelin' dedi. İnsan bu süreçte hastaneden de korkar. Hem de nasıl. Ama doktorumuz bize büyük cesaret verdi. Gözümü kapattım, açtım ameliyatım bitmişti.
"OĞLUMU ETKİLEYECEK BİR ŞEY OLSAYDI ASLA KABUL ETMEZDİM" Oğlunuz Timur’un da büyük payı var, onu da anmadan geçmeyelim. ‘Böbreği kimden alalım’ diye kız kardeşim bir yandan, yeğenim bir yandan sesli düşünüyoruz. O sırada oğlum Timur dedi ki, 'Bir dakika ben varım burada ya! Ben daha ölmedim' dedi. Oğlumun sağlık durumunu etkileyecek bir şey olsaydı asla kabul etmezdim. Bir insanın tek böbrekle de hayatını normal bir şekilde sürdürebilmesi mümkün olduğu için tereddüt etmedim. Organ naklinin bir mucize olduğunu söyleyebilirim. "YAŞAMAK GÜZEL ŞEY" Mutlusunuz, bu durum sesinize de yansıyor. Harikayım. Sağlığınız iyi olduktan sonra her şey çözülür. Önce sağlık. Yaşamak güzel şey! Çocuklarımın başında olmak güzel şey. Ameliyat boyunca doktorlar sizin şarkılarınızı dinlemiş. Baygın adam bunu bilemez, ama dinlemişlerdir. Ameliyatı Antalya’da oldum. Doğrudur, şarkılarım buralarda sevilir. Antalya beni sever ben de Antalya’yı severim.
"ANNESİ, OĞLUMU BİR KADINA BIRAKMIŞ, O DA BANA GETİRDİ" Timur Bey kaç yaşında? 50 yaşında. Erken yaşta baba olmuşsunuz. Biz kendisinden pek haberdar değildik. Oğlunuzu biraz anlatır mısınız bize? O eski bir macera.
Nasıl yani? Ben de durumu bilmiyordum aslında. O yüzden 'eski bir macera' dedim. Annesi hemşire. Daha doğrusu hemşire adayıydı. Evlenmediniz mi onunla? Hayır, yurt dışına gitti o. Kendisi gitti, Timur Bey’i size mi bıraktı? Hayır, bana bırakmadı. Bir kadına bırakmış, o kadın da Timur’a bakmış. Ben ünlü olunca, Timur 13 yaşındayken kadın ortaya çıktı. Timur’u getirince, ben de oğlumu yanıma aldım. 13 yaşından sonra benimle büyüdü.
"TİMUR ANNESİNİ TANIMIYOR" Timur Bey, annesiyle görüşüyor mu? Tanımıyor ki. Bugüne kadar hiç iletişimi olmadı. Annesini hiç görmedi. Yurt dışında iş kadını olduğuna dair duyum almıştım. Benim de hiç bilgim olmadı. Sizin için ufak bir gönül macerası mıydı? Hayır, çocukluk diyelim. Diğer türlüsü basite indirgemek olur. Kaç yaşındaydınız o zaman? Sanırım 18. Baba olmak için pek doğru bir yaş sayılmaz.
Timur Bey’in annesinin izini sürmemesi de çok enteresan. Evet, çok enteresan. Ama gözden uzak olan gönülden de uzak oluyor. Annesi onu doğurmuş ve başka bir kadına bırakmış. Timur da o kadına annesi diye sarılmış. Bilmiyor, ne yapabilirdi ki. O dönem ünlü değildiniz. Evet. 18 yaşındaki adam çocuk sayılır bence. Kimse çocuğunu doğurup sonra da bırakıp gitmez. Ailesi sıkıntılıydı, kardeşlerinden kaçtı belki de.
"BABA SEVGİSİ BİLMEM" Baba sevgisini hissettirebildiniz mi oğlunuza? Baba sevgisi bilmem, 6 yaşındayken babam öldü. Baba kokusunu dahi bilmem. Ama ömrüm yettiğince başlarında durmak isterim. Timur Bey ile baba-oğul ilişkisi kurabildiniz mi? Böbreğini bana verdiğine göre demek ki kurmuşuz. Evlat o, hiç sevilmez mi? 5 çocuğum var, hepsini de eşit seviyorum.
"KÖTÜ BABA OLSAM 'GEBERSİN' DERLERDİ! DEMEK Kİ KÖTÜ BABA DEĞİLİM" İyi bir baba mıdır Ferdi Tayfur? Bütün çocuklarımı seviyorum. Hepsine aynı sevgi, saygı ve hürmeti gösteririm. Neden kötü baba olayım? Elbette iyi bir babayım. Aslında bu soruya onlar yanıt versin. Ki, hepsi bana böbreklerini vermeye kalktı. Kötü adam olsam “Gebersin” derlerdi. Demek ki, kötü değilim. Naif, duygusal biriyim. Merhametliyim de... Allah’ıma çok şükürler olsun.
"EVDE KALIN, KİTAP OKUYUN" COVID-19 ruhen çok etkiledi mi? Herkes gibiyim. Dünya etkilendi, benim etkilenmemem mümkün mü? Maskesiz asla çıkmıyorum. Sosyal mesafe, hijyen hepsine dikkat ediyorum. Umutsuz ve karamsar olan bir çoğunluk var. Siz nasıl bakıyorsunuz bu sürece? Karamsarlık ve umutsuzluk koronadan daha korkutucu. Hayatta birçok hastalık ve buna benzer virüsler görüldü. Hepsi geldi, geçti. Dünya durmadığı sürece insanlık hep galip gelecek. Şimdi evde kalın, kitap okuyun. Yine özgürlük meşalesi yanacak.
Sanat dünyası da çok şikâyetçi süreçten, 'Sektör çok durdu, para kazanamıyoruz' diyorlar. Tüm dünya ve insanlık zorda. Tüm sektörler durmuş durumda. Sadece sanatçılar yaşamıyor bu süreci. O kadar kötü durumda olduklarını da zannetmiyorum. Sonuçta kazanan insanlar, kötü günler için köşeye hiç mi bir şey atmamışlar? Ama bitecek bu iş, yakındır. Umutsuzluk insanı yok eder, yıkar. Herkes umut etsin.
"BAYRAMLARI SEVERİM AMA HÜZÜNLENİRİM DE" Yarın Ramazan Bayramı. Nasıl hissedersiniz bayramlarda? Bayramları severim ama hüzünlenirim de. ‘Nerede o eski bayramlar’ sözü dilimize boşuna mı pelesenk oldu? Televizyon hayatımıza girince insanlar birbirine küsmeye başladı. Herkes koptu birbirinden. İnsanların dikkati, o küçük renkli kutuda. Bayram denilince bir arada yemek, içmek, eğlenmek, hoş sohbetler gelirdi akla. Onlar kalmadı. Şimdi insanlar birbirine gidemiyor. İnternet, bilgisayar, telefonlar hepten uzaklaştırdı bizi. "BEN FAKİR AİLE ÇOCUĞUYUM" Unutamadığınız bir bayram anınız var mı? Küçükken, ertesi gün bayram diye hiç uyuyamadığım günler olurdu. Dilerim, bu nesil de o bayram heyecanını yaşıyordur. Bizler şeker toplardık, şimdi o da kalmadı.
"SEVİNCİMİZ ÇOKTU" "İnsan çocuğunu şeker toplamaya nasıl göndersin, devir kötü! Ben fakir çocuğuydum, çok bilmezdim böyle şeyleri. Ama yine de bayram geliyor diye çok sevinirdim. Bir şeyimiz yoksa da sevincimiz çoktu. Bayramlık ayakkabı ve elbiseleri giyecek diye uyuyamayan çocuklar vardı heyecandan. Bir de bayramlığı olmayan ama mutlu olan çocuklar."
"HAYATIMIN FİLMİNE GEREK YOK" Yoğun geçen bir ömür sizinki. Keşke film olsa, ‘Müslüm’ gibi. İstemem. Zaten bir sürü filmde oynamışım. Kendi hayatıma gerek yok. Benim yaşadıklarım çok kıymetli. Bunu çok doğru yazıp oynatabilecek birilerinin olduğunu sanmıyorum. Yalan yanlış yazılmasını istemem. Bir başkasının bakış açısından, hayatımın film olması bana uygun değil.