Önyargı ile çocuğunuza zarar vermeyin: DEHB, şımarıklık ya da mizaç değil
Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nun (DEHB) çocuğun davranışlarına yansıyan etkilerinin, çocuğun şımarıklığı ya da mizacı olarak yorumlanmaması gerektiğine dikkat çekti.
Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, Ekim ayı Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) farkındalık ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada tedavi yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
DEHB, psikiyatrik bir bozukluktur Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB), dikkatin kolay dağılması, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtilerinin bireyin yaşam alanlarını olumsuz etkileyecek boyuta olduğu bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlandığını söyledi. Ergür, “DEHB olan çocukların çok çabuk dikkatleri dağılır, aklına geleni düşünmeden, hemen yapar, fazlaca hedefsiz motor aktivite sergiler, sakinleşmekte zorlanırlar.” dedi.
Şımarıklık ya da mizaç olarak yorumlanabiliyor Ailelerin tedaviye başvuru kararının çoğunlukla akademik başarısızlık ile olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “DEHB’de çocuğun davranışlarına yansıyan etkilerini aileler çocuğun şımarıklığı ya da mizacı olarak yorumlar ancak okuldan gelen geribildirimlerle yolunda gitmeyen bir durum olduğunu fark ederek başvuruda bulunurlar.” diye konuştu.
DEHB tedavisi gelecekteki zorluklara karşı önlem DEHB olan çocukların yalnızca akademik başarısızlıkla değil, çevresi tarafından çok fazla uyarı ve eleştiriye maruz kalma, yaşıtları tarafından dışlanma gibi nedenlerle de özgüven sarsılmasıyla da baş etmeye çalıştıklarını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bu sebeple DEHB tedavisi çocuğun gelecekte karşılaşacağı zorlukların da önüne geçilebilmesi açısından oldukça önemli bir rol oynamaktadır.” dedi.
DEHB tedavi edilebiliyor DEHB’nin yaşamın her anında ve her alanında hem çocuğu hem de bakım verenlerini yoran ve ciddi anlamda zorlayan bir ruh sağlığı sorunu olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Ancak tedavisinin mümkün olduğunu bilmek oldukça rahatlatıcıdır. DEHB tedavisinde ilaç tedavisiyle birlikte hem aile hem de çocuk için psikoeğitim ve de bilişsel-davranışsal yöntemler uygulanmaktadır. Tedavide DEHB’nin belirtilerini kontrol altına almak, çocuğun kendi yaşına uygun kendini yönetebilme becerileri kazanması ve yaşam kalitesinin artmasının yanı sıra yıpranmış olan aile ve arkadaşlık ilişkilerinin de tamir edilmesi hedeflenmektedir.” diye konuştu.
Bireye özgü tedavi düzenlenir “DEHB tedavisi bireye özgü düzenlenir; tek bir tedavi her kişide aynı şekilde uygulanmaz” diyen Eda Ergür, şunları söyledi: “Öncelikle klinik değerlendirmeler yapılır, yaşamındaki zarar gören işlevselliklere ve şiddete odaklanarak bir tedavi planı hazırlanır. İlaç tedavisi, DEHB belirtilerinin yalnızca ilacın kullanıldığı sürece düzelmesini sağlar; bu kalıcı bir düzelme olmadığı için tedaviyi kalıcı hale getirmek amacıyla psikososyal tedavilerle desteklenmesi önemlidir. Psikososyal tedaviler çocuğu ve aileyi içeriyor Çocukların kendi yaşam sorumluluklarını üstlenebilmesi için zemin hazırlanmasının ardından ihtiyacı olan becerilerin desteklenmesi kalıcı bir tedavi sağlayabilmektedir. Psikososyal tedaviler hem çocuğu hem de aileyi içermektedir. Aile de yaşanan durum ve durumla baş etme yöntemleri hakkında bilgi sahibi olursa tedaviyi destekleyebilir ve çocuğuna yardımcı olabilir; bu sebeple aile eğitimleri uygulanır. DEHB olan birey ile bilişsel davranışçı terapiler uygulanmasının yanı sıra akademik alana yönelik destekleyici çalışmalar ve de yaşam tarzı düzenlemeleri yapılmaktadır.”
İlaç tedavisi ve destekleyici çalışmalar yaşam kalitesini yükseltiyor Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, ilaç tedavisi ile bireyin dikkat süresi ve yoğunluğunun artırıldığını belirterek “Alışkanlıklarını düzenlemeye yönelik uygulanacak destekleyici çalışmalar bireyin yaşam kalitesini arttırmasının yanı sıra tedavinin kalıcı olmasını sağlamaktadır. Davranışsal yöntemlerin yanı sıra dikkat ve dürtü kontrolünde görevli olan beyin bölgelerinin işleyişinde olumlu etki yaratan dikkat, konsantrasyon, görev tamamlama ve dürtü kontrolüne yönelik bilişsel stratejiler tedavide etkin rol üstlenmektedir.” dedi. Tedaviye ara verilmemelidir Tedaviye ara verilmemesi gerektiğini vurgulayan Eda Ergür, “Ailelerin tatil dönemlerinde tedaviye ara verme isteği olur ancak tedaviye ara vermeden devam etmek bireylerin kendilerine ait sorumluluklarını üstlenme becerileri, arkadaşlık ilişkilerinde olumlu davranışları, kendilerine güvenlerini kazanma ve de aileleriyle olumlu paylaşımlarda bulunabilmeleri açısından önemlidir. Tedavinin aksaması durumunda bu alanlarda edinilebilecek her olumsuz deneyim çocuğun hem kendilik algısında olumsuzluk yaratabilir hem de ilişkilerinde sorunlar yaşamasına sebep olabilir.” uyarısında bulundu.
Olumlu davranışa odaklanılmalı Eda Ergür, davranış düzenlemelerinde olumlu davranışa odaklanmanın ve uygun biçimde övgüde bulunmanın oldukça önemli olduğunu vurgulayarak bunun yanı sıra DEHB olan çocuğa yönerge verirken, kısa ve net ifadeler kullanmanın çocuğun uyumunu sağlamaya yardımcı olacağını söyledi. Doğru iletişimle mutlu ve verimli bir yaşam sürebilmek mümkün Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Aileler çocuklarıyla olumlu ve doğru iletişim kurarak, çocuğun uygun olmayan davranışlarıyla başa çıkmayı anne baba eğitimleriyle öğrenebilirler. Bu sebeple DEHB’nin varlığını kabul ederek, doğru iletişim ile çocuğunuzun olumlu yönlerini destekleyerek DEHB ile birlikte mutlu ve verimli bir yaşam sürebilmenizin mümkün olduğunu hatırlayın.” tavsiyesinde bulundu.