Cumhuriyeti böyle kurduk! İşte 29 Ekim 1923’e giden yol…
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Kurtuluş Savaşı’nda yedi düveli dize getirdi. Sıra ülkeyi aydınlığa ve çağdaşlığa kavuşturmaya gelmişti. Bağımsızlığımızın tapusu o büyük devrimin adı Cumhuriyet oldu.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, işgal altındaki bir ülkeyi bağımsızlık meşalesi altında topladı. Parçalanmış ve yokluk içindeki bir imparatorluktan, tüm dünyanın saygı duyduğu, çağının ilerisinde bir devlet yarattı. Tarihi yeniden yazdı. Onun büyük devrimi ise “Cumhuriyet” oldu. Cumhuriyet'e giden yol ise zorluklarla doluydu. İşte tarihe altın harflerle yazılan o destanın öyküsü…
ZAFERLERLE TAÇLANDI
Anadolu işgal altındaydı. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a adım attı, kurtuluş ateşini yaktı. Zafer üstüne zafer kazandı. Bir yandan da Cumhuriyet'e giden yolun taşlarını döşedi. Bunun ilk adımı ise 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı oldu. Yeni bir anayasa hazırlandı. 1923'te ise sıra; Cumhuriyet'in ilan edilmesine gelmişti.
CUMHURİYET MÜJDESİ!
Tarih: 28 Ekim 1923… Türkiye Devleti, bir hükümet kriziyle karşı karşıyaydı. Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fethi Okyar ve Kazım Özalp'i Çankaya Köşkü'nde yemeğe davet etti. “Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilan ediyoruz” dedi. Yemekten sonra İsmet İnönü ve Mustafa Kemal sabaha kadar Meclis'e
sunulacak taslak üzerinde çalıştı. İki arkadaş, Cumhuriyet için baş başa vermişlerdi. O gece Türkiye'nin kaderi ve yönetim biçimi şekillendi… Atatürk, metnin ilk maddesine şunu yazdı: “Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir.” Cumhuriyetin ilanına artık sadece saatler vardı.
YAŞASIN NİDALARI
Tarih: 29 Ekim 1923… Meclis, saat 18.00'de toplandı. Genel Kurul sıralarında 158 milletvekili oturuyordu. İnönü, Meclis'e Anayasa'nın birinci maddesinin değiştirilmesi teklifini sundu. Bu öneri, Genel Kurul'da büyük tartışmalara neden oldu. Kanun teklifi oy birliğiyle kabul edildi. Bütün milletvekilleri ayağa fırlayıp dualar eşliğinde üç kez “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırdı… Falih Rıfkı Atay, o anda Meclis'te yaşanan heyecanı şöyle anlattı: “Oylamada yanımda bulunan Osmanlı'nın dahiliye vekili Hazım Bey'i hatırlıyorum. ‘Kabul edenler' diye sorulunca iki elini birden kaldırdı.”
ALKIŞLAR SALONU İNLETTİ
Saat 20:45'te Cumhuriyet ilan edilmişti. Sıra Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı'nı seçmeye gelmişti. Kapalı oylama yapıldı. Aslında aday da yoktu. Oturuma katılan 158 milletvekilinin aklında tek bir isim vardı: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk… Oylama sonrası, Atatürk 158 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. Alkışlar arasında kürsüye çıkan Atatürk, şu konuşmayı yaptı: “Sözlerini şöyle bitirdi: Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve galip olacaktır.” Dualar okundu, oturum sona erdi…
MİLLETİN BÜYÜK COŞKUSU
Dışarıda ise coşku sürüyordu. Saat 22:00 olmuştu… Meclis'in önünde toplanan vatandaşlar Mustafa Kemal'i büyük sevgi gösterisiyle karşıladı. Yurdun
dört bir yanında 101 pare top atışı yapıldı. Bağımsızlığın simgesi Cumhuriyet, milletin en büyük bayramı oldu. Tüm unutturma çabalarına ve kısıtlamalara rağmen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı her yıl artan bir coşkuyla kutlandı ve kutlanacak.
ATATÜRK CUMHURiYETi ANLATIYOR
Atatürk, Cumhuriyet'i işte bu sözlerle anlattı:
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. (1933) Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir. (1931) Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. (1926) Türk Milleti'nin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare,
Cumhuriyet idaresidir. (1924) Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. (1933) Cumhuriyet, Türk Milleti'nin refah ve yükselmesi yolunda asırların görmediği başarılara erişti. Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyet'in gelecek evlatları, bizden daha çok refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır. (1933)
(Sözcü)