DEÜ öğrencileri taşınma kararı ve görevden almaları yargıya taşıdı
Dokuz Eylül Üniversitesinde akademisyenlerin görevden alınması ve GSF binasının taşınması kararları yargıya taşındı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde (GSF) görevden alınan akademisyenler kararı yargıya taşırken öğrenciler de fakültenin taşınması kararına karşı ‘yürütmeyi durdurma’ davası açtı.
İzmir Bölge Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına TTB, TMMOB, KESK, İzmir Yaşam Alanları Topluluğu da katılırken, açıklamayı İzmir Barosu Özkan Yücel okudu.
“Bina çürükmüş elbette taşınmalı” diyenlere cevap veren Yücel, “Tabii yaşam hakkı diğer tüm hakların önünde tuttuğumuz bizim de arkasında durduğumuz ve sahiplendiğimiz bir alan. Ama öte yandan eğitim hakkını da önemsiyoruz. Çünkü uygun ve yeterli koşullara sahip olmayan bir binada eğitim yapabilmek ya da eğitim yaptığını söylemek aslında yapmamakla eşdeğer. Konforlu binalar değil mesele, mesele eğitim meselesi. O yüzden taşıdığınız binanın verilecek eğitimin koşullarına uygun donanımlara sahip olması kaçınılmazdır. Tınaztepe’deki alan kesinlikle öğrencilere uygun eğitim koşulları sağlamıyor” şeklinde konuştu.
“Kültürpark kısa bir süre için öğrencilere bırakılabilir” şeklindeki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açıklamasını da hatırlatan Yücel şöyle konuştu:
“Bu kez adaleti eğitim hakkı için istiyoruz. Burada bulunan tüm arkadaşlarımızla birlikte yeniden söyleyelim uygun koşullarda amacına uygun eğitim istiyoruz.”
5 akademisyenin idari görevlerinden alınmasını da kınadıklarını belirten Yücel, “Bu kararlar derhal geri alınmalıdır. İzmir Barosu nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa orada olmayı sürdürecek” dedi.
TMMOB adına konuşan Melih Yalçın, Güzel Sanatlar Fakültesinin kadim bir okul olduğunu vurgulayarak; “Burası değneksiz bir köy değildir. Hepimiz dayanışma içinde yan yana olacağız” dedi.
TTB Merkez Konsey Üyesi Mübeccel İlhan ise “Hukuksuzluğun olduğu her yerde biz de bunun karşısındayız. Bu sorunun en yakın tanığı da biz sağlıkçılarız. Bizler şehir hastanelerinde bunu gördük ve benzer şekilde yaşamak istemiyoruz” diye konuştu.
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şubesi adına konuşan Kıyasettin Yasa da “Sanat eğitiminin o binada verilmesi mümkün değildir. Bizim beklentimiz DEÜ’nün aklı selim davranmasıdır. 5 akademisyenin idarî görevleri ellerinden alındı. Bunları kesinlikle kınıyoruz” dedi.
ÇELENK: HUKUKİ BİR ŞEYİ YOK, KEYFİYET İÇERİYOR
GSF’deki idari görevinden alınan Tiyatro Bölüm Başkanı Prof. Dr. Semih Çelenk ise Evrensel’e yaptığı açıklamada yönetimin görevden alınma gerekçesinde “Görülen lüzum üzerine” yazıldığını belirterek; “Keyfilik demek. Yani kurdun kuzuya ‘suyu bulandırıyorsun’ demesi gibi bir şey, saçmalık başka bir şey değil. Hukuki bir şeyi yok, keyfiyet içeriyor. Bizi akademik kurumları ve akademik kurulları işletmeye çalıştığımız için görevden aldılar. Bütün mesele bu. Eğitimle ilgili konularda fakülte kurulu ve senato, yönetsel konularda da fakülte yönetim kurulu ve üniversite yönetim kurulu karar sahibidir. Kişiler yada kurullar yetkilerini kişilere devredemezler. Burada söz konusu olan şey fakültede kurulların baypas edilmesiydi, biz buna karşı çıktık” dedi.
Haklarındaki soruşturmanın da usulsüz olduğunu söyleyen Çelenk, “Haksız bir soruşturmada açabilirsiniz, haksız bir şeyde yapabilirsiniz, bir işlem tesis edebilirsiniz ama bunu uygun yapmak zorundasınız o yüzden bunların hiçbiri uygun olmadığı için bu işlemin hukuksuzluğu ve geri alınması üzerine yürütmenin durdurulması üzerine dava açtık” dedi.
Davanın gidişatına göre görevden alma kararı alan yöneticilere ve buna göz yumanlara tazminat davası açacağını vurgulayan Çelenk; “Bu ciddi bir kişilik haklarının ihlalidir. Hukuksuzluktur yani. Yoksa bizim için titr çok önemli değil biz normal anayasal yurttaşlık hakları olarak bunları söyleyebiliriz. Bölüm başkanlığı gibi falan bir titre ihtiyacımız yok. Geçen gün yöneticilere de söyledim ben bu üniversitenin öğrenciliğinden dekanlığına, senatörlüğünden üniversite yönetim kuruluna kadar her aşamasında bulundum. Ama ilk kez üniversite aidiyetimi bu kadar zayıflamış hissediyorum. Nedeni de keyfi davranan yöneticiler yüzünden. İnsanları üniversite aidiyetlerini zayıflattılar bu çok kötü bir şey. Yani konuşma, söz, fikir beyan etme hakkı üniversitede olmazsa akıl giderde zerzevat kalır üniversitede. Öyle kaldığını da görüyoruz zaten” diye konuştu.
Kaynak: Evrensel