2050 yılı için korkunç öngörü: İşte gerçekleşmesi muhtemel 15 olay
Dünya üzerinde her geçen gün artan nüfus, beraberinde farklı olumsuzlukları da getiriyor Hastalıklar, gıda tüketimi, kaynaklar gibi birçok konu gittikçe olumsuz anlamda hayatımızı etkiliyor. Peki 2050 yılında dünya nasıl bir yer olacak?
Dünya nüfusunun giderek artması sonrası hastalıkların yayılması ve gıda kaynaklarının daha çabuk tüketilmesi göz önüne alındığında, 2050 yılı için öngörülen olaylar korkutuyor.
Peki gelecekte dünya nasıl bir yer olacak? İşte 2050 yılı için gerçekleşmesi muhtemel 15 korkutucu olay...
1. Şehirlerde yaşayan insan sayısı üçe katlanacak. 1950 yılında, kentlerde yaşayan insan sayısı 750 milyonun altındayken bugün bu sayı 4 milyarın üzerinde. Bu da dünya nüfusunun yarısından fazlası demek. Yükseliş her geçen gün devam ediyor ve yüzyılın ortalarında şehir nüfusu 6.3 milyara kadar yükselecek. Kalabalığın dışında, artan nüfus yüzünden tüberkülozdan tutun da gribe kadar birçok bulaşıcı hastalık ve virüs yayılacak. Su kaynaklarının yetersizliği ve kirliliği de sağlık problemlerini tetikleyecek. Kırsal bölgelerle kıyaslandığında, kentler dünya enerjisinin dörtte üçünü tüketiyor ve aynı miktarda karbon gazı açığa çıkıyor. Bu nedenle kentsel nüfustaki artış, enerji taleplerinde baskı oluşturuyor ve son 10 yılda Pekin'de olduğu gibi hava kirliliğine yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, 2012 yılında 3.7 milyon insan genç yaşta hayatını kaybetti. Sebebi ise kent nüfusundaki yükselme ve kötüleşen kirlilik oranı olarak görülüyor.
2. Kirlilik ile birlikte hava tabakası kalınlaşıyor, akciğer rahatsızlığı ve solunum sıkıntılarına yol açıyor. 2050 yılında hava kirliliğinden dolayı ölümler artacak. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne göre (OECD), duman ve sisteki minik partiküller, ev ürünlerindeki toksik bileşenler ve yapı malzemeleri her yıl 6 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olacak. Peki neden? Gökyüzü kirliliğinin yanında, ısınan hava, kirli artıklar üreten kimyasal reaksiyonları artıracak. Bu toksiklerden biri olan yer seviyesindeki ozon, akciğer rahatsızlıkları, öksürük, ateş, hırıltı ve nefes darlığını artıracak. Astım ve amfizem gibi rahatsızlıklar yaygınlaşacak. OECD'nin tahminine göre, bu konuda kötü durumda olan Hindistan'da, bir milyon insandan 130 tanesi ozona maruz kalıp genç yaşta ölecek.
3. Dünya nüfusunun yarısından fazlası, su kaynaklarına yeterli derecede ulaşamayacak. Günümüzde 1.1 milyar insan su kaynaklarına ulaşamıyor ve 2.5 milyar insan (dünya nüfusunun %36'sı) su sıkıntısı olan bölgelerde yaşıyor. Dünya hayrı safi hasılasının %20'si de bu bölgelerde üretiliyor. Su sıkıntısı yüzünden 2.7 milyar (dünya nüfusunun yaklaşık %40'ı) her yıl en az bir ay, ya temiz suya ulaşamıyor ya da güçleri yetmiyor. Dünyanın yaklaşık altı biri olan 1 milyar insan, her gün bu sıkıntıya karşı karşıya kalıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu oran daha da yükselecek. Çoğunlukla Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşayan 2 milyar insan su kıtlığıyla karşılaşacak. MIT araştırmalarına göre ise tahmin edilen 9.7 milyar dünya nüfusunun 5 milyarı, bu bölgelerde yaşayacak. İçme suyuna ek olarak tarım alanında (yiyecek kaynağı), ve endüstriyel alanlarda su kullanılamayacak. Yakın zamanda, dünya nehirlerinin üçte biri, 3 milyar kişi için yer altı suyu kuruyacak. Artan nüfus ve küresel ısınma bu durumu daha da kötüleştirecek ve kuruyan göl ve nehirlerden, karbondioksit, metan gibi sera gazları havaya karışacak. Dünya kuraklıkla yüz yüze gelecek ve büyük orman yangınları baş gösterecek.
4. Bugün yediğimiz birçok balık türünün nesli tükenecek. Şu anda dünya balık stoklarının %87'si ya çok kullanılıyor ya da israf ediliyor. Balıkçılık bu şekilde devam ederse 2050 yılında balık stokları tükenebilir. Bu problemle mücadele eden Birleşmiş Milletler ve Avrupa Komisyonu gibi pek çok kuruluş, bazı türlere kısıtlama getirmeye çalışıyor. Aslında balıkların ortadan kaybolduğunda neler olabileceği ile ilgili pek bir fikrimiz yok. Yaklaşık 3 milyar kişi, protein tüketimini balıktan karşılıyor; bu da balığı şu an için biftekten daha önemli yapıyor. Hatta deniz ürünlerinin bir çoğu tıbbi alanlarda da kullanılıyor. Dünyanın %10-12'si geçimini balıkçılıkla sağlıyor, dünya ihracatına 129 milyar dolarlık katkıda bulunuyor. Okyanuslar, her yıl 3 trilyon dolarlık değerli ürün üretiyor. Böyle giderse, önümüzdeki 40 yıl içinde 20 milyon kişi işsiz kalacak ve farklı sektörlere yönelmek zorunda kalacak.
5. Milyonlar yiyeceksiz kalabilir. Sıcak gezegenimiz, her on yılda bir üretilen yiyecek miktarını %2 oranında düşürüyor. Bu çok fazla gibi durmasa da, on yıl sonra 4.440.000 ton yiyeceği kaybedeceğiz anlamına geliyor. Dünya ısınmaya devam ettiği sürece oluşacak başlıca problemler de şunlar: - Öncelikle hasarlı ekinler ve patojenler, daha önce bir problem bulunmayan daha sıcak ve kuru bölgelere yayılacak. Bu sıkıntı, özellikle dünyanın yiyecek miktarının büyük kısmının üretildiği Afrika ve Güney Asya'da oluşacak. - Buğday ve mısır tarlaları %10 azalacak, talepler ise artacak. Sürekli çoğalan nüfus yüzünden %14 oranında talep artışı olacak. - Pirinç ve mısırın fiyatı iki katına çıkacak. - Beslenme eksikliği, çocuk gelişimini ciddi şekilde etkileyecek. Gıda eksikliği 3.6 milyon çocuğu orta derecede etkilerken 3.9 milyonu da ciddi şekilde vuracak.
6. Yağmur ormanları toplu bir şekilde yok olabilir. Her sene yağmur ormanlarının büyük bir bölümünü kaybediyoruz, bunun başlıca nedenleri ise insan kaynaklı hatalar ve tarım. Bu gidişle 2050 yılında yağmur ormanları yarı yarıya azalacak, ağaçlar, hayvanlar ve doğal yaşam alanı kaybolacak. Cowtail çam tohumlarından üretilen Taxol gibi kanser ilaçlarının kaynağı da yok olacak.
7. Süper mikroplar, her yıl 10 milyon insanı öldürebilecek. Daha önce kullanılan bazı ilaçlar artık enfeksiyonlara cevap vermiyor, bu yüzden her sene 700.000 insan hayatını kaybediyor. 2050 yılında bu sayının sende 10 milyon olacağı düşünülüyor. Antibiyotik dirençli bakteri problemi, doktor ve eczacıların rahatça antibiyotik vermesi sonucu şiddetleniyor. Dünya genelindeki çiftçiler de bu ilacı ekinlerinde kullanıyor, hayvanlarının yemlerine katıyor ve hasta olduklarında rahatlıkla hayvanlarına veriyorlar. Bu kullanımdan dolayı, artık antibiyotikler her yerde bulunuyor. Eğer antibiyotik kullanımıyla ilgili düzenlemeler yapılmazsa, artık antibiyotiklerin çözemediği enfeksiyonlar yüzünden milyonlarca insan ölecek.
8. Hastalıklar çok kolay yayılacak. Kademeli olarak ısınan hava, ölümcül hastalıklar taşıyan zararlıları artıracak. Hastalıktan etkilenen insanların bağışıklık sistemi zayıf olacak. Sonuç olarak hastalıklar daha ölümcül hale gelecek: - Sıtma: 2030 yılında, Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre 60.000 kişi sıtmadan ölecek. Son birkaç yıl içinde, hastalık taşıyan sivrisinekler zaten sıcak bölgelere yönelmeye başladılar, bu da hastalığın yayılmasını artırdı. - Dengue ve sarı humma: Sıcak iklimde gelişen sivrisinekler, dengue virüsü ve sarı humma taşıyabiliyor. Geçen sene bu yüzden ölen kişi sayısı ise 50.000. Derece yükseldikçe haşaratlar için uygun ortam oluşuyor. WHO'ya göre 2050 yılında, 4.6 milyar insan dengue riski altında olacak. - Kolera: Sıcaklıkta büyüyen bir hastalık olan kolera, geçen yıl dünya genelinde 100.000 ile 130.000 arasında insanın ölümüne yol açtı; özellikle de temiz su bulunmayan bölgelerde. Bangladeş'te 9 derece artan sıcaklık sonucu, bir ay içinde kolera tehdidi ortaya çıktı.
9. Bunama oranı üç katına çıkacak. İnsanlar uzun yıllar yaşadıkça, yaş ile gelen bazı hastalıklar baş gösteriyor. Özellikle de bunama teşhisi ve tedavisi hakkında bilgi sahibi olmayanlar sıkıntı çekiyor. 2050 yılında üç kat artacak bunama miktarı, 36 milyondan 115 milyona çıkacak. Bu insanların yarısından fazlası, düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Bunama tedavisindeki en büyük sıkıntı ise düşük gelirli ülkelerdeki erken teşhis. Farkındalığı artırmak için yapılan programlar ve tıbbi yardım oldukça pahalı; hatta zengin ülkelerde bile. Bugüne kadar sadece beşte bir oranında vaka, erken teşhis edilerek yeterli tedaviyi almış.
10. Kasırgalar daha sık ve daha şiddetli olacak. İklim değişiklikleri en çok deniz seviyesinde yükseliyor, bu yüzden de fırtınalar buralarda daha yoğun hale geliyor. Dünya ısındıkça daha fazla su buharı, yani fırtınaların temel kaynağı atmosfere giriyor. Araştırmalar göre 2100 yılında, %300 daha güçlü fırtınalar oluşacak. Okyanuslar ısındıkça, kuzey denizindeki buzullar eriyor ve deniz seviyesi artıyor. Bu da sel oluşumuna sebep oluyor.
11. Yükselen sular, dünya genelindeki büyük şehirlerde sel olaylarına sebep olabilir. Yayılan karbon oranı kontrolsüz bir şekilde artmaya devam ederse, 2100 yılında deniz seviyesi bir metre yükselecek. Doğru planlama yapılmazsa, New York'tan Hindistan Kalkütaya pek çok kıyı şehri tahrip olacak.
12. Büyük ölçekli elektrik kesintileri yaygınlaşacak. Yükselen su seviyeleri güçlü tropik fırtınalara yol açacak ve artan enerji kullanımı sonucu kesintiler meydana gelecek. Tıpkı kasırga dönemlerinde ABD'de olduğu gibi.
13. Teknolojiden faydalanıyorsanız, özel hayatınız eskisi kadar gizli olmayacak. Teknoloji kullanımı giderek yaygınlaşırken, sizin bilgileriniz dijital dünyanın merkezinde toplanıyor. Devam eden bu büyüme, insanlar ve cihazlar arasındaki şeffaflığı artırıyor; yani daha az özeliniz kalıyor. Kişilerin bilgisayar tabanlı sürümler vasıtasıyla iş yapması sıklaşıyor, etkin bir şekilde kullandığımızda da gizlilik geri planda kalıyor. Bilgisayar ve internet ile ilgili yapılan bir araştırmada bazı önemli tahminler göze çarpıyor: - Büyük veri büyük iş demektir. Güvenlik, özgürlük ve gizliliği sağlayan kamu politikası çalışmaları engelleniyor. - Daha önce aynı anda her yerde gözlenmemiz gibi bir durum yoktu. Şu anda ise kendi isteğimizle gözetim altındayız. Bunun bizi nasıl zor duruma sokabileceğini düşünemiyoruz bile. - İnsanlar rahatlığı yani teknolojiyi ya da gizliliği tercih edenler olarak bölünecek.
14. Siber saldırılar artıp somut hasar verebilecek. Pew Araştırma Şirketi ve Elon Üniversitesi raporuna göre, çeşitli milletler, hırsızlar, örgütler ve kötü niyetli kimseler bu saldırıları artıracak. Milyarlarca dolarlık mali kayıp ve can kaybı oluşacak. Günümüzde ne ülkeler ne de askeri güçleri bu tür saldırıları çok fazla kullanmıyor. Örneğin IŞİD, bu yöntemi yeni yeni kullanmaya başladı ve söylentiler göre de Rusya, yakın zamanda devlet destekli bir hacker grubu oluşturdu. Bu saldırılar bankaları, işletmeleri ya da özel verileri etkilemiyor; fakat teknoloji olan güvene somut bir şekilde zarar veriyor. Örneğin 2014 yılında Almanya'daki çelik fabrikasına yapılan siber saldırı, ciddi miktarda maddi hasara, özellikle de fabrika içindeki fırınlara zarar verdi. Geçen seneki Stuxnet virüsü de İran'ın nükleer santrifüjlerinde hasara yol açarak beşte birini yok etti.
15. Petrol oldukça pahalıya mal olacak. İnsanlar daha fazla ev ve araba sahibi oldukça, enerji kaynaklarına olan talep de artıyor. Eğer küresel enerji kullanımı mevcut hızında devam ederse, 2050 yılında bunlar meydana gelecek: - Petrol talebi %110 artacak, yani günlük 190 milyon varilden fazlasına ihtiyaç duyulacak. - Fiyatlar iki katına çıkacak - Atmosferdeki karbon düzeyi iki kat olacak, sıcaklıkları güvenli bir seviyede tutmak zorlaşacak. Petrol seviyesi azaldığı için tüm dünyada fiyatlar artacak. OPEC tahminine göre bir bidonun 200 dolar olması bekleniyor. Diğer enerji kaynaklarının peşine düşmek de dikkat gerektiriyor. Örneğin kömür, dünyanın en kirli enerji kaynaklarından biri, HSBC'ye göre de 176 yıllık ömrü var. Bu yüzden fosil türevi olmayan yakıtların rolü artacak.