Emin Çölaşan: Bir acayip olay daha, bunların dini imanı para

Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşesinde iktidar göçmen politikalarını eleştirdi.

Emin Çölaşan: Bir acayip olay daha, bunların dini imanı para

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında Suriyeli sığınmacılar konusunda gelinen noktayı değerlendirdi. AKP iktidarının göçmen politikalarını eleştiren Çölaşan, hükümetin Suriyelilerin ülkeye sokulmasının altındaki asıl amacın Avrupa'dan gelen ödenek olduğunu yazdı.

"Suriye'de başımıza gelenler sonrasında bizimkiler yeni bir atraksiyon planlaması yaptı. Türkiye'ye kapağı atan ve büyük çoğunluğu Suriyeli olan beş milyona yakın sığınmacıyı Trakya sınırları üzerinden Yunanistan'a ve eğer mümkün olursa Bulgaristan'a postalamak…" diyen Çölaşan durumu insan ayıbı olarak niteledi.

Çölaşan yazısında şunları kaydetti:

Sevgili okurlarım, çok iddialı söylüyorum, Türk Devleti, kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman böyle küçültücü olaylara tanıklık etmemişti.

1920 yılından beri neler yaşadık. Kurtuluş Savaşımızı kazandık, devrimlerimizi yaptık, ekonomik kalkınmamızı başardık, demokrasiye geçtik, Kıbrıs Barış Harekâtı'nı gerçekleştirdik, terörle mücadele ettik…

Belki yeterince gelişmemiştik ama devletimizin bütün dünyada büyük bir saygınlığı vardı.

Bir de şimdi, bunların döneminde yaşadıklarımıza bakın!..

Hele de şu son yılları anımsayın!

Gereksiz bir Suriye inadı sonrasında saygınlığımız neredeyse sıfırlanmış, bir sürü ülkeyle durup dururken papaz olmuşuz.

Düzeltme yolu nedir?

Gerçi kimse bilmiyor ama bu saatten sonra herhangi bir düzelme olacağını ancak saf vatandaşlara yutturmak mümkün olur.

★★★

Suriye'de başımıza gelenler sonrasında bizimkiler yeni bir atraksiyon planlaması yaptı.

Nedir o?

Türkiye'ye kapağı atan ve büyük çoğunluğu Suriyeli olan beş milyona yakın sığınmacıyı Trakya sınırları üzerinden Yunanistan'a ve eğer mümkün olursa Bulgaristan'a postalamak…

“İnsanlık ayıbı” birkaç gün önce işte böyle başladı.

Binlerce sığınmacının bütün amacı ilk aşamada, bir AB ülkesi olan Yunanistan'a adım atıp oradan öteki AB ülkelerine geçip iş sahibi olmak, para kazanmak.

Şimdi ekranlarda görüntüleri izliyoruz:

-Bunların üzerlerinde muhteşem, gıcır gıcır giysiler var.

-Ceplerinde paraları var, sınıra çoğu taksilerle geliyor.

-Çoğu Türkçe biliyor.

-Bazıları Meriç Nehri'ne dalıp sınırı yüzerek geçme derdinde.

-Esas ayıp olan ise bazılarını sahillerimizden lastik botlara bindirip Yunan adalarına geçmelerine göz yummak.

★★★

Bizimkilerin uygulaması çok basit:

Kana kan, intikam… Madem öyle işte böyle!

İyi de, lastik botlarla denize açılmaya ittirdiğiniz çoluk çocuk o insanların başına neler geleceğinin hesabını hiç mi yapmadınız?

İşte, sınırda ölümler ve denizde boğulmalar şimdiden başladı bile…

Türkiye gönderiyor, sınır kapılarına ve denize salıveriyor, Yunanistan kovalıyor!

Saldım çayıra Mevlâm kayıra…

Feci bir insanlık dramına tanık oluyoruz.

Herhalde Bulgaristan da onları almayacak.

Küçük çocuklar, ana babalarının kucağında bebekler…

Yürümekten aciz ak saçlı ihtiyarlar.

★★★

Bu iktidar geçmiş yıllarda kabadayılık yaptı, gelen milyonlarca kişiyi buyur etti. Amaç belliydi:

Bunlara kelle başına (örneğin) bir dolar harcarız ama dışarıdan üç dolar koparırız. Bu ekstra parayı da kazanç hanemize ekleriz!

Ama olmadı, yanlış hesap yine Bağdat'tan döndü.

Dışarıya yıllarca yalvardılar “Aman bize para verin” diye…

Paracıklar gelmeyince de sınırları açmak, tersine göçü bırakmak zorunda kaldılar…

Burada en önemli beklentileri Yunanistan'ı ve Türkiye için kesenin ağzını açmayan AB'yi zorlamak.

Dikkat ediniz, işin içinde yine “Para” var.

Bunların dini imanı para.

Etiketler
Emin Çölaşan Para