Yargıtay'dan hamilelerin işten çıkarılması hakkında emsal karar
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, hamile olduğunu bildirdikten sonra işten çıkarılan kadının hamileliği sebbebiyle ayrımcılığa uğradığına hükmetti.
İstanbul'da bir şirkette iş güvenliği uzmanı olarak çalışan kadın, hamile olduğunu bildirdikten iki gün sonra işten çıkarıldı.
"Uyum ve iletişim problemleri" bulunduğu gerekçesiyle işten çıkarılan kadının açtığı davada önce tazminat talebi reddedildi. Temyiz sonrası Yargıtay'a giden dava sonucunda ise hamilelik nedeniyle ayrımcılık yapıldığı kararına varıldı.
Birgün'de yer alan habere göre; işyerine hamile olduğunu bildirdikten sonra, "Çalışma arkadaşlarıyla uyum ve iletişim problemleri yaşadığı, yöneticisiyle saygı çerçevesine uymayan konuşmalar yaptığı" gerekçesiyle işten çıkarılan kadın, gerçek sebebin hamile kalması olduğunu belirterek, ayrımcılık tazminatı ve fazla mesai ücreti alacaklarının tahsili istemiyle dava açtı.
İşveren ise işten çıkarılma nedenleri arasında hamileliğin bulunmadığını iddia etti.
MAHKEME REDDETTMİŞTİ
İstanbul 3. İş Mahkemesi, iş akdinin davacının hamileliği nedeniyle kötü niyetli olarak feshedildiğine dair yeterli delil bulunmadığına hükmederek tazminat talebini reddetti.
Etha'da yer alan habere göre, temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise, hamilelik nedeniyle ayrımcılık yapılarak iş sözleşmesinin feshedildiği kararına vardı. Somut olayda, kadının iş yerinde olumsuzluklara neden olan bir çalışmasının bulunmadığı, çalışmalarının yöneticisi tarafından takdir edildiği belirtildi. Hastane yazısıyla hamileliğin işverene bildirilmesinden iki gün sonra iş sözleşmesinin feshedildiği kaydedilen kararda, ayrımcılık tazminatının koşullarının oluştuğu vurgulandı.
Yerel mahkeme kararını bozan daire, davacı hakkında İş Kanununun "eşit davranma ilkesi" başlıklı 5. maddesi kapsamında ayrımcılık tazminatına karar verdi.
'EŞİT DAVRANMA İLKESİ'NE AYKIRI'
Hukuktaki "eşit davranma ilkesi"nin işverene, haklı ve objektif bir neden olmadıkça işçilere farklı davranmama borcu yüklediğine işaret edilen kararda, işverenin çalışanlar arasında keyfi biçimde ayrım yapmasının yasaklandığı vurgulandı.
Kararda, eşitlik ilkesinin Anayasayla birlikte İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de ele alındığı aktarıldı. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 5 Temmuz 2006 tarihli direktifinde, "Doğum iznindeki bir kadının doğum izninin bitiminden sonra işine veya eş değer bir pozisyona kendisi için daha dezavantajlı olmayan koşul ve şartlarda geri dönmeye, çalışma koşullarında yokluğu sırasında yararlanmış olacağı her türlü iyileştirmeden yararlanmaya hakkı vardır" kuralının bulunduğu ifade edildi.