MSB eski Genel Sekreteri Yalım'dan çarpıcı açıklamalar: PYD’nin lideri Salih Müslim 2014'te Ankara’da ağırlandı
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, "Dört cephede harekat icra etmek Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmaktır." dedi.
Korkusuz yazarı Ahmet Takan bugünkü köşe yazısında Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım ile arasında geçen bilgi aktarımını okurlarına duyurdu.
Sınırlarda ve Libya'da yaşanan gerilimli ortamı değerlendiren Yalım, dört cephede birden harekat icra edilmesinin hata olduğu değerlendirmesini yapan Yalım, "“Türk Ordusu’nun aynı anda dört cephede harekat icra etmesi ve harekat devam ederken askerlik süresinin altı aya düşürülmesi stratejik bir hatadır." dedi.
Suriye cephesinde yaşananlara dair bilgi veren Yalım, "Erdoğan ve AKP "hükümetleri barışı desteklemek yerine muhalifleri ve savaşı destekledi. Suriye’deki terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim, 3-5 Ekim 2014’te Ankara’da ağırlandı. 29 Ekim 2014’te Habur Sınır Kapısı açıldı ve 80 araçlık peşmerge konvoyu Türkiye üzerinde Suriye’ye geçiş yaparak terör örgütü PYD’ye destek verdi. 22 Şubat 2015’te Süleyman Şah Türbesi 37 km. geri çekilerek Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan İsrail koridorunun önü açıldı." dedi.
Takan'ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
Acımız büyük… Erdoğan ve AKP hükümetlerinin devlet aklını ve kurmay aklını yok sayarak yaptığı planlamalar ile Türk Ordusu dört cephede harekat icra ediyor. Tanrı yardımını esirgemesin. Yurt dışında Irak, Suriye ve Libya’da harekat icra eden Türk Ordusu yurt içinde İç Güvenlik Harekatı icra ediyor. İktidarın SETA ve SADAT’çıların dışında akla ihtiyacı yok!.. Ancak, bugünkü kapalı görüşmede muhalefet belki nasiplenir diye devlet hizmetine ömrünü vermiş bir kurmay görüşüne başvurdum. MilliSavunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, “Türk Ordusu’nun aynı anda dört cephede harekat icra etmesi ve harekat devam ederken askerlik süresinin altı aya düşürülmesi stratejik bir hatadır. Yunanistan, Adalar (Ege) Denizi’ndeki askeri yığınağını sürekli olarak artırırken dört cephede harekat icra etmek Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmaktır. Adalar (Ege) Denizi’nde işgal edilen adalarımıza ilave olarak yeni krizler gündeme gelirse Türkiye nasıl müdahale edecek?” dedi. Ümit Yalım, yurt içinde icra edilen İç Güvenlik Harekatı’nın yakın hava desteği ile başarılı bir şekilde sürdürüldüğünün altını çizdi. Ümit Yalım’ın yurt dışında 3 cephede sürdürülen mücadelelerle ilgili değerlendirmeleri başlıklar halinde şöyle;
IRAK CEPHESİ
“Türk askeri, 1926 ve 1946 Anlaşmaları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. Maddesi gereği, 1990’lı yıllardan bugüne kadar Kuzey Irak’ta konuşlu olarak görev yapıyor. İhtiyaç duyulduğunda Türk birliklerine yakın hava desteği veriliyor ve Türk savaş uçakları ABD ile koordine edilerek Irak hava sahasını kullanıyor. Kuzey Irak’ta konuşlu birliklerimiz, Kandil Dağı ve sınırımıza yakın bölgelerde bulunan PKK terör örgütünün Türkiye’ye yönelik saldırılarına karşı önemli ölçüde koruma sağlıyor. Türk askerinin Irak’ta bulunması hayati öneme haiz olup Türkiye’nin güvenliği için harekat ihtiyacıdır. Türk askerinin Irak’taki mevcudiyeti devam ettirilmelidir.”
LİBYA CEPHESİ
“Erdoğan ve AKP hükümeti, 27 Kasım 2019’da, Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanları Anlaşması’ndaki sözde kazanımlarımızı korumak maksadıyla, 2 Ocak 2020’de Libya Tezkeresini Meclis’ten geçirerek Libya’ya asker gönderdi. Anılan anlaşma ile toplam 80 bin kilometrekarelik Türk Kıta Sahanlığı, Yunanistan, Libya ve Mısır’a terk edildi. Türk askeri, anlaşma ile terk edilen kıta sahanlığımızın neresini koruyacak?
Mevcut durum itibarıyla Libya hava sahası Hafter’in kontrolünde ve Libya hava sahasını kullanamıyoruz. Libya’ya gönderilen askerlerimiz Hafter birliklerinin tehdidi altında. Libya’da şehit edilen askerlerimizin kamuoyundan gizlendiği ve gizlice defnedildiği ortaya çıktı. Türkiye, Libya’da barışı desteklemeli ve Türk askeri en kısa zamanda Libya’dan geri çekilmelidir.”
SURİYE CEPHESİ
“Erdoğan ve AKP hükümetleri barışı desteklemek yerine muhalifleri ve savaşı destekledi. Suriye’deki terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim, 3-5 Ekim 2014’te Ankara’da ağırlandı. 29 Ekim 2014’te Habur Sınır Kapısı açıldı ve 80 araçlık peşmerge konvoyu Türkiye üzerinde Suriye’ye geçiş yaparak terör örgütü PYD’ye destek verdi. 22 Şubat 2015’te Süleyman Şah Türbesi 37 km. geri çekilerek Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan İsrail koridorunun önü açıldı.
Adana Mutabakatı ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. Maddesi gereği, Fırat’ın batısındaki terör unsurlarını temizlemek maksadıyla 2016-2018 yılları arasında Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı icra edildi. Fırat’ın doğusunda bulunan terör unsurlarını temizlemek maksadıyla 9 Ekim 2019’da başlatılan Barış Pınarı Harekatı, ABD’nin girişimiyle durduruldu.
Soçi Mutabakatı kapsamında Suriye’nin İdlib bölgesinde TSK tarafından gözlem noktaları tesis edildi. Fırat batısındaki hava sahası Rusya’nın kontrolünde olduğu için İdlib bölgesindeki birliklerimize savaş uçakları ile yakın hava desteği veremiyoruz. Hava desteği olmadan ve hava sahasının kontrolü sağlanmadan müşterek harekat yapılamaz. Devlet aklı ve kurmay aklı yerine belediye kafası ve cahil cesareti ile hava desteği olmadan birliklerimiz İdlib’te konuşlandırılarak ateşin ortasında bırakıldı. Bu durumdan istifade eden Esad rejimi, İdlib’teki birliklerimize hava saldırısı yaparak 33 askerimizi şehit etti.
Müşterek harekatın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ağır kayıplar verildiğini gösteren tarihi örnekler var. Tinian Adası’na atom bombasının bileşenlerini bırakan USS-Indianapolis Kruvazörü’ne dönüş yolunda Taktik Hava Desteği (TASMO) ve denizaltı savunma harbi nitelikli muhrip/ destroyer desteği verilmedi. USS-Indianapolis Kruvazörü, 30 Temmuz 1945’te Filipinlere doğru tek başına seyir halindeyken Japon denizaltısından atılan torpidolarla Büyük Okyanus’ta batırıldı. 300 kadar mürettebat gemi ile birlikte batarak hayatını kaybetti.
İdlib olayından sonra Erdoğan’ın, ‘Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacaktır’ söylemi tam bir akıl tutulmasıdır. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan askeri harekatın maksadı en az kayıpla verilen hedefe ulaşmaktır.
Mevcut durum itibarıyla Suriye’de icra edilen harekat düşük yoğunluklu çatışmadan Esad rejiminin ordusu ile bölgesel savaşa dönüşmüştür. Anayasa’nın 117. Maddesi gereği Başkomutanlık görevi Genelkurmay Başkanı’na devredilmelidir.
Esad rejiminin alçakça saldırısı sonrasında Bahar Kalkanı Harekatı ile misliyle müdahale edilmiş ve rejim birliklerine çok ağır zayiat verdirilmiştir. Türkiye, bu aşamadan sonra itidalli davranmalı ve Esad ordusuyla yapılan bölgesel savaşın genel savaşa dönüşmesinin önüne geçilmelidir.
Suriye’deki birliklerimizin güvenliği için hava sahasının kontrolü ve yakın hava desteği sağlanmalı, birliklerimiz Suriye vatandaşlarının göçünü önleyecek şekilde Suriye içinde yeniden tertiplenmelidir.”