Uğur Dündar: Kanımız donsun, gözlerimiz acısın, kalbimiz parçalansın!..
Sözcü yazarı usta gazeteci Uğur Dündar, çocuğunun önünde eski eşi tarafından vahşice öldürülen Emine Bulut cinayetini yazdı.
Uğur Dündar bugünkü "Emine Bulut!.." başlıklı yazısında, "Bu kadınların ve çocukların yaşam hakkına en büyük bıçak darbesini ‘yok sayan',‘görmezden gelen', ‘kanıksayan' toplum saplıyor!..”" ifadelerini kullandı.
Dündar'ın yazısı şöyle:
“Emine Bulut'un ‘Ölmek istemiyorum' haykırışı milyonlarca kadının sesi…
Kızının ‘Ölmeni istemiyorum anne' yalvarışı milyonlarca çocuğun yürek yakan dramı…
★★★
Bir annenin vahşice boğazına saplanan bıçak darbeleri, boynundan vücuduna oluk gibi boşalan kan, son nefesi öncesinde ‘ölmek istemiyorum' haykırışı; henüz 10 yaşındaki kız çocuğunun annesinin son çırpınışlarına şahit oluşu ve ‘Anne, ölmeni istemiyorum'yalvarışı…
Bu sahneyi hiç unutma Türkiye!
Bu sahne, her birimizin zihnine kazınsın; her hatırladığımızda kanımız donsun, gözlerimiz acısın, kalbimiz parçalansın!..
Zira bu vebal hepimize ait!..
★★★
Sovyet lider Stalin ‘1 kişinin ölümü trajedi, bir milyonunki istatistiktir' der!
★★★
Benzer nice cinayeti salt bir istatistiki veriye indirgeyerek yıllardır yok saydık bu vahşeti, ki ülkemizdeki resmi kurumların yayınladığı istatistikler bile kan donduruyor…
Son 15 yılda aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybeden kadınların sayısı 15 bini geçti!
Son 7 yılda kadına yönelik şiddet yüzde 1400 arttı!
Sadece sayı artmadı, kadına yönelik şiddetin niteliği de değişti, daha vahşileşti…
Her seferinde daha vahşi bir ölüm şeklini ‘hak eder!' hale geldi kadınlarımız…
Kadın hep ‘suçlu!..'
Kadın evlenmek istiyor, boşanmak istiyor, okumak istiyor, çalışmak istiyor, başka şehirde yaşamak istiyor, başka bir hayat seçiyor…
Yani cinayeti azmettirecek bir ‘neden' hep var!
Erkek ise hep ‘haklı!..'
Namusunu temizliyor, tahrik oluyor, sinirleniyor, kendini tutamıyor, kıskanıyor, cinnet geçiriyor, kendini kaybediyor filan…
Yani hep bir ‘bahane' var!
★★★
İktidar bugüne kadar kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı ile ilgili araştırma önergelerinin tamamını firesiz reddetti. ‘Kadın mıdır, kız mıdır', ‘Kadın -erkek eşit değildir', ‘Kadın kocasına itaat ile yükümlüdür', ‘Kadının yeri evidir' zihniyetinin yönettiği Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu'na göre 149 ülke içinde 130'ncu sırada!
Ve bu iktidar hâlâ bize ‘kadına yönelik şiddet verilerinin abartıldığından' bahsediyor… Ama bu kadınlara (artı şiddete ve cinsel istismara uğrayan binlerce çocuğa) en büyük şiddeti, tüm bu kör vahşeti muhafazakâr aile yapısı, gelenek, görenek, din, siyasi görüş gibi kavramlarla kamufle ederek görmezden gelen BİZ uyguluyoruz….
Bu kadınların ve çocukların yaşam hakkına en büyük bıçak darbesini ‘yok sayan',‘görmezden gelen', ‘kanıksayan' toplum saplıyor!..”
★★★
Sevgili okurlarım,
Ülkeyi ayağa kaldıran Emine Bulut cinayeti karşısında dayanamayıp isyanını yukarıdaki satırlarla dile getiren değerli İletişim ve Medya Danışmanı Sedef Kabaş, bu köşeye gönderdiği, benim de her sözcüğüne katıldığım mektubunu şu çağrıyla bitiriyor:
“Ses ver Türkiye… ‘Ölmek istemiyorum' diyor kadınların…
Yardım et Türkiye … ‘Anne, ölmeni istemiyorum' diyor çocukların…”