Evlilik Yıldönümünde Feryat Etti: Tüm Yakınlarını Kaybeden Babadan Adalet Çığlığı
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Penta Park Sitesi 115 kişiye mezar olmuştu. Yazılımcı ve gazeteci Sait Bilgin'in iki oğlu, eşi ve yakın akrabaları da hayatını kaybetmişti. Sait Bilgin, Penta Park Sitesi'nin müteahhidi Mesut Başkır ve mimar Mesut Başkır'ın skandal savunmasına tepki gösterdi.
Depremin vurduğu Kahramanmaraş’ta yazılımcı ve gazeteci Sait Bilgin'in iki oğlu, eşi ve yakın akrabaları enkaz altında kalmıştı.
Bilgin'in yakınlarının da aralarında olduğu 115 kişiye mezar olan Penta Park Sitesi'nin müteahhidi Mesut Başkır ve mimar Mesut Başkır'ın skandal savunması ortaya çıktı.
ÖLENLERİ SUÇLADI
Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen ikinci duruşmaya sanık müteahhit Penta Park AŞ'nin yönetim kurulu başkanı Mesut Başkır, muhasebe müdürü ile işletme müdürü Özcan Çakmak, depremde yakınlarını kaybedenlerin aileleri ve avukatları katıldı.
Duruşmada sanık Mesut Başkır, suçlu olmadığını belirterek, "Ben suçlu değilim. Binalar depreme dayanıklı mı, değil mi diye yapı denetime başvurmayanlar suçludur. Beraatimi talep ediyorum. Kendimi yüzde 1 bile suçlu hissetmiyorum" dedi.
KUSURLU DEĞİLLERMİŞ!
Penta Park Sitesi müteahhidi Özcan Çakmak, savunmasında, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarında hata ve eksikler olduğunu iddia etti. Kendisinin de 15 yıl boyunca Penta Park Sitesi'nde ikamet ettiğini belirten Çakmak, "İnsan kendi mülkünün bulunduğu, kendi ailesinin oturduğu bir yeri eksik veya hatalı yapma gibi bir durumu olamaz. Bizden kaynaklanan bir kusur yoktur. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum" dedi.
MİMAR DA BANKALARI SUÇLADI
Tutuklu sanık mimar Mesut Başkır da binaya sonradan uygulanan ilave asma katların binanın statiğini bozduğunu ve binanın taşıyıcı kolonlarını zayıflattığını belirtti. Yıkılan binaların altında bulunan dükkanların bankalarca kiralandığını ve kendilerine göre dükkanlarda uygulama yaptıklarını anlatan Başkır, "Benim bu dava haricinde başka bir dosyam ve davam var. O davada tutuksuz yargılandım. Bu dosya ve dava ile arasında hiçbir fark yok.
Bir mimarın tutuklanmasına itiraz ediyorum. Benim burada 18/1 hissem var. Bina girişinde bulunan dükkanları bankalara kiraya vermiştik. Yapılan asma katlar binaya ayrı bir yük bindirdi. Mevcut taşıyıcı sistemlere müdahalede bulunmuşlar. Yapılan tadilatlar esaslı tadilata girer ve belediyeden izin alınması gerekir. Başka bir dükkanı bir kafe kiralamıştı o da kendine göre tadilatlarda bulunmuştu. Büyük depremleri yaşadık. Biz belediyeden ruhsat almadan hayatımız boyunca inşaat yapmadık. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum" ifadelerine yer verdi.
BİLGİN'DEN AÇIKLAMA
İki oğlu, eşi ve yakın akrabalarını Penta Park sitesinde kaybeden Sait Bilgin, sosyal medya hesabından bir açıklama paylaştı.
Müteahhit Özcan Çakmak ve mimar Mesut Başkır'ın savunmalarına tepki gösteren Bilgin, "Pınar'la evlilik yıldönümümüz ve ben onunla bunu kutlamak yerine evlatlarımızla birlikte vahşice ölümünün kendi suçu olduğunu iddia eden insan müsvettelerine karşı onun hakkını haykırıyorum" dedi.
Sorumluların gerekli cezayı alması için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a seslenen Bilgin, "Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere Türk yargısının hamileri elli binden fazla insanın ölümüne, yüzbinlerce kişinin yaralanmasına yol açan tüm Mesut Başkır'ların, Özcan Çakmak'ların yargı süreçlerinde ve sonrasında bu yargı sürecinde gözden kaçan eksikleri kullanarak Yargıtay'da temyiz aşamasında cezadan kaçmalarını önlemek için tüm tedbirleri alacaktır" ifadelerini kullandı.
Sait Bilgin'in açıklaması şöyle:
"Tüm Kahramanmaraş yıkılsa bu binalar yıkılmaz diyerek pazarladığı Penta Park sitesinde 115 kişi öldükten sonra yurtdışına milyonlarca lirayla kaçarken teknede yakalanan Mesut Başkır suçu ölenlere atmış, tamamen masum olduğunu söylemiş ve tutuksuz yargılanma talep etmiş. İsmi latince 5 anlamına gelen Penta Park sitesinin 5 bloğundan 2'si depremin ilk saniyelerinde 115 kişiye mezar olmuştu. Eşim, çocuklarım, eşimin ailesi, yeğenlerim ve daha bir çok masum insan o binada can verdi.
Deprem kurtarma çalışmalarında çok net gördüğümüz, daha sonra teknik raporlarda da yer alan betonun çok zayıf ve kusurlu olması, çürük kat tablalarının daha depremin 10. saniyesinde kırılmasına ve herkesin ölmesine sebep olmuştu. İlk duruşmada "Kendimi yüzde 1 bile suçlu hissetmiyorum" diyen Başkır ve ortağı Özcan Çakmak ikinci duruşmada da akla, izana aykırı savunmalar yapmış. Savunma hakkı meşrudur elbet ancak bu kadar gayrımeşru hale getirmeleri, ölenlere saygısızlıkları ve bu ciddiyetten, haysiyetten uzak savunmaları ölen masumlara ve yakınlarına olduğu kadar hem mahkeme heyetine hem de ülkenin adalet sistemine bir hakarettir.
Penta Park sadece bir örnek asıl yıkım, asıl kayıp bundan çok daha büyüktür. Penta 5'ten büyüktür. Umarım başta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere Türk yargısının hamileri elli binden fazla insanın ölümüne, yüzbinlerce kişinin yaralanmasına yol açan tüm Mesut Başkır'ların, Özcan Çakmak'ların yargı süreçlerinde ve sonrasında bu yargı sürecinde gözden kaçan eksikleri kullanarak Yargıtay'da temyiz aşamasında cezadan kaçmalarını önlemek için tüm tedbirleri alacaktır.
Eşim Melek Pınar ile lise sıralarında başlayan arkadaşlığımız 13 yıl sürdü, 13 Temmuz 2008'de evlendik ve 14.5 yıl süren mutlu bir evliliğin ardından 6 Şubat 2023'de aramızdan ayrıldı. Bugün Pınar'la evlilik yıldönümümüz ve ben onunla bunu kutlamak yerine evlatlarımızla birlilte vahşice ölümünün kendi suçu olduğunu iddia eden insan müsvettelerine karşı onun hakkını haykırıyorum. Çünkü bir toplumda mazlumların sesi zalimlerin sesinden fazla çıkmadığı sürece adalet tesis edilemez. “İnsan, ancak onu düşünen hiç kimse kalmadığı zaman gerçekten ölür. “ demişti Bertolt Brecht. Henüz gerçekten ölmedi canlarımız, çünkü hala onları anan, düşünen ve hesaplarını soracak bizler varız.
Sözlerimi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabından bir bölümle bitirmek istiyorum; “Artık o bir daha ölemezdi, hatta hastalanamazdı da. Orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. Hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felâketler gelebilirdi. Fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu.” Bizim korkumuz ve kaybetmek ihtimalimiz kalmadı. Canlarımızın ruhları şad olsun, onları saygı, sevgi ve derin bir özlemle yad ediyoruz."