50 Bin TL Sermayeyle Gazeteciliği Bıraktı, O İşe Yöneldi: Şimdi Paraya Para Demiyor, Şirket Müdürlerinden Daha Çok Kazanıyor!
Muhabirlik ve haber sunuculuğunu bırakarak büyük bir girişimde bulundu. Elinde yalnızca 50 bin TL sermaye olan kadın, şimdilerde paraya para demiyor ve kendi işinin patronu. Telefonları hiç susmuyor ve herkes ondan tüyo istiyor.
Kaynak: Gerçek Gündem
Yaptığı girişim sayesinde hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu. Şimdi ise paraya para demiyor. Özel sektördeki üst düzey yöneticilerden daha çok kazanıyor.
Asel Ceyhan, emekli hâkim bir baba ile maliyeden emekli memur olan annenin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldi. Ceyhan, radyo sinema ve televizyon bölümünde okurken meslek hayatına atıldı ve televizyon kanalında sunucu olarak işe başladı. Okul bittikten sonrada birçok kanalda haber editörlüğü ve haber spikerliği yaptı.
Milliyet’ten Gonca Kocabaş’ın haberine göre, 6 sene önce de kendi işini kurmaya karar verdi ve büyükbaş hayvancılık yapmaya başladı. Yaptığı iş dolayısıyla da geçen sene laborant ve veteriner sağlık bölümünü bitirdi. 50 bin lira bir sermayeyle bu işe başlayan Asel, o parayla öncelikle 120 metrekarelik bir dam yaptırdı ve ardından 7 tane dana aldı. Besi kredisi kullanarak biraz daha hayvan aldı. 1 sene besicilik yaptıktan sonra aylık bir gelirinin olmasını istediği için süt işi yapmaya karar verdi. İlk etapta 30 tane gebe düve aldı. O dönemler devletin sunmuş olduğu hayvancılık kredileriyle sıfır faizli 7 yılda ve 10 yılda ödemeli hayvan kredileri sayesinde hayvan sayısını çoğalttı.
Kendi işinin kurmasıyla ilgili konuşan Asel Ceyhan en büyük destekçisinin her zaman babası olduğunu belirtti ve bu işe girmek isteyenlere tavsiyelerde bulunarak şunları söyledi:
“Hiçbir zaman başkasının işinde çalışmamızı istemedi. Bana hep 'Sen yaparsın' dedi. Annem eve yorgun geldiğimde çok üzülüyordu. Başından beri hep bu işi bırakmamı istedi ama yine de destek olmaya çalışıyordu. Sabah 05.00’te hayvan pazarlarına benimle birlikte gelirdi. Yakın çevrem ve akrabalar hep 'Bu işi bırak' dedi. 'Yapamazsın, zarar edersin. Bu iş erkek işi' dediler. 2 sene öncesine kadar hâlâ bu işi bırak diyorlardı. Kararlı olduğumu ve başarılı olduğumu görünce 'Bırak' demekten artık vazgeçtiler. Hatta şimdi 'Bizde mi hayvan alsak?' diyorlar.
Sabah ve akşam sağımında mutlaka bulunmanız gerekiyor. Bunun dışında gün içinde de devamlı kontrol ve takip istiyor. Bakıcı olsa bile ona emanet edip bir yere gidemiyorsunuz. Bu iş hasta, cenaze, düğün, dernek dinlemiyor. 6 yılda sadece bir defa tatile gidebildim, o da iki günlüğüne. Bu işe başladığımda ilk 3 yıl hayvanlara kendim baktım. Kilit sistemi, sağım sistemi, traktör ve yem karma yoktu. 30 tane ineğe el arabasıyla bakıyordum. Sağım sistemi ve kilit sistemi olmadığı için sabah 05.00'te kalkardım. Kürek kullanmayı da bilmediğim için kışın silajın üstündeki kırağı düşmüş toprakları ellerimle kazıyarak atardım. Yanımda sıcak su bulundururdum. Ellerim dondukça suda çözüp tekrar toprakları bir kenara atardım, ta ki silajları rahat alıncaya kadar. Sonra yemleri hazırlayıp inekleri tek tek iple bağlayıp 2’li makinayla öğlen 12’ye kadar sağım yapardım. Sıfırdan başladığım için çok zorluk yaşadım. Ancak severek yapıyordum. Bir gün olsun şikayetçi olmadım. Sabah inek sağacağım için heyecanla kalkardım. Zamanla para kazandıkça kilit sistemini ve sağım sistemini yaptırdım. Traktör ve yem karma makinası aldım. Bir düzene koyduktan sonrada bakıcı aldım. Benim çalıştığım şartlarda zaten hiç kimse çalışmazdı.
‘ÖZEL SEKTÖRDEKİ ÜST DÜZEY ÇALIŞANLARDAN DAHA ÇOK KAZNIYORUM’
Sadece bende değil bu işi yapan herkes bakıcı sıkıntısı yaşıyor. Sabah bir kalkıyorum, bakıcı haber vermeden eşyalarını almış gitmiş oluyor. Başka bir bakıcı bir anda 'Ben işi bırakıyorum, yarın gelmiyorum' diyebiliyor. Kendim sıfırdan yetişip her şeyi öğrendiğim için hemen traktöre biniyorum ve yeni bir bakıcı bulana kadar kendim hayvanlara bakıyorum. Umdukları gibi olmayınca bırakıyorlar. Bu iş kısa yoldan para kazanılacak bir iş değil, uzun vadede kazanabileceğiniz bir iş. Benim bu işe başladığımdaki düşüncem de, başkasının işinde çalışmaktansa kendi işim olsun. Gerekirse 3 kuruş daha az kazanayım düşüncesiyle bu işe başladım. Şu anda kazanç olarak kamu ve özel sektörde üst düzey çalışanların maaş, ücret ve diğer sosyal haklarından daha çok kazanıyorum.
2018 yılında 50 bin lira bir sermayeyle bu işe başlayan Asel, o parayla öncelikle 120 metrekarelik bir dam yaptırdı ve ardından 7 tane dana aldı. Besi kredisi kullanarak biraz daha hayvan aldı. 1 sene besicilik yaptıktan sonra aylık bir gelirinin olmasını istediği için süt işi yapmaya karar verdi. İlk etapta Süt içen buzağılara bakıyorum, iştahsız içen varsa hemen önlemimi alıyorum. Bütün işler bittikten sonra süt tankının çalışıp çalışmadığını kontrol ediyorum. Süt gittikten sonra eksik bir şey yoksa 1-2 saat dinlenmeye çekiliyorum. Gün içinde bazen il ve ilçe tarımda işlerim oluyor, oralara gidiyorum. Dışarıdan alınacak eksik bir şey varsa onları almaya çıkıyorum. Dışarıda işim yoksa günün belli saatlerinde hayvanların olduğu yerde yüksekte bir yer yaptırdım, orada oturup sabah, öğlen, akşam ve gece olmak üzere 1'er saat gözlem yapıyorum. Hayvanların genel durumlarını ve kızgınlıklarını takip ediyorum. Duruma göre veteriner çağırıp tohumlama yaptırıyorum. Akşam yatmadan önce mutlaka bir sıkıntı var mı diye hayvanlara bakıyorum, doğum varsa sabaha kadar ara ara kontrol ediyorum. Herhangi bir sıkıntı ya da doğum yoksa da erkenden yatıyorum.
‘HAYVANCILIK SADECE KIRSALDA YAŞAYANIN İŞİ DEĞİLDİR’
Ancak o zorluğun o zaman farkında bile değildim çünkü işimi severek ve isteyerek yapıyordum. Maddi anlamda da çok zor günler geçirsem de bir an olsun bırakmayı aklımın ucundan bile geçirmedim. 'Ben bu işi yapacağım' dedim. Allah hep en zor zamanlarımda bana bir kapı açtı. Önce Allah’a sonra kendime güvenerek bu günlere kadar geldim. Ne kadar çalıştığımın en büyük şahididir. O hep yanımdaydı. Çok mükemmelliyetçi bir insanım. Bir iş yapacaksa ya en güzel şekilde yaparım ya da hiç yapmam. Hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığı için ari işletme olmalıydım. İlçe tarıma dilekçe vererek başvurumu yaptım. Önce gelip fiziki şartların uygunluk durumuna baktılar. Benden eksik olan birkaç şey istediler. Karantina alanı, kapı girişine araçlar için dezenfekte sistemi ve 4 tarafın dışarıdan hiçbir hayvan giremeyeceği şekilde korunaklı olmasını istediler. Ben de eksikleri tamamladım. İlçe tarımda görevli olan ekip, bütün hayvanlara 6 ay aralıklarla 2 defa brusella ve tüberküloz yönünden test yaptı. Hayvanların yapılan testler sonucunda bu hastalıkları taşımadığı tespit edildi. Bu sayede hastalıktan ari işletme sertifikası aldım. Aydın Efeler’de hastalıktan ari ilk kadın işletme sahibiyim
Benim en büyük şansım, aileme ait 5 dönümlük bir arazimizin olması ve burayı ipotek vermemiz oldu. Buranın dışında başka bir tarlamız ya da arazimiz yok. Her şeyi dışarıdan, sezonunda alıyorum. Hayvancılık sadece kırsalda yaşayanın işi değildir. Hayvancılık isteyerek, severek ve sadece çalışkan insanların yapabileceği bir işidir. Hiçbir iş, kadın erkek olarak ayrılmamalı. Benim imkânlarımda olan kadın, erkek fark etmez istedikten sonra herkes bu işi yapabilir. Benden sonra heves edip başlayanlar oldu. Benden hayvan alarak başlayanlar da oldu. Sadece bulunduğum bölgede değil Türkiye’nin her yerinden bana mesaj atanlar oluyor. 'Biz de yapmak istiyoruz, bize yol göster' diyorlar. Devletimizin hayvancılığa daha çok destek vermesi lazım. Çünkü bu işi gerçekten yapmak isteyen ve kendi işini kurmak isteyen çok insan var."