MEB'den evrim skandalı: 'Tamamen yanlış'
MEB’in okullarda destekleme ve yetiştirme kurslarında kullandığı Biyoloji testinde yer alan evrim sorusu tepkiye yol açtı.
YURDAGÜL UYGUN - SÖZCÜ/ Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı ve okullarda destekleme ve yetiştirme kurslarında kullanılan ‘Kazanım Kavrama Testleri' arasında yer alan evrimle ilgili iki soru bilim insanları tarafından tepkiyle karşılandı. Konuyu SÖZCÜ'ye değerlendiren Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği Başkanı ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Somel, “Bu soru, ‘dünya düzdür' demekle eşdeğerdir” dedi.
Somel, “Günümüzde ortaya atılan evrim düşüncesinin bilim çevrelerinin çoğu tarafından kabul görmemesi I. olduğunu varsaydıkları ara geçiş formlarıyla ilgili fosil bulunmaması, II. kayıtlı fosillerle günümüz canlıları arasında bir farklılığın olmaması III. ilk canlının nasıl oluştuğuyla ilgili tutarlı bir görüş üretememiş olmaları, verilenlerin hangilerinden dolayıdır?” sorusunun baştan aşağı yanlış olduğunu söyledi.
Okullarda evrimin farklı başlıklar altında öğretildiğini ve hiçbir şekilde böyle bir içerik olmadığını anlatan Somel, “Bu korkunç bir manipülasyon. ‘Dünya düzdür' demekle, bunu öğretmekle eşdeğer bir soru sormuşlar. Bu soru, şuanki müfredata da, bilime de aykırı. Hiçbir iler tutar yanı yok” dedi.
Bu tür sorularla öğrencilere zarar verildiğini söyleyen Somel, “Evrimi kabul edip etmemenin en önemi var, ya da evrimi öğretsek de öğretmesek de olur gibi tavizkar yaklaşımlarla bu noktaya geldik. Evrimsel biyolojinin hayatta pratik karşılığı var. Sağlık Bakanlığı'nın son günlerde sürekli uyarı yaptığı antibiyotik kullanımı da tam da evrimsel biyolojiyle ilgili” diye konuştu.
Bu şekilde yaklaşım ve sorularla ülkeye karşı suç işlendiğini kaydeden Somel, şöyle devam etti: “Bunu yapmak kamu suçu. Bu, ‘çocuklara kendinizi camdan atabilirsiniz, sakıncası yoktur'u öğretmekle, söylemekle eşdeğer. Bir felaket bu. İlköğretim müfredatında evrim var. Doğal seçilim, mutasyon gibi temel kavramlar öğretiliyor. Dolayısıyla Bakanlık kendi müfredatına aykırı, bilimsel gerçeklere aykırı bir iş yapmış durumda. Bunun hesabını soracağız.”
BİLİM AKADEMİSİ BAŞKANI PROF. ALPAR: HEM SORU HEM ŞIKLAR YANLIŞ
Bilim Akademisi Başkanı ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Alpar, birinci sorunun hem kendisinin hem de şıklarının yanlış olduğunu söyledi. Alpar, “Sahici yani araştırma yapan, kanıtlara itibar eden bilim insanlarının tamamı, şimdiye kadarki bütün kanıtlara bakarak, evrim teorisinin geçerli olduğunu kabul eder. Evrim herhangi bir düşünce değil, bilimdeki anlamıyla teoridir. Yani evrim teorisi yeni deneyler ve gözlemler için öngörüler yapar, ve şimdiye kadarki deney ve gözlemler teorinin öngörülerini yanlışlamamıştır. ‘Evrim düşüncesi bilim çevrelerinin çoğu tarafından kabul görmüyor' tamamen yanlış ve cahilce bir iddia” dedi.
Sorunun şıklarını değerlendiren Alpar, birinci şıkta ara geçiş formlarıyla ilgili fosil bulunmadığının doğru olmadığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Ara geçiş formuyla ilgili çok sayıda fosil var. Bazı türlerde bu geçişin bazı evreleriyle ilgili fosiller bulunmayabiliyor. Ancak birçok tür için ara formlarda fosil bulguları da, ortadan kalkmış türlerle ilgili fosiller de var. Üstelik, fosillerle ilgili bilgi, artık sadece fosilleri inceleyerek bile değil, fosillerden DNA alınarak da doğrulanıyor. Dolayısıyla bu şık doğru değil.”
İKİNCİ ŞIK KÜLLİYEN YANLIŞ
İkinci şıkta verilen “Kayıtlı fosillerle günümüz canlıları arasında bir farklılığın olmaması” görüşünün külliyen yanlış olduğunu anlatan Alpar, “Fosillerle günümüz canlılar arasında farklılıklar var. Bazı türler daha hızlı, bazı türler daha yavaş, bazı türler çok az evrimleşir. Onun için de evet yavaş ve az evrimleşen türler var ama daha hızlı evrimleşen türler de var. Gelişmiş organizmalar için evrim milyonlarca yıl , bazıları için yüz milyonlarca yılda ortaya çıkan bir süreç. Bunu fosil ve DNA kayıtları ile çğrenebiliyoruz. ysa bakteriler gibi daha basit canlılar için nesiller çok hızlı gelip geçiyor onuniçin labortuarda bunların evrimini tam da Darwin teorisnin önerdiği mutasyon ve seçilim mekanimalarıyla birkaç gün içinde görüyoruz. Bu şık sadece bilimsel kanıtlar açısından değil ayrıca mantıken de yanlış: çünkü ”bazı türler yavaş değişiyor veya uzun süre değişmiyor” ise buradan ”hiçbir tür değişmiyor, evrim yok” sonucu çıkmaz. Basit bir mantık hatası var burada.
Alpar, “İlk canlının nasıl oluştuğuyla ilgili tutarlı bir görüş üretememiş olmaları” şeklindeki üçüncü şık içinse şunları anlattı: “İlk canlıların nasıl oluştuğunu henüz bilim insanları hakikaten bilmiyorlar. Bunları sınayıp, kanıtlamak zor. Ancak evrim teorisinin iddiası hayatın ilk defa nasıl çıktığını açıklamak değil, canlı türlerinin nasıl evrimleştiğini açıklamaktır. Evrim teorisi türlerin evrimini doğal mekanizmaları ile açıkladığı için ilk canlıların ortaya çıkmasının da doğal mekanizmalar olduğu beklentisi vardır. Ama bu doğrudan evrim teorisinin açıklamış bulunduğu bir konu değil. Dolayısıyla her üç şık da yanlış.”
İKİNCİ SORU KÜLTÜR SOSYOLOJİSİ SORUSU
İkinci soruyu değerlendiren Alpar, şunları söyledi: “Verilenlerden hangileri yaradılış inancına sahip bilim adamlarının görüşleri içerisinde değerlendirilir? ” sorusu açık ki bir grup insanın görüşler ile ilgili, yani bir kültür sosyolojisi sorusu. Bunun bilimsel cevabı mesela anketle veya metin analizleri ile yapılabilir. Biyoloji sorusu değil. Görüşlerin tartışılması da bir din bilgisi (teoloji) ve felsefe sorusu. Böyle bakarsak ardından ”yaradılış inancı”ndan ne anlaşılıyor ve kimler tarafından neye göre nasıl ‘değerlendirilir’ soruları geliyor.
Birinci şık ‘ Mutlak güç sahibi Bir Yaratıcı ‘dan söz ediyor. Yaratıcı inancı taşıyanlar için önemli bir ayırım Yaradan’ın evreni doğa yasaları ile birlikte yarattıktan sonra artık bu doğa yasalarının işleyişine karışmadığı fikridir. Bu anlayış insanın dünya işleri üzerine kanıt ve gözlemlerle bilgi edinmesine, doğanın neden böyle işlediğine ve bizim bunu nasıl anlayabildiğimize ve buna dayanarak bu dünya işlerini dünya bilgisine göre yapmamıza imkan tanır. Böyle bir yaratılış inancı bilimle ve evrim teorisi ile çelişmez. Bu anlayış tarih boyunca birçok din çerçevesinde ve bu arada İslamiyet içinde de vardır.
Bu sorudaki ikinci ve üçüncü şıklar ise çok daha dar bir yaratılış inancını yani Amerikan Evanjelist (İncilci, köktenci) protestanları arasındaki ‘Yaratılışçılık’ akımının söylem ve tezlerini alıntılıyor. Her iki iddia kanıtlara bakılırsa yanlış, birinci soru ile ilgili olarak gördüğümüz gibi. Burada bunun inanç olduğu söyleniyor ama sanki tek yaratılış inancı bu iddialarmış gibi temelsiz bir propaganda yapılıyor.