Barış Akademisyenleri'nden AYM kararı sonrasi işe iade talebi

"Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzalamaları sonrası ihraç edilen ve haklarında "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla dava açılan Barış Akademisyenleri, AYM'nin verdiği ihlal kararının ardından göreve iade edilmeleri gerektiğine dikkat çekti.

Barış Akademisyenleri'nden AYM kararı sonrasi işe iade talebi

"Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzalamaları sonrası ihraç edilen ve haklarında "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla dava açılan Barış Akademisyenleri, AYM'nin verdiği ihlal kararının ardından göreve iade edilmeleri gerektiğine dikkat çekti.

Barış Akademisyenleri bir açıklama yaparak “Barış Akademisyenlerinin üniversitelerine dönmeleri anayasal bir gerekliliktir” dedi. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği ihlal kararının ardından beraat kararlarının verildiği belirtilen açıklamada “Ancak yargılandığımız davalardan beraat etmemiz, yaşadığımız haksızlıkların telafi edilmesi anlamına gelmiyor. Çünkü haksız yere çok bedel ödedik” denildi. AYM tarafından ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanan bir fiilden dolayı, 549 imzacı akademisyenin görev yapmakta oldukları kurumlardan ayrılmak zorunda kaldığı belirtilen açıklamada 406’sı KHK’li olan ve pasaportlarına da tahdit koyulan toplam 549 imzacı akademisyenin, görevlerine kayıtsız şartsız iade edilmeleri istendi.

‘YÖK, GERİ DÖNÜŞLER İÇİN HAREKETE GEÇMELİ’

Barış Akademisyenleri tarafından yapılan açıklamada, taleplere de yer verilerek, imzacı oldukları için KHK ile ihraç edilmemekle birlikte, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacıların görevlerine iade edilebilmeleri için YÖK’ün harekete geçmesi gerektiği belirtildi. Yine akademisyenlerin işe alım sürecinde önlerine engel olarak çıkartılan güvenlik ve arşiv soruşturması uygulamasına derhal son verilmesi istendi. Açıklamada akademisyenlerin pasaportlarının üzerindeki tahdidin de derhal kaldırılması talep edildi. Ayrıca yargı reformu paketi çalışmaları kapsamında pasaport üzerindeki tahdidin kaldırılmasının İçişleri Bakanlığının soruşturma sürecine bırakılması da eleştirildi.

‘ÖNCELİK İHRAÇ EDİLDİKLERİ KURUMLAR OLMALI’

Barış Akademisyenlerinin diğer talepleri ise şöyle:

Öğretim üyesi, öğretim görevlisi, uzman ya da 2547 sayılı Kanunun 33/a bendine göre istihdam edilmiş araştırma görevlisi olarak çalışırken ihraç edilmiş olanlarının, öncelikle ihraç edildikleri kurumda göreve başlamaları sağlanmalı.

Bahsi geçen akademisyenler, eğer ihraç sürecinde yaşananlardan ötürü eski kurumlarına dönmek istemezlerse kendisinden başka kurum tercihleri yapması istenmeli ve kadro uygunluk durumuna göre bu tercihlerden birinde istihdam edilmeleri sağlanmalıdır.

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında araştırma görevlisi iken ya da 2547 sayılı Kanunun 50/d bendine göre istihdam edilmiş araştırma görevlisi iken görevden ihraç edilenler, yeni hak kayıplarına uğramalarının engellenmesi için doğrudan 2547 sayılı Kanunun 33/a bendine göre araştırma görevlisi olarak istihdam edilmeli, eğer bu süre zarfında doktoralarını bitirmişlerse doktor öğretim üyesi olarak istihdam edilmelidirler.

Yine ÖYP ya da 50/d kapsamında çalışırken ihraç olan araştırma görevlilerinden lisansüstü eğitimi devam edenlerinin göreve iadeleri yapılırken, aynı zamanda lisansüstü eğitimlerine devam ettikleri kurumlara görevlendirmeleri de eşzamanlı olarak yapılmalıdır.
Göreve iade olan tüm imzacı akademisyenlerin ihraç edildikleri tarihten göreve iade oldukları tarihe kadar geçen süre içinde ödenmemiş maaşları faiziyle birlikte herhangi bir başvuru yapmak gerekmeksizin kendilerine ödenmelidir.

‘KAZANAN ÜNİVERSİTE BİLEŞENLERİ OLACAK’

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“İmzacı akademisyenlerin uğramış oldukları haksızlıklar telafi edilerek görevlerine döndüklerinde sadece haksızlığa uğramış akademisyenler değil, aynı zamanda tüm üniversite bileşenleri (öğretim elemanları, öğrenciler, idari personel, veliler) ve bir bütün olarak üniversite kurumu kazançlı çıkacaktır. Giderek artan beyin göçü bir nebze olsun durabileceği gibi, Anayasa’da yer alan “ifade özgürlüğü” nosyonu ve Türkiye demokrasisi güç kazanacaktır. Daha da önemlisi böylece, evrensellik ve bütünsellik anlamlarını taşıyan Latince universitas terimine dayanan üniversite, kelime anlamının içerdiği barış kavramıyla barışmaya bir adım daha yaklaşmış olacaktır. Hal böyleyken barış akademisyenlerinin görevlerine dönmeleri için tüm demokratik kamuoyunu destek olmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz.”

Etiketler
Barış Akademisyenleri Akademisyen