Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal'dan duygusal paylaşım
Gül Sunal, 1975'te evlendiği ve 21 yıl önce ani bir şekilde kaybettiği eşi Kemal Sunal ile nikah fotoğrafını Instagram sayfasında takipçileri ile paylaştı.
Sunal, fotoğrafın altına "30.04.1975....'Elbet Bir Gün Buluşacağız.Bu Böyle Yarım Kalmayacak' Sanki hissetmişiz gibi “bizim şarkımız olsun” demiştik..." notunu düştü.
Gül Sunal, yıllar önce verdiği bir röportajda Kemal Sunal ile tanışma hikayesini ve aşklarını anlatmıştı...
"Ben 20, Kemal 29 yaşındaydı. O sahnedeydi, ben seyirciler arasında. Havuz sahnesi var. O havuza girmiş, bekçi geliyor, çamaşırları kucağında duruyor. Yani repliği yok, öylece durduğu bir sahne. Orada göz göze geldik. Sonra 2.5 sene mektuplaştık... En çok gözlerinden etkilendim. Kemal’in gözleri, birçok insana albenisi olmayan bir çift göz gibi gelebilir ama çok derin bakardı. Çok hüzünlüydü bir kere. Ona ne yaparsanız yapın ya da o size ne yaparsa yapsın en sonunda “Aman üzülmesin” dersiniz."
"Ağzının içinden mır mır bir şey söyler, onu yakalarsanız günlerce gülersiniz. Çok güzel gözlem yapardı. Sabahları uyanır, ben salonda bir şeyle uğraşıyor olurdum. O Ciguli taklidi yapardı. Başka gün başka biri gibi girerdi. Şimdiki evliliklere bakıyorum. Daha net görüyorum. Biz çok mutlu yaşamışız."
"Bunu bilinçli yapmadık. O zaman öyle yaşadık gittik, herkes öyle zannediyorduk. İlk farklı aileleri okul açtığım zaman gördüm. Çünkü biz daha önce akrabalarımızla, arkadaşlarımızla görüşüyorduk. Herkes memnun ama bizler farklıydık. Ben kendimi değiştirmedim. Kemal de sıradan bir ev erkeğiydi. Biz onun star olduğunun farkında bile değildik. Bazı arkadaşlarımız var -belki zamanın ruhundan kaynaklanıyor- menajerleri var, ulaşmak zor. Kemal telefonlarını kendi açardı, oynayacağı şeye kendi karar verirdi. Hiçbir zaman şoförü olmadı mesela."
"Ben de o da çok tutucuyduk. Bu evde 25-30 senedir eşyalar aynı. Onun koltuğu belli, benimki belli. Hayat görüşümüz değişmez. Yenilik güzel ama bize göre değildi. Biz muhafaza etmeyi seviyorduk.Sabah uyanır, kahvaltısını yapar, gazete okurdu. Seri ilanlara kadar, saatlerce... Bizde ağır bir öğle yemeği hazırlığı olurdu. Çalışmadığı günlerden bahsediyorum. Birçok insan bilirdi, bunlar öğlen 1’de yemek yer. Bu tarafa işi düşen veya alışverişe çıkıp, yolu düşen eş dost gelirdi. Yine televizyona bakar, kitabını okur, telefonla konuşmayı severdi. Haftanın 3-4 günü akşam üzeri Çiçek Bar’a giderdi.Ama eve erken dönerdi..."
"Akşam 8.30’da eve gelirdi. Herkes benim yüzümden zannederdi ama hayır. Yemeği evde yemek istiyordu. O geldiğinde sofra hazırdır, akşam mutlaka bir misafirimiz olur. Sıradan bir Türk ailesi gibi. Ev dışında yemek yemeyi hiç sevmezdi. Seyahate gidiyorsa arabanın bagajına pazartesi, salı, çarşamba yenecekler diye yemekleri koyduğumu hatırlarım. Tatlı bile koyardım. İlla evden olacak yemek. 19 Ocak 1975’te evlenmeye karar verdiğimizde, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire, Hababam Sınıfı, Salako, Yalancı Yarim gibi birçok film çekmişti. Bir ev tuttuk. Orada iyiydik, hamileyken doktor nemden dolayı oturmamamı söyledi. Ezo ve Ali’yi ilk kez o eve götürdüm geçenlerde. İnanamadılar. O kadar nem kokusu vardı ki evde. Misafir geleceği zaman patates kızartırdık, kızartma kokusu rutubet kokusunu bastırsın diye. Ama biz mutluyduk, bugün yine gider otururum, Kemal’in olması şartıyla tabii."