Abdülkadir Selvi: Burnuma kokular geliyor
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladığı gerekçesiyle ceza verilen akademisyenler hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararını değerlendirdi.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladığı gerekçesiyle ceza verilen akademisyenler hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararını değerlendirdi.
Selvi, “AYM’nin ihlal kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmayacağı yönünde kokular geliyor burnuma” dedi.
Abdulkadir Selvi, “O karar uygulanacak mı?” başlıklı yazısından öne çıkan kısımlar şöyle:
“ANAYASA Mahkemesi’nin barış akademisyenleriyle ilgili kararı hakkında yazmadan önce gerekçeli kararın çıkmasını istedim.
Hendek savaşlarının yaşandığı sırada yayınlanan ‘barış bildirisi’ne sert tepki göstermiştim. Akademisyenlerin ülke ve dünya olayları hakkında açıklama yapmasını her zaman destekledim. Bu tavrım barış akademisyenlerinin yayınladığı bildiriye karşı çıkmama engel olmadı. Aynı zamanda bildiri yayınladığı için akademisyenlere operasyon yapılmasına, haklarında ceza davalarının açılmasına da itirazlarım oldu.
Yasakların bir deli gömleği gibi zorla giydirilmeye çalışılmasına her zaman karşı durdum. Ama terör, şiddet ve bölücülük her zaman değişmez kırmızı çizgim oldu.
...
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARI
Anayasa Mahkemesi’nin kararı tam bu tartışmaların küllendiği bir dönemde geldi. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararında verilen cezanın orantılı olmadığı belirtiliyor. Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararındaki kriter hatırlatılıyor; cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemleri meşru gösterecek veya övecek şekilde yapılmasının zorunlu kıldığı belirtiliyor.
Mahkûmiyet veren İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi ile hak ihlaline hükmeden Anayasa Mahkemesi arasındaki derin çelişkiye dikkat çekmek isterim. Hem iddianamede hem İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkûmiyet kararlarında “üst düzey PKK yetkilisinin talimatı”na özel bir önem atfediliyor. Bildirinin PKK’nın talimatıyla yayınlandığı tezi bir anlamda oraya oturtuluyor.
Kim o üst düzey PKK yetkilisi? KCK eşbaşkanı Bese Hozat’tan söz ediliyor. Bese Hozat, “Demokrasi güçleri ayaklanarak öz yönetimlere sahip çıkmalı” çağrısını yapıyor. PKK’nın yayın organı ANF tarafından 22 Aralık 2015 tarihinde yayınlanıyor. 16 Ocak’ta ise barış akademisyenlerinin bildirisi geliyor. Anayasa Mahkemesi, “Mahkemeler mahkûmiyet gerekçelerinde bildiriyi yazan ve imzalayanların PKK’nın talimatı ile hareket ettiklerine ilişkin varsayımı aşan bir delil gösterebilmiş değildir” diyor. Belli ki Anayasa Mahkemesi illiyet bağı arıyor. Elbette ki varsayım üzerine hüküm bina edilemez. Anayasa Mahkemesi’nin yaklaşımı yerinde. Ancak PKK’nın yayın organı olan ANF’de yayınlanan çağrı metnini dahi yeterli bulmama biraz fazla naif bir yaklaşım olmuş.
Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü yönündeki tavrı geleceğe dönük umutların tazelenmesine yol açtı. Bildiri yayınladığı için akademisyenlerin hapse atılıp mesleklerinden ihraç edilmesi yanlıştı. İki yanlıştan bir doğru çıkmadı. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının yerel mahkeme tarafından uygulanacağı konusunda emin değilim. Hatta AYM’nin ihlal kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmayacağı yönünde kokular geliyor burnuma. Mehmet Altan kararında olduğu gibi. Benim durumum ise Voltaire misali, düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim.