Cumartesi Anneleri, 784. haftada kaybedilen Talat Türkoğlu'nun faillerini sordu
Cumartesi Anneleri, Koronavirüs salgını nedeniyle internetten yayınladıkları 784. hafta açıklamasında kaybedilen Talat Türkoğlu'nun faillerini sordu.
Cumartesi Anneleri, Koronavirüs salgını nedeniyle internetten yayınladıkları 784. hafta açıklamasında kaybedilen Talat Türkoğlu'nun faillerini sordu.
Cumartesi Anneleri, Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerini 784. haftada Covid-19 salgını nedeniyle internetten yayınladı.
Kaybedilen Talat Türkoğlu'nun akıbetinin sorulduğu 784. hafta açıklamasını kaybedilen Talat Türkoğlu'nun kardeşi Münibe Türkoğlu Yeprem yayınladığı videoda okudu. Açıklama şu şekilde:
"Talat Türkoğlu'nu istiyoruz, Kayıplarımızı İstiyoruz!
Tüm dünyayı ölümcül etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle 784. haftamızın basın açıklamasını sosyal medya hesabımızdan canlı olarak gerçekleştiriyoruz.
Öncelikle devleti, ayrımsız herkesin en az zararla bu süreci atlatmasını sağlama görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Yürürlükte olan Anayasa’ya göre Devlet, her eylem ve işleminde ‘insan haklarına’ uygun hareket etmek zorundadır. Ancak Türkiye’de anayasal gerçeklikle siyasal gerçeklik örtüşüyor. Mevcut siyasal gerçeklik, anayasal haklarımızı yok sayıyor. Gözaltında kaybedilen insanlarımıza ve adalete ulaşmamız da engelliyor.
784. haftamızda 24 yıldır süren bir inkar ve cezasızlık dosyası ile kamuoyuna sesleniyoruz.
Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce 4 kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı.Tahliye sonrasında polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü, devletin ilgili kurumlarına başvurularda bulundu. Soru önergeleriyle konu Meclis'e taşındı. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini söyledi.
1997 yılında Talat Türkoğlu’nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren JİTEM mensubu Kasım Açık; Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını itiraf etti. Talat Türkoğlu'nun işkence ile öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti.
Kasım Açık'ın ifadesi üzerine Türkoğlu Ailesinin ek bir soruşturma yapılması için savcılığa yaptığı başvuruda etkin bir soruşturma yürütülmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.
AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.
AİHM'in Türkiye'yi mahkûm etmesinin ardından İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu da reddedildi. Aile 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Artık yeter! Bu ülkenin bir anayasası, yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeler var. Artık yeter! Herkesin temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı etkin bir yargı yoluna başvurmaya hakkı var.
Kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı anayasal yargı denetimi yapmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi’ni, Talat Türkoğlu davasında cezasızlığa ve inkara son verecek, evrensel ölçütlere uygun bir yargılamanın önünü açacak şekilde karar vermeye çağırıyoruz.
Biz gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz için hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. 85 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."