Anadolu insanının korkulu rüyası: Alakarısı
Adını dahi duymak ürpermeye yetiyor. Türk mitoloji tarihinde adeta efsaneleşmiş, yeni doğum yapan kadınların korkulu rüyası olarak adlandırılan cinin adıdır Alakarısı.
Anadolu'nun bazı bölgelerinde, yeni doğum yapmış loğusa dönemindeki kadınlara göründüğü söylenen, onların dehşet verici şekilde korkmasına, hasta olmasına, hatta intihar ederek ölmelerine neden olan kötü bir cindir Alkarısı.
Bu cinin yeni doğmuş bebeklere de zarar verdiği söylenir. Alkarısı isminin dışında Albasması olarak da bilinmektedir. Daha çok Anadolu'da efsaneleşmiş bu varlığın isimleri ise bölge bölge farklılık göstermekte. Erzurum'da Alkarısı, Malatya'da Hıbilik, Bingöl'de Kapoz, Elazığ'da Hafdar, Gaziantep'de Tepegöz adıyla da bilinmekte.
Türk, Anadolu ve Altay halk inancında loğusa dönemindeki kadınlara ve atlara musallat olduğuna inanılan yaratık, kısrak ata biner, bindiği atın saçını örer ve onları terletene kadar koşturduğu söylenir.
Efsanenin temeli Şamanizm'e kadar uzanır. İnanışa göre lohusaların ve yeni doğmuş çocukların ciğerleriyle beslenir. Alkarısından korunmak için çeşitli çarelerin olduğuna inanılır. Loğusa kadını yalnız bırakmamak, ışıkları sürekli yakmak, başucuna Kur'an koymak, yüzünü kırmızı örtüyle örtmek bunlardan bazılarıdır.
Alkarısının uzun boylu olduğu, parmaklarının uzun, saçlarının dağınık, vücudunun yağlı, el ve ayakları küçük, dişlektir. Efsaneye göre kısrak atlara ve loğusa kadınlara düşmandır.Al karısının metallerden, erkek objelerinden ve doğal olarak erkeklerden korktuğu söylenir.
Alkarısı cini; samanlık ve ahırlarda bulunan öcü gibi olarak tasvir edilmektedir. Karanlık odalara geldiğinde, yalnız olan loğusa kadına eğer yalnızsa al geldiği söylenir, kadına ağırlık basar.
Loğusa kadınlar, al basmasın diye başlarına çuvaldız batırırlar. Kur'ân koyarlar. Parmaklarının eklem yerleri olmadığı gibi, parmaklarının sivri olduğu söylenmektedir! Yine efsaneye göre insanlara kötülük yapan Alkarısının pişirdiği ekmeğin hiç bitmediği ve bereketli olduğu söylenir.
Alkarısı olarak bilinen cadı-cininin tamamen bir efsaneden ibaret olduğu gerçeği yüzyıllar geçse dahi kabul edilmeyecek bir durum gibi görünüyor.