Doç. Dr. Alper Şener: Koronavirüs nisan ayında tavan yapacak

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, koronavirüsün Türkiye’de nisan ayının ikinci haftasında tavan yapacağını söyledi.

Doç. Dr. Alper Şener: Koronavirüs nisan ayında tavan yapacak

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, koronavirüsün Türkiye’de nisan ayının ikinci haftasında tavan yapacağını söyledi.

Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede dünyayı etkisi altına alan koronavirüs insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Ülkemizde de yayılmaya devam koronavirüsün nisan ayında zirveye çıkacağını belirten ÇOMÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, “Salgın modellerinde ortalama 180 ile 200 günlük senaryo üzerinden hareket edilir ilk olgu itibari ile. Türkiye’deki ilk olguyu 11 Mart kabul edersek pik yapacağı süre ortalama nisanın ikinci haftasından sonraki sürece yaymak gerekir. Pik yaptıktan sonra tamamen ortadan kaybolması ya da normal hale gelmesini beklediğimiz süre başlangıçtaki süreyle hemen hemen aynıdır. Ama tabii ki bu senaryolar her zaman tutmaz açıkçası. Bu tip matematik modeller tek tip hesaplanan bir şey değil, hesaplamanın imkanı yok. Bunun içerisinde bir sürü faktör var. Çünkü kişilerin ikazlara uyup uymaması, sağlık sisteminizin ne kadar kuvvetli olup olmaması ya da tedaviye erken başlanıp başlanılmaması gibi bir sürü faktör var” dedi.

“HAZİRAN AYINDA ÜLKEMİZDE KONTROL ALTINA ALMIŞ OLABİLİRİZ”

Türkiye’de koronavirüsün haziran ayında tam anlamıyla kontrol altına alabileceklerini öne süren Şener, “Kişisel bir tahmin olarak, bir kere bu virüs doğal yaşamı içerisinde yüzde 80 derecelik nem ile 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda yaygınlığını kaybediyor ve enfeksiyon yapma potansiyelini kaybediyor. Hava sıcaklıklarının 25- 30 derecinin üzerine çıkmaya başladığı zaman pratik olarak baktığımızda artık virüsün ortamda olsa dahil enfeksiyon yapmayacağı sonucunu çıkarabiliriz. Ama tabii ki bu masa üzerinde yapılmış bir planlama sahada nasıl uygulanır? Onu bilmiyoruz. Tahmin yapmak gerekirse en geç Haziran ayının başı gibi bu salgının ülkemizde tamamen kontrol altına alınabileceğine dair öngörüde bulunabiliriz” diye konuştu.

“ŞARTLARA UYULURSA SORUNU ÇÖZEBİLİRİZ”

Yetkililer tarafından yapılan önlemlere tamamen uyulmasıyla bu sorunun çözüleceğini de sözlerine ekleyen Doç. Dr. Şener, “Şartlar tamamen yerine getirilirse bu sorunu çözebiliriz. Çünkü bunun örnekleri var mesela; Almanya ile İtalya örneği var. İtalyanlar hiçbir şekilde bu şartları yerine getirmeyenler, Akdeniz ülkesi mantığıyla hareket edenler, ‘bize bir şey olmaz’ mantığıyla sokakta gezenler, ülkenin her tarafında etkinlikleri ve hatta ligleri devam eden bir popülasyon olması sebebiyle şu anda yaşadıkları durum sağlık sistemlerinin çökmesi diyebiliriz. Almanya ise, vatandaşları önerilere uydu ve disiplinli bir şekilde sokağa çıkma yasağı uygulanmamasına rağmen, evde kalarak bu salgınla belki de Avrupa’da en iyi mücadele eden ülkelerden biri olarak rol model olabilecek gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

“MUTASYONLA İLGİLİ NET BİR ŞEY YOK”

Bazı uzmanların ‘Koronavirüs mutasyona uğruyor’ açıklamalarına netlik kazandıran Şener, konuyla ilgili net bir şey olmadığını söyledi. Şener, “Konaktan konağa geçerken ya da insandan insana geçerken hata yapma eğilimi var bu virüsün. Bu hata yapmaya meyilli genetik materyal de bazen iyiye doğru bazen de kötüye doğru değişime sebep oluyor. Her mutasyonu her değişimi de kötüye yormak gerekli değil. Bazı mutasyonlarda iyi sonuçlanabilir. Şöyle söyleyeyim ; bu bir kötü mutasyon ama insandan insana geçtikçe kazandığı mutasyonlarla bazen zayıflayarak etkisini kaybedip, yayılım hızı azalabilir ve öldürücü etkinliği kaybolabilir. Ama bu bir hipotez tabii ki henüz net bir şey yok” dedi.

“BU TOPYEKÛN BİR SAVAŞ”

65 yaş üzeri grubun en çok risk altında olduğunu ancak gençlerin de bu riski taşıdığını hatırlatan Şener, “Hep konsantre olduğumuz şey 65 yaş üzerindeki grupta ölümcül seyretmesinden dolayı oluşan bir potansiyel. İkinci konsantre olduğumuz şey 40 ile 60 yaş arasındaki grupta yoğun bakım ihtiyacının fazla olduğunu biliyoruz. Bu konsantre olduğumuz grubun aslında tamamı sağlık hizmetlerinin daha sağlıklı şekilde yürümesi için odaklandığımız bir şey. Ama diğer tarafı hiç ihmal etmememiz lazım çünkü, 40 yaş altındaki grup bunu hafif geçiriyor ama toplumda yayılımı sağlıyor. Yani toplumda yaygınlık devam ettiği sürece siz öbür grubu korusanız dahi virüsü ülkenizden çıkarma ihtimaliniz yok. Bu topyekûn bir savaş. Birlikte yapmamız lazım. Artı bir şeyi açıklamada fayda var ki; belki üzücü bir haber olacak ama bugün itibariyle Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 tane hiç beklenmedik ölüm vak'ası ortaya çıktı. Bir tanesi çocuk yaşında bir tanesi de 17 yaşında. İkisi de koronavirüsüne ait. Özellikle bu grubun kendilerine hiçbir şey olmayacakmış gibi hareket etmemeleri gerekiyor. Bu grup aslında rezervuar grup dediğimiz yani, virüsü aslında yayan grup. Özellikle yayılmayı önleyecek olan grubun bu olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

“İLK EVREYİ KONTROL ALTINA ALIRSAK, DİĞER SÜREÇLERİ KONTROL EDEBİLİRİZ”

Hastalığın üç evreden oluştuğunu ve ilk süreci kontrol altına alındığında hastalığın seyrini değiştirebildiklerini de sözlerine ekleyen Şener, “Kısaca özetlemek gerekirse hastalık 3 evreden oluşuyor. Birinci evremiz boğaz ağrısı, ateş, kuru öksürük ve göğüs ağrısı semptomları olan gruplar. Bunların hepsinde test yaptığımızda sonuç pozitif çıkmayabiliyor. Yani 7- 10 gün içerisinde bunu yakalayabiliyorsanız yakalarsınız. Yoksa bu süreç dışında virüs artık boğazda olmuyor ve akciğere iniyor ve ikinci safhaya geçiyor. İkinci safhada ise akciğerde iltihabın yoğun olduğu bir tablo. Bu ikinci evrede tomografi ön plana çıkıyor. Yani boğazdan alacağınız örnekle değil, tomografi ile akciğerdeki iltihabi sorunu gözlemleyerek bu kişinin korona virüsü olup, olmadığını yönünde bir tanıya gireceksiniz. Üçüncü evre ise akciğerdeki iltihabın artık iyice yaygınlaşıp, solunum cihazına bağlanan grup. Şimdi bu üç evrenin seyrine baktığımız zaman önlem aşaması aslında birinci evre. Eğer birinci evredeki grubu biz kontrol altına alırsak, ikinci ve üçüncü evreyi zaten kontrol altına alabiliriz” şeklinde konuştu.

“ÇANAKKALE’DE 110 HASTA VAR”

Çanakkale’de 110 hastanın olduğunu kaydeden ÇOMÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, “Şuanda Çanakkale’de durum sakin gibi görünüyor. Vak'a artış hızında iki haftalık deneyimi söyleyebiliriz. Bizim öncelikle 5-10 hasta ile başlamıştık şuan 110 civarında hastamız yatıyor, yoğun bakımlar dahil olmak üzere. Bu artışın bir süre daha devam edeceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki iki hafta daha bu artış devam edecek. Daha sonraki süreçte de bir plato çizmesi umudumuz, öyle söyleyelim. Eğer bu önlemlere riayet edilmezse istemediğimiz sonuçlar doğurabilir. Şu aşamada illerde belirli hastaneler oluşturuldu. Ben Çanakkale’de Üniversite Hastanesinde çalışıyorum. Bu hastane pandemi hastanesi oldu. Çanakkale il merkezinde bütün korona virüs tanısı almış bütün şüpheli hastaları biz takip ediyoruz. Ama diğer taraftan da devam etmesi gereken diğer sağlık hizmeti var. Zaten bu işin en zor kısmı da burası. Diğer sağlık hizmetini de Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi yürütüyor. Sağlık iş gücü anlamında bir burayı bir de büyük şehirleri düşünün bu gerçekten yürütülmesi zor bir senaryo” dedi.

Etiketler
Koronavirüs Türkiye Çanakkale Türkiye Üniversite