Uzmanlardan uyarı! Kolonya ve paça çorbasını eksik etmeyin
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Bölümü Uzmanı Dr. Fatih Öner Kaya yanıt verdi yoğunlaşması beklene grip salgınıyla ilgili uyardı.
Gribe yol açan virüsler sürekli değişkenlik gösteriyor. Hatta her üç dört yılda bir yapısını değiştirerek bağışıklık sisteminin tanıyamayacağı yeni bir forma bürünüyor. Bu kış döneminde de yapısını yenileyen H1N1 virüsü yine geniş çaplı salgınlara neden oldu. Gribin bu yılki etki gücü ve salgının son dönemeci hakkında sorularımıza yanıt veren Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Fatih Öner Kaya, grip salgının yoğunlaşacağı bir döneme girdiğimizi söyledi.
Dr. Kaya, “Eğer iş ya da günlük yaşam gereği sıklıkla el sıkışmanız gerekiyorsa dezenfektan olarak kullacağınız kolonyanız yanınızda olmalı. Haftada en az iki kez ayak parça çorbası içmeyi ihmal etmeyin. Bu çorbanın içindeki kollajen dokunun varlığı gribe karşı koruyucu olabiliyor” diyor.
38 dereceyi geçen yüksek ateş, halsizlik, yorgunluk ve genel vücut ağrıları ile kendini gösteren grip hastalığının en çok aralık ayı ortası ile ocak ortasına kadar olan sürede görüldüğünü anlatan Dr. Kaya, ancak mart ayında daha önceden hastalığa yakalanmayanlara yönelik bir salgın tehdidi olduğuna dikkat çekiyor.
Bu nedenle de şu ana kadar hastalığa yakalanmayanların daha dikkatli olması gerektiğini anlatan Dr. Kaya, şunları söylüyor: “H1N1, öncelikli olarak vücutta hızlı bir yıkıma yol açıyor. Grip hastalığının ardından ‘sekonder bakteriyel enfeksiyonlar’ dediğimiz ikincil hastalıklar ortaya çıkıyor. Vücudumuzda yaklaşık 1 katrilyona yakın bakteri var. Gribin dördüncü-beşinci gününden sonra zatürre ya da başka hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Ölümler de bu ikincil enfeksiyona bağlı hastalıklar nedeniyle görülüyor.”
Griple son round! Bebeklerin, 65 yaş üzerindeki yaşlıların, romatizma ve diyabet hastalarının yoğun risk altında olduğunu vurgulayan Dr. Kaya, salgının ülkemizi terk etmesine bu kadar az bir süre kalmışken gribe yakalanmamak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor: * Kimsenin elini sıkmayın. El sıkışma ve öpüşmeden uzak durun. Özellikle de doktor, hemşire gibi sağlık personeli ile tokalaşmayın.
* Eğer iş yaşamınız ya da sosyal hayatınız nedeniyle el sıkışmanız gerekiyorsa yanınızda dezenfektan ya da kolonya bulundurun. Eskiden evimize gelen konuklarımıza kolonya ikram ediyorduk. Kolonyada bulunan alkol, virüsü stabil hale getiriyor ve bulaşıcılığını azaltıyor. * Beslenme çok kritik. Haftada en az iki gün ayak paça çorbası için. Paça çorbasından alınacak kollajen doku çok değerli.
* Günde bir gram C vitamini alın. Bunu yaş meyve sebzeden ya da dışarıdan takviye olarak alabilirsiniz. * Hijyene dikkat edin ve gerektiğinde mutlaka maske kullanın * Uyku düzeninize de dikkat edin.
Yaşlılara dikkat! Gribin 65 yaş üzerindekiler için ölümcül olabileceğinin altını çizen Dr. Kaya, yaşlıların hastalık durumunda zaman kaybetmeden bir sağlık kurumuna götürülmesi gerektiğini vurguluyor. “Yaşlılarımıza da bebek gibi davranmamız gerekiyor. Gribe yakalanan yaşlıların ikinci günde doktora götürülmesi önemli. Aksi takdirde vücut hasarı çok oluyor ve iyileşmeleri zaman alıyor” diyen Kaya, ilerleyen gribin zatürre ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle ölüme kadar gittiğini söylüyor.
NEDEN KOLONYA? Bilinen en iyi bir dezenfektanlardan biri… Bu işlevini yerine getirebilmesi için alkol oranı önem taşıyor. Yapılan çalışmalar yüzde 80 oranında etil alkolden üretilen limon kolonyasının mikropların bulaşıcılığını önlediğini gösteriyor.
NEDEN AYAK PAÇA? Dr. Kaya’nın önerdiği ayak paça çorbasının etkilerine gelince... Kuzu, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanların ayaklarının özel işlemlerden geçirilmesi, saatlerce kaynatılarak terbiye edilmesiyle yapılan bu çorba, kollajen doku açısından çok zengin bir içeriği sahip. Vücudun ihtiyacı olan doğal protein ihtiyacının karşılanmasında önemli bir yeri var ve böylece bağışıklık sisteminin korunmasına yardımcı oluyor.
GRİBİN 100 YILLIK TARİHİ Dünyayı sarsan ilk ve en büyük grip salgınının üzerinden 100 yıl geçti. 1918 yılına damgasını vuran ve 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenlerden daha fazla kişinin ölümüne yol açan İspanyol gribi, Alaska’daki Eskimo nüfusunun yüzde 60 oranında azalmasına neden oldu. Bu salgında ölen kişilerin sayısı 40 milyonu geçti.
Sonraki salgın ise 1957’deki Asya gribiydi… Uzak Doğu’da görülen ve aşı üretimi çalışmalarına başlanmasına neden olan bu salgın, ABD’de yaklaşık 70 bin kişinin ölümüne neden oldu.
Bundan on yıl sonra, 1968’de ortaya çıkan Hong Kong gribi ise daha az ölümle atlatılabildi. Bunda en büyük nedenin ise öncesi salgında kullanılan aşılar olduğu belirtiliyor.
Günümüze en yakın tehditlerden biri 1997’deki Kuş Gribi… Virüsün yayılmasının önlenmesi için milyonlarca tavuk öldürüldü. Zaman içinde bir kaç kez yeniden ortaya çıkan kuş gribi binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
2009’daki Domuz Gribi ise, kümes hayvanları ve domuzlar ile yakın temasta çalışan kişilerden yayıldı ve ağır ateş nedeniyle hastalar hayatını kaybedince tüm dünyada en çok korkulan salgınlar arasına girdi.