Beslenmede doğru bilinen yanlışlar
İşte beslenme konusunda sık karşılaştığımız yanlışlar ve doğruları....
Uzmanlar arasındaki fikir ayrılıkları, sosyal medya ve internetin yanlışları da doğru gibi aktarması sonucunda bazı durumlarda birbirinin tersi bilgilerle karşılaşıyoruz. Bu noktada başvurulacak olan yer elbette bilimsel deneyler. İşte beslenme konusunda sık karşılaştığımız yanlışlar ve doğruları....
Şeker uyuşturucudan 8 kat daha fazla bağımlılık yapar Katkı maddesi ve rafine edilmiş şekerin dışında meyve ve sebzelerin de içinde şeker bulunur. Şekerin zararları konusunda sayısız araştırma sonucu bulunuyor. Obezite, insülin direnci, karın bölgesi yağlanması, karaciğer yağlanması, Tip 2 diyabet başta olmak üzere çok sayıda hastalığı tetikleyebiliyor. Şekerden tamamen kaçınmak çok mümkün değil. Başta fast food ürünleri olmak üzere hemen tüm üretilmiş gıda ürünlerinin içinde şeker bulunuyor. Şeker ayrıca bazı insanlarda yeme arzusu yaratıyor, şeker krizi dediğimiz bir duruma girebiliyorlar. Bu da bazı uzmanların şekerin bağımlılık yaptığı tezini ortaya atmasına neden oldu. Yapılan araştırmalar, şekerin, bağımlılık yapan diğer maddelerle aynı bölgeyi tetiklediği sonucunu verdi. Ancak yine de bağımlılık yaptığına dair ortaya koyulan araştırmalar tartışmalı. Şeker zararlıdır, ancak uyuşturucudan 8 kat daha fazla bağımlılık yaptığına dair bir kanıt yok.
Kaloriler önemli değildir Bazılarına göre kalori miktarı kilo almak ya da vermekteki en önemli bilgi. Ancak bunun tam tersini, yediklerimizin içindeki kalori miktarındansa doğru besinleri seçmenin önemli olduğunu savunanlar var. Gerçek doğru ise bu ikisinin ortasında bir yerde... Metabolizma çalışırken aldığınız kalori miktarı da artar. İştahı azaltmak ve tokluk hissi ise kalori ihtiyacını azaltır. İnsanlar kalori hesabı yapmadan da kilo verebilirler. Ancak kilo verdiğinizde aldığınızdan daha fazla kaloriyi kaybedersiniz. Kilo vermenize yardımcı, doğru besinleri tüketmeniz faydalıdır ama bu, kalori miktarının kilo almayı ve vermeyi etkilediği gerçeğini değiştirmez. Diyetinizi değiştirdiğinizde kilo veriyorsanız, vücudunuzu otomatik pilota almak da iyi bir fikir olacaktır.
Zeytinyağı ısıtılmaz Natürel sızma zeytinyağı, en sağlıklı yağlardan biridir. Kalp için faydalı tekli doymamış yağlar ve antioksidanlar içerir. Bazıları, zeytinyağını yemek yaparken kullanmanın doğru olmadığını savunuyorlar. Yağlar ve antioksidanlar ısıya karşı duyarlıdır ve ısıtmak onları zararlı duruma geçirebilir. Bu bilgi aslında çoklu doymamış yağ asitleri, soyaya yağı ve mısır yağı için geçerlidir. Çoklu doymamış yağlarda zeytinyağı oranı %10-11 civarındadır ve bu diğer bitkisel yağlarla karşılaştırıldığında düşük bir oran. Zeytinyağlarında ısıtıldığında bile besin değerlerinin çoğu kaybolmuyor, antioksidanlar ve E vitaminin bir kısmı gidiyor ama hala en sağlıklı yağ olma özelliğini sürdürüyor.
Mikrodalga fırınlar yiyeceklerinize zarar verir ve zararlı radyasyon yayar Yemekleri ısıtmanın en kolay yollarından biri olan mikrodalga fırınlar, bazılarına göre son derece sağlıksız. Mikrodalga fırınların zararlı radyasyon yaydığını, yemeklere de zarar verdiğini düşünüyorlar. Ancak bu savı destekleyen hiçbir araştırma yok. Mikrodalga fırınlar radyasyon yayarak çalışırlar ama tasarımları bunu dışarıya vermemek üzerine yapılmıştır. Aslında araştırmalar mikrodalga fırında ısıtılan yiyeceklerin besin değerlerini daha fazla korumaya yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Mikrodalga fırınların zararlı olduğuna dair ise hiçbir bilimsel veri bulunmuyor.
Kandaki kolesterol önemli değildir En önemli olan bilgiden başlayalım: Kandaki kolesterol oranı yükseldiğinde kalp hastalıkları ve çok ciddi sağlık sorunları yaşarız. Önemli olmadığını söylemek kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Uzmanların ayrıldığı nokta ise doymuş yağlarla diyet kolesterolün etkisi üzerinedir. Doymuş yağlardan gelen kolesterolün ne kadar olması gerektiğine dair bir anlaşmazlık var ve kimi sağlık örgütleri en fazla %5-6 derken bazıları %10 olabileceğini ileri sürüyorlar. Bazı araştırmalar, kolesterolü yüksek yağların kalp hastalığını tetiklemediği sonucuna vardı. Artık günlük maksimum doymuş yağ oranı vermiyorlar, ancak meyve sebze ağırlıklı bir beslenme sayesinde doymuş yağ oranını düşünmek zorunda kalmaz, hesaplarla da uğraşmazsınız.
Marketlerde satılan kahveler yüksek miktarda mikotoksin içerir Miktoksin, küften gelen toksin anlamına gelir. Bu madde pek çok ambalajlı ürünün muhafaza edilmesini sağlar. Bir inanışa göre kahve, en fazla mikotoksin içeren ambalajlı üründür. Bu savın pek doğru bir tarafı bulunmuyor. Tüm üretimden geçen yiyecek ve içeceklerin mikotoksin oranı çok sert kurallara bağlıdır. Eğer bu kuralları aşan olursa da yaptırımları son derece ağır. Küfler ve mikotoksinler çevremizde çokça bulunan bileşimlerdir. Bazı bölgelerde yaşayan insanların kan değerlerinin içinde ölçülebilir miktarda mikotoksin bulunabilir. Günde 4 bardak kahve, %2 mikotoksin almanız anlamına gelir ve bu da aşılmaması gereken sınırdır. Buna dikkat edin.
Alkali besinler sağlıklıdır, asidik besinler hastalıklara neden olur Son dönemde alkali diyetler yapan insanların sayısı arttı. Bu aslında bir beslenme biçimi.Besinler asidik ya da alkali özellik taşırlar. Alkali diyeti yapanlara göre, asidik besinler kandaki pH değerini düşürür ve daha asidik bir ortam yaratır, kanser hücreleri de asidik ortamlarda büyür. Bu savın hiçbir bilimsel dayanağı bulunmuyor. Vücudumuz kandaki pH oranını, besinlerden bağımsız bir şekilde dengeler. Ancak bir kişi zehirlendiğinde ya da böbrek hastalığı gibi rahatsızlıklar geçirdiğinde pH dengesi bozulur. İnsan kanı aynı zamanda bir miktar alkalidir ama kanser hücreleri alkalinin içinde de büyüyebilir.Alkali diyeti, asidik özellik taşıyan et, süt ürünleri ve buğdayları tüketmez, sadece meyve, sebze ve bitkileri yerler. Alkali diyeti sağlıklı olabilir, bu tükettikleri yiyeceklerin sağlıklı olmasından ileri gelir ancak bahsedildiği gibi kanser hücrelerinin büyümesini engellemez.
Süt ürünleri kemikler için zararlıdır Alkali diyetinin de savlarından biri olan bu inanışa göre süt ürünleri kemik erimesine neden olur. Bu düşüncenin savunucuları, süt ürünlerinin asidik olduğu için kemiklerdeki kalsiyumun ayrılarak asidi etkisiz hale getirdiğini ileri sürüyorlar. Süt ürünlerinin kemikler için faydalı olduğuna dair çok sayıda yapılmış bilimsel araştırma var. İçerdikleri kalsiyum ve fosfor, kemik kütlesinin yapılmasında önemli bir kaynak. Ayrıca K2 vitamini ile de kemik formasyonunu koruyor. Protein sayesinde de kemik sağlığına yardımcı oluyor. Her yaş grubunda süt ürünleri kemik kütlesi kaybını azaltıyor ve kırık oluşması riskini azaltıyor.
Karbonhidratlar zararlıdır Düşük karbonhidrat diyetlerinin çok sayıda faydası bulunuyor. Hem kilo verme hem de Tip 2 şeker gibi metabolizma hastalıklarında oldukça etkili bir beslenme yöntemi. Daha az karbonhidrat tüketmek, sağlıklıdır. Ancak karbonhidratları tüm hastalıkların nedeni olarak görmek doğru değildir. Yüksek miktarda karbonhidrat içeren patates, elma ve havuç gibi besinler çok da faydalıdır. Tam buğday ürünlerini tüketmek de çok sağlıklıdır. Bir başka deyişle tüm karbonhidratlar zararlı değildir. Tüm karbonhidratlar hasta etmez. Rafine edilmiş karbonhidratlar, şeker eklenmiş ve işlenmiş buğday ürünleri kilo almaya neden olabilir ve metabolizma rahatsızlıklarına yol açabilir. Eğer Tip 2 şeker gibi hastalıklar söz konusuysa karbonhidratı tamamen kesmelisiniz, sağlıklıysanız buna gerek yok.
Agave şurubu sağlıklı şekerdir Son dönemde sıkça adını duymaya başladığımız Agave şurubu ya da Agave nektarı, çok sağlıklı bir ürün olarak sunuluyor. Ancak hepsinin sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz.Örneğin, Agave şurubundaki şekerin sağlıklı olduğu savını ele alalım. Şeker katılmış ürünler yüksek miktarda fruktoz içerir ve karaciğer fruktozu yağ olarak depolar. Uzmanlara göre karaciğerin bu hareketi pek çok hastalığın nedeni olabiliyor. Agave şurubunun yapımında hem normal şeker bulunuyor hem de mısır fruktoz şurubu içeriyor. Doğal şekerde %50 glukoz ve %50 fruktoz bulunur, Agave şurubunda %85 fruktoz var. Sağlıklı şeker olduğuna dair verilen bilgiler çok doğru değil. (Kaynak: healthline)