Cezaevinden Emin Çölaşan'a mektup: Hiç düşünmediğimiz bir hususu dile getirmiş
Sözcü yazarı yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde cezaevlerinde yaşanan koronavirüs ihmallerine yönelik kaleme aldığı yazısında Bursa Cezaevi'nden Ahmet Erbay adlı bir mahkumun kendisine gönderdiği mektubu okuyucularıyla paylaştı.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşe yazısında Bursa Cezaevi'nden Ahmet Erbay adlı mahkum tarfından kendisine gönderdiği mektubu okurlarına aktardı.
Çölaşan, "Korona sonrasında hemen hiç düşünmediğimiz bir hususu dile getirmekte idi." dediği mektubu "Şu anda Türkiye'deki 366 cezaevinde yaklaşık 300 bin kişi tutuklu veya hükümlü olarak yatıyor. Üstelik o cezaevlerinde başta infaz koruma memurları, yani gardiyanlar olmak üzere binlerce kişi çalışıyor. Hükümlü Ahmet Erbay mektubunda büyük bir tehlikeye dikkat çekiyor, uyarıyor." diyerek paylaştı.
İşte Çölaşan'ın paylaştığı o mektup:
★★★
“Sayın Emin Bey, merhabalar… Ben, Bursa Cezaevi'nde 1.5 senedir tutuklu bulunuyorum. Bu mektubu gönderme nedenim FETÖ iddialarındaki hukuksuzluklar veya yaşanan mağduriyetlerle ilgili değil, sizin de yakından takip ettiğiniz ve hepimizin güncel konusu ve derdi olan koronavirüstür…
Adalet Bakanlığı cezaevleri için çeşitli önlemler aldı. Açık ve kapalı görüşler iptal edildi, nakiller durduruldu… Cezaevinin dışını korumakla görevli jandarmanın çarşı izinleri iptal edildi. Ayrıca, sağ olsunlar bulunduğum cezaevi yöneticilerinin de kendince bazı önlemler aldığını görmekteyiz. Fakat alınan bu tedbirler, endişelerimizi gidermekte yeterli değildir.
Haftada bir yapılan kapalı görüş ve ayda bir yapılan açık görüş iptal edilse de cezaevinde üç farklı vardiyada binlerce infaz koruma memuru görev yapmaktadır. Kapalı görüş bildiğiniz gibi, kırılmaz çift cam arkasında telefon kullanılarak yapılan bir görüş. Bu sebeple ziyaretimize gelen ailemizle temas kuramadığımız gibi o devasa kalınlıktaki camlardan virüsün geçmesini bırakın, birbirimizi dahi görmekte zorlanıyoruz.
Bunun aksine infaz koruma memurları her koğuşa girmekte, sayım yapmakta, evrak teslim etmekte ve yemek vermekte… Anlaşılacağı üzere, tutuklu ve hükümlülerin adli ve idari tüm işlemlerini takip ettiklerinden bizimle devamlı surette fiziki temasta bulunmaktadırlar.
★★★
Adalet Bakanlığı ve cezaevi yöneticileri kurum içinde olağanüstü çaba ve gayret gösterip tüm tedbirleri de alsa, mesaisi biten yüzlerce infaz koruma memuru doğal olarak evine gitmekte, toplu ulaşımı kullanmakta, alışveriş yapmakta… Anlaşılacağı üzere onlar cezaevinde görevli olmadığı zaman diliminde az önce bahsettiğim tüm tedbirlerin dışında kalmakta ve bu sebeple istemeden koronavirüse açık bir hedef haline gelmektedir.
Öğrendiğimiz kadarıyla 14 günlük bir kuluçka dönemi var. Bu süre zarfında hastalığın belli olmamasını da göz önüne alırsak, bir memur, hasta olduğu tespit edilene kadar virüsü kaptığı 14 gün boyunca cezaevinde yüzlerce, binlerce insana bu hastalığı bulaştırabilir. Cezaevleri kapalı ortam olduğundan çok rahatlıkla bu hastalık bir salgına dönüşebilir.
Örnek vermek gerekirse, en basitinden cezaevinde bulunan her 10 kişiden 8'inde mantar hastalığı vardır. Temasla geçen bu hastalık neredeyse herkeste bulunur. (Cezaevi sağlık ocaklarındaki hastalık istatistiklerine bakılabilir.)
Kış aylarında bir kişi grip oldu mu bütün koğuş aynı hastalığa yakalanır çünkü kapalı ortamlarda maalesef bu kaçınılmazdır.
★★★
Cezaevleri yapısı itibarıyla karantina altına alınamaz. Tutuklu ve hükümlüler zaten fiilen daimi bir karantinada. Fakat cezaevi görevlilerini nasıl karantinaya alacaksınız? Cezaevlerini hastaneye dönüştürme imkanı yok. Veya salgın başladığında hastaları hastaneye taşımak da imkansız. Çünkü bu sefer orada nasıl tedbir alacaksınız?
Cezaevleri şu anda zaten sosyal bir ölüme terk ediliş. Eğer hastalık başlarsa göz göre göre fiziki olarak da bir ölüme terk edilmiş olacak!
★★★
Sizlerden ricam şudur; 1-2 yıldır ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen fakat ne hikmetse bir türlü gerçekleşmeyen ‘infaz yasası'nda yapılacak düzenlemenin bir an önce tekrardan gündeme alınması ve Meclis'te ivedilikle görüşülüp yasalaşması konusunu gündeme getirmeniz.
Bu insani bir rica ve taleptir.
Burası cezaevi… Evet buradaki insanlar geçmişte yaptıkları hataların sonucu olan cezalarını çekmekteler. Fakat şu anda cezadan ziyade ölümle karşı karşıyalar. Hiçbir hatanın bedeli ölüme terk ediliş olmamalı.
Şu an dünyada birçok ülke cezaevlerini boşalttı. Bu önemli ve acilen alınması gereken bir tedbirdir. Birçok alanda ciddiyetle ve ivedilikle tedbir alan yetkililerin, cezaevlerinde de geç kalınmadan tedbir alması gerekmektedir.
Bu tedbirler hem görevli olan infaz koruma memurlarının, hem de tutuklu ve hükümlülerin hayatını kurtaracaktır.
★★★
Cezaevinde bulunan tutukluların, adli kontrol tedbiri uygulanarak tutuksuz yargılanmaları devam edebilir.
Hükümlüler ise denetimli serbestlik konusunda yapılacak yasal bir düzenleme ile serbest bırakılabilir veya cezaları ertelenebilir. Daha radikal bir karar alınarak ‘Af Yasası' dahi düşünülebilir. Ama ne yapılırsa yapılsın, önemli olan ivedilikle yapılmasıdır.
Bir kişinin cezaevinde olmasının mantığı, kişiyi ıslah etmek ve kamu yararını gözetmektir. Allah korusun cezaevinde yaşanacak bir salgın sonucu yüzlerce insanın vefat etmesinde nasıl bir kamu yararı olacaktır? Kişiler göz göre göre ölüme terk edilerek mi ıslah olacaktır!
Az önce de beyan ettiğim üzere, bir an önce infaz kanununda düzenleme yapılması konusunu vicdan sahibi bir gazeteci olarak gündeme getirmenizi sizlerden rica ve talep ediyorum. İyi çalışmalar.”