AYM'den 'Fethullah Gülen'e hakaret cezasında 'ihlal' kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM), gazeteci Erbil Tuşalp'in bir yazısında Fethullah Gülen'le ilgili yaptığı alıntıda kullandığı ifadeler nedeniyle 'hakaret' suçundan para cezasına çarptırılmasını basın ve ifade özgürlüklerinin ihlali saydı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), gazeteci Erbil Tuşalp'in bir yazısında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'le ilgili yaptığı alıntıda kullandığı ifadeler nedeniyle 'hakaret' suçundan para cezasına çarptırılmasını basın ve ifade özgürlüklerinin ihlali saydı.
Gazeteci Erbil Tuşalp hakkında, 26 Kasım 2013 tarihinde yayımlanan köşe yazısında, CIA eski yetkilisi Graham Fuller'in hazırladığı raporda kullanılan Fethullah Gülen'e yönelik ifadelere yer vermesinin ardından şikayet üzerine soruşturma başlatıldı.
Tuşalp savunmasında, Gülen ile ilgili ifadelerin alıntıdan ve siyasal İslami çevrelerin yayın organlarında ilgili tarafların birbiri hakkında kullandığı sözlerin aktarımından ibaret olduğunu ve kendi düşünceleri olmadığını dile getirdi. Mahkeme, Tuşalp'a 'hakaret' suçundan bin 740 lira adli para cezası verirken, hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Manevi tazminat ödenecek
Karara itirazı reddedilen Tuşalp, 5 Şubat 2015 tarihinde AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu 23 Ekim'de görüşen AYM, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ‘ifade özgürlüğü’ ile Anayasa’nın 28. maddesinde güvence altına alınan ‘basın özgürlüğü’nün ihlal edildiğine karar verdi.
Kararın bir örneği ifade ve basın özgürlükleri ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamak yapılmak üzere İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. AYM ayrıca Tuşalp'e, ihlale konu olan mahkeme kararındaki para cezası kadar, manevi tazminat ödenmesine de hükmetti.
Gerekçeli karar
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan gerekçeli kararda, "Başvurucunun konuşmasında ele alınan konu kamusal çıkarlarla ilgilidir ve toplumu yakından ilgilendiren, güncelliğini koruyan bir konuya dair yazının çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı açıktır. Bu çerçevede tanınmış bir kişi olan müştekiye yönelik ifadelerin ve bizzat müşteki tarafından kullanılan ifadelerin tanınmış bir gazeteci olan ve siyasal meseleler üzerine çalışan başvurucu tarafından gündeme getirilmesi ve tartışmaya açılmış olması tabiidir. Bu nedenle de müştekinin şeref ve itibarı ile başvurucunun ifade özgürlüğünün çatıştığı mevcut davada dengelemenin yapılması sırasında kamunun menfaatlerinin gözetilmesi demokratik bir toplumun devamlılığı için hayatidir" tespitinde bulunuldu.