Kontrol edildiğinde fayda sağlayabilir: Öfke kontrolü için 'dur, düşün, davran' modeli
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, öfkeye yol açan sebepler, davranışlar ve sonuçlar karşısında ‘Dur, düşün ve davran’ modelini uygulamanın öfke kontrolünü kolaylaştıracağını vurguluyor.
Öfke çoğunlukla kişinin planlarının engellenmesi ya da haksızlığa uğranması gibi durumlarda açığa çıkan sağlıklı, evrensel ve doğal bir duygusal tepki olarak tanımlanıyor. Öfkenin davranışsal birtakım eylemlerle de açığa çıkabildiğini belirten uzmanlar; birey tarafından kabul edilen, anlaşılan, sağlıklı bir şekilde ifade edilmeye çalışılan öfkenin işe yarayabildiğini ve üretkenliğe katkı sağlayabildiğini ifade ediyor.
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, öfke ve öfke kontrolü ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak tavsiyelerini paylaştı.
Sakin kalmak çok önemli Günümüz toplumunda bireylerin hemen her gün yaşadıkları onlarca stres yaratan durum/olay karşısında sakin kalabilmelerinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Sürekli hale gelen, insanları kaygılandıran birçok yaşamsal faaliyetler ve bu faaliyetlerin sebep olduğu ekonomik, sosyal ya da duygusal olumsuzluklar kişilerde öfke uyandırabiliyor. Elbette öfke tanımını yapabilmek için öncelikle ‘duygu’ kavramının ne olduğunu tanımlayabiliyor olmak gerekiyor. Duygular yaşantılarımıza eşlik eden, yaşanılan olaylardan ve durumlardan etkilenen, bu yaşantıları etkileyen önemli psikolojik bileşenlerden birisidir” dedi.
Öfke evrensel ve doğal bir duygusal tepkidir Öfkenin çoğunlukla kişinin ihtiyaçlarının doyurulmaması, planlarının engellenmesi, haksızlığa uğranılması ya da karşılanmayan beklentilere karşı açığa çıkan sağlıklı, evrensel ve doğal bir duygusal tepki olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Burada önemli olan öfkenin ifade ediliş biçiminin olumsuz olduğudur. Öfke, sağlıklı bir iletişim içerisinde var olabildiği gibi davranışsal birtakım eylemlerle de açığa çıkabiliyor. Birey tarafından kabul edilen, anlaşılan, sağlıklı ifade edilmeye çalışılan bir öfke duygusu işe yarayan ve üretken olmaya götüren bir durumdur. Oysa kontrol edilemeyen, bastırma ya da inkâr ile yok sayılmaya giden öfke bireyin hem kendisi hem de çevresi için zarar verici bir potansiyel taşıyor” ifadelerini kullandı.
Kalabalık ortamda yaşamak da öfke doğuruyor Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, ‘Birçok araştırma, şiddet ve öfke eğilimleri ile bu doğrultuda meydana gelen saldırgan eylemlerin genel olarak limbik sistem, frontal lob ve temporal lobla ilişkili olduğunu gösteriyor’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii ki çocukluk çağında şiddete tanıklık etmek, şiddete birebir maruz kalmak, kalabalık ortamda yaşamak, ağır yoksulluk durumları, aile yapısında bozulmalara sebep olabilecek sosyoekonomik nedenler, psikiyatrik hastalığa sahip olmak, yaşanan sürekli stresli olaylar, serotonin metabolizmasında dengesizlikler, premenstrual dönem içerisinde meydana hormonal dengesizlikler ve alkol/uyuşturucu kullanımı da öfke eğilimini artırıyor. Uzun süreli şiddete ya da kontrolsüz öfkeye maruz kalmak da bireyde değersizlik, çaresizlik, yetersizlik gibi daha birçok olumsuz duygulanımı beraberinde getiriyor. Ayrıca kişiler arası sorunlu iletişimler, çalışma yaşamında işlevsellikte düşüşler ve boşanmalar gibi olumsuz yaşamsal olaylar da beraberinde geliyor.”
Doğru yöntem kişiye göre değişiyor Öfkeyi sağlıklı biçimde ifade etme becerisini kazanmanın ‘öfke kontrolü’ olarak tanımlandığını belirten NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Öfke kontrolünde temel amaç saldırganlıktan uzak, şiddete dönüşmeden, bireyin kendisine ve çevresindeki kişilere zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisini kazanmasıdır. Öfke kontrolünde doğru yöntem kişiden kişiye değişmekle birlikte ilgili yöntem belirlenirken kişinin kendi yaşam tarzı, kişilik özellikleri, bu yöntemi uygularken rahatsızlık hissetmemesi gibi faktörler dikkate alınmalı” dedi ve öfkeyi kontrol etmede kullanılan bazı genel yöntemleri şu şekilde sıraladı:
Kışkırtılan noktaları tanımlayabilmek ve yüzleşebilmek, Yönergeli cümleler kullanmak. Örneğin ‘öfkenin seni ele geçirmesine izin verme, derin bir nefes al’ şeklinde olmalı, Duyguları daha net tanımak ve farkında olmak. Böylece beklentilerimiz ve doyurulmamış isteklere karşı ne hissettiğimizi daha iyi bileceğimiz için daha sağlıklı bir iletişim içinde olabileceğiz,
Öfkenin ABC’sini bilmek. Öfkeye yol açan sebepler, davranışlar ve sonuçlar karşısında dur, düşün ve davran modelini uygulamak kontrolü kolaylaştıracaktır,
Bizi kışkırtan ya da öfkelendiren olaylardan kendimizi uzak tutmaya çalışmak gibi yöntemler geliştirilebilir. Eğer tüm bunlara rağmen kişi birtakım değişimler içine giremiyorsa ve öfke zamanla fiziksel şiddet, bağırma, etrafı kırıp dökme gibi eylemlerle açığa çıkıyorsa bir psikolog ya da psikiyatrist desteği alınması gerekiyor.