İnsan ölürken ne hisseder? Ölüm anında çok acı çekiliyor mu?
Kalp krizinden, boğulmaya, yüksek basınçtan, asılarak ölmeye kadar birçok ölüm çeşidinde insanlar ölüm sırasında neler hissediyor? İşte yanıtı...
Her canlının sonu olan ölüm herkese farklı bir şekilde geliyor. Peki, insanlar bu farklı şekillerde ölümler öncesinde ve sırasında neler hissediyor ve düşünüyor?
Kalp krizinden, boğulmaya, yüksek basınçtan, asılarak ölmeye kadar birçok ölüm çeşidinde insanlar ölüm sırasında neler hissediyor?
KALP KRİZİ Kalp krizleri aslında filmlerde göründüğü kadar hızlı ve dramatik değil. En çok görülen semptomlar göğüste başlayan acı, vücutta sıkışmalar ve başkı olarak sıralanabilir. Bunlar kalp kasının oksijensizlikten kasılmasının etkileridir. İnsanlar çoğu zaman kalp krizi geçirdiklerinin farkına bile varamayabiliyor. Küçük bir kalp krizinin bile bir insanı 10 saniye içinde öldürebileceği unutulmamalı.
BOĞULARAK ÖLME Bir insanı en çok panik ve suyun soğukluğu nedeniyle boğuluyor. Suya batıp çıkarken çoğu insan nefesini tutmaya çalışıyor, Bu en cok 90 saniye sürüyor. Daha sonra su yutmaya, öksürmeye ve daha da su yutmaya başlıyor. Havayollarından su içeri girerek nefes alışı engelliyor, Bu sırada göğüste hafif bir yanma ve acıma hissediliyor. Rahatlama ve huzur Beyne oksijen gitmediğinin belirtisi. Oksijensiz kalan kalp ve beyin bir süre sonra duruyor.
KAN KAYBETME Vücutta 5 litre bulunan kandan 750ml ve daha azı tedavi edilebiliyor. 1,5litre ve fazlasını iç yada dış kanama ile kaybeden bir insan önce üşüyor. Sonra susuzluk, yorgunluk ve baş dönmesi hissediyor. Daha sonra bilincini kaybediyor.
KAFANIN KESİLMESİ Bilim adamları ve tarihçilerin birleştiği bir gerçek varsa, ölen insanın kesilen başı görmesi. Uzmanlara göre beyin, kafa kesildikten sonra 30 saniye sonraya kadar bile daha çalışıyor.
YÜKSEK YERDEN DÜŞME Sanıldığı kadar acı vermiyor. 145 metreden atlayan bir insan yere saatte 200km hızla düşüyor. Bu hızla düştükden sonra insanların %75'i yere çarptıkları ilk saniyede ölüyor. Nedeni ise kalp ve akciğer parçalanması, yada kaburgaların kırılarak iç organları kesmesidir.
ASILARAK ÖLME Bu tür ölümler genellikle intihar vakalarında ve eski moda idam durumlarında görülüyor. Boyuna asılan ipin beyne giden arterleri tıkaması sonucu, kişi 10 saniye içince kendinden geçiyor. Fakat ipin yanlış takılması bu süreci 10-15 dakikaya kadar çıkarabiliyor. Halka açık olan bir asılmaya tanık olan kişiler, çoğu zaman kişinin acıyla kıvranmasını izlemişlerdir. Bu ipin boyuna yanlış geçirilmesiyle ilgili olan nefessiz kalma durumudur. İp arterlere baskı yapmadığı için kişi kendinden geçemez ve acı içinde ölür.
ELEKTRİK ÇARPMASI Elektirik çarpmalarında ölüm sebebi kalbin bir anda işlevini yitirmesidir. İdam amaçlı kullanılan elektrikli sandalyede ise, elektrik verildiği anda kişi kendinden geçer ve acısız bir şekilde ölür. Bunu sağlamak için elektriği ileten elektrodlar yeterli akımı sağlamak için mahkumun kafasının her iki yanına yerleştiriliyor.Kafanın üstüne yerleştirilen sentetik sünger ise elektrodlara bağlanıyor. Yapılan araştırmalar bu yolla öldürülen mahkumların başları, elleri ve kollarında oluşan yanıkların ölümden sonra oluştuğunu; Buna karşın Vanderbitt Üniversitesi’nden Jon Wilkswo, yaraların kişi ölmeden önce oluştuğunu, ölüm sebebinin ise beyin yanması olduğunu iddia ediyor…
YANARAK ÖLME Önce saçlar ve kaşlar yanıyor. Daha sonra derinin üzerindeki sinir hücreleri yanmaya başlıyor. Bu insana çok acı veriyor. Sinir hücreleri bir süre sonra öldüğü için acı son buluyor. Yananların %90ı yanmalardan değil duman ve gazlar nedeniyle nefes alamamaktan ölüyor.
ZEHİRLİ İĞNEYLE İNFAZ Bu infaz şekli ilk kez 1977 yılında Oklahoma’da elektrikli sandalyeye bir alternatif olarak kullanıldı. Uzmanlar sırayla 3 tane enjeksiyon yapılması üzerinde birleştiler. Bunların ilki acıyı yok etmek için, ikincisi nefes almayı durdurmak için yapılıyordu. Son enjeksiyon potasyum klorid ise kalbi durdurmak için mahkuma yapılıyordu. Bütün dozların ölümcül dozda olmasına karşın, tanıklar mahkumların bazı durumlarda acıdan kıvrandıklarını ve ölümlerinin zaman aldığını anlatıyor.
YÜKSEK BASINÇ Bilimkurgu filmlerinde daha sık görülebilecek bu ölüm tarzına, gerek hayatta sadece bir kez tanık olundu. 1971 yılında Soyuz-11 mekiğinde görevli üç rus kozmonot dünyaya dönüş esnasında oluşan arızadan ötürü böyle bir ölüme maruz kalmışlardı. Bu konuda bilinenler çoğunlukla hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden öğreniliyor. Bu gibi ani basınç değişim durumlarında ciğerlerdeki hava genişliyor ve vücuttan çıkmaya çalışıyor. Eğer kişi nefesini tutmaya çalışırsa bu süreç hızlanıyor ve ölüm daha çabuk geliyor.