Sokağa çıkma yasağında uygulama krizi! 'Rakamlar gösterecek'
Doç. Dr. Burçak Başbuğ Erkan, sokağa çıkma yasağında kararın doğru olduğunu ifade ederken uygulamanın yanlışlığına dikkat çekti.
Covid-19 salgınıyla mücadele tedbirleri kapsamında 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta 10 Nisan Cuma 2020 saat 24.00 ile 12 Nisan Pazar 24.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanmasına karar verildi.
İçişleri Bakanlığı genelgesiyle ilan edilen yasak, başlamasına iki saat kala duyurulunca milyonlarca kişi ihtiyaçlarını almak için sokağa döküldü.
Yayınlanan genelgede sokağa çıkma yasağı kararının nedeni; “Salgının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme”, “sosyal izolasyonu temin”, “sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma” olarak açıklandı. Sokağa çıkma yasağından yalnızca iki saat önce haberdar olan milyonlarca kişi 31 kentte sosyal mesafe kuralına uymaksızın fırınların, büfelerin, akaryakıt istasyonlarının önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Yasağın geç duyurulması izdiham yarattığı ve virüsün daha çok yayılmasına sebep olduğu için büyük tepki topladı. Afet ve acil durum yönetimi uzmanları sokağa çıkma yasağının büyük bir plansızlıkla hayata geçirildiğini belirtiyor.
‘KARAR DOĞRU UYGULAMA YANLIŞ’
Gazete Duvar'dan Aynur Tekin'in haberine göre; Sokağa çıkma yasağını ve öncesinde yaşananları değerlendiren Biritanya’daki Coventry Üniversitesi Afet Yönetimi ve Dayanıklılık Yüksek Lisans Program Direktörü Doç. Dr. Burçak Başbuğ Erkan, “Karar çok doğru ama uygulaması çok yanlış” diyor.
Halka bilgi verilmeden ve kurumlar arası işbirliği yapılmadan alınan bir kararın afet yönetimine aykırı olduğunu belirten Başbuğ Erkan, şöyle devam ediyor: “Sokağa çıkma yasağını 2,5 saat önceden haber verirseniz inanılmaz bir panik olur. Bunu ben, deprem olunca vatandaşın panikle birinci kattan atlayıp bacağını kırmasına benzetiyorum. Demek ki yıllardır toplumda afet konusunda bir bilinçlenme olmamış. Umarım evde kalanların çabası boşa gitmemiştir. Rakamlar birkaç hafta içinde bunu gösterecek. Bu kalabalığın içerisinde bir kişi bile taşıyıcı olsa sosyal mesafe korunmadığı için etrafındakilerin hepsine bu hastalığı bulaştırma riski var. Bilim bize bunu söylüyor.”
Akademik kariyerine ODTÜ’de başlayan Başbuğ Erkan, ODTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde de direktör olarak çalışmıştı. Araştırmalarına Britanya’da devam eden Başbuğ Erkan, afet yönetiminde mutlaka 50-100 yıllık uzun vadeli planların yapılması gerektiğine dikkat çekiyor: “Afet yönetiminin temeli planlamadır ve sürecin birbiriyle iç içe geçmiş bir döngüsü vardır. Planlama ile başlayan döngü zamanında müdahale ve iyileştirme ile devam eder. Çok vizyoner ve uluslararası bir bakış açısına sahip olmanız gerekir. İğne deliğinden Hindistan’ı görmeniz gerekiyor ki afetleri yönetebilesiniz.”
Afet durumunda bir sokağa çıkma yasağı ilan edilecekse bunun en az iki gün önceden kamuoyuna duyurulması gerektiğini belirten Başbuğ Erkan şöyle konuşuyor: “Bu yasak aniden bir baskın şekilde oldu. Mesela dün ayın 10’unda denilirdi ki ‘Ayın 12’sinde şu saat itibari ile şu kadar gün şu koşullar altında sokağa çıkma yasağı uygulanacak.’ Bunun mutlaka planlı olması gerekirdi. Ama bu tablo bize afet yönetimi açısından hiçbir planlama yapılmadığını gösteriyor.”
‘KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİNDE BÜYÜK KOPUKLUK VAR’
Dün gece yalnızca yurttaşların değil karardan habersiz olan kurumların da yasağa hazırlıksız yakalandığını hatırlatan Başbuğ Erkan, “Koordinasyon ve işbirliği afet yönetiminin bel kemiğidir ve bütün kurumlar arasında istisnasız uygulanması gerekir” diye konuşuyor. Kurumların eş zamanlı hareket etmesinin hayati olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Sağlık Bakanlığı’nın çok sağlam politikaları var ve iyi bir şey yapıyor diyelim, ama bu süreçte güvenlik güçleriyle, kargo şirketleriyle, hukukçularla, eğitimcilerle ve diğer sektörlerle işbirliği yapmazsanız her şey boşa gitmiş olur. Kurumlar arası işbirliğine çok çok büyük bir kopukluk var. Biz dün bunu gördük.”
Başbuğ Erkan’a göre sokağa çıkma yasağının kapsamı da tartışmalı. Kimlerin kapsam dışı bırakılacağının üzerine yeterince düşünülmediğini vurguluyor: “Yasak 21.30 civarında ilan edildi. Diyelim ki 80 yaşında bir insan var ve bu süreçte uyuyor. Yaşlılar erken yatıyor biliyorsunuz. O kişi, gözünü açtığında sokağa çıkma yasağı olduğunu öğrenecek. Belki ilacı bitmişti ya da başka bir ihtiyacı vardı ve mesafeyi koruyarak bunları komşusundan isteyecekti. Şimdi kimi arayacak polisi mi jandarmayı mı? Ayrıca evcil hayvanları olan ve onları sokağa çıkarmak zorunda olan bir çok kişi var; fakat onlarla ilgili hiçbir düzenleme yapılmamış. Sabah bir arkadaşımız köpeğini yürüyüşe çıkarmış mesela. Güvenlik güçleri ‘çıkarmayın’ demiş, yani peki köpek iki gün nasıl evde dursun? İtalya’da İngiltere’de insanlarının çok sayıda insanın evcil hayvanı var. Bu insanlara günde bir kere sosyal mesafeyi koruyarak kısa süreli dışarı çıkış izni veriliyor. Plan dediğim de tam olarak bu, eğer bir sokağa çıkma yasağı uyguluyorsanız bir kişi mağdur olsa bile önlem almanız gerekir.”
AFET BİLİNCİ OLUŞMADI
Başbuğ Erkan, sokağa çıkma yasağından son iki saatte haberdar olanların sosyal mesafeyi korumaksızın sokaklara akın etmesini, afet bilincinin oluşmamasına bağlıyor ve yıllardır verilen bilinçlendirme eğitimlerinin yetersiz kaldığını vurguluyor: “Bir afet coğrafyasında yaşıyorsanız, bununla ilgili sürekli eğitim vermeniz gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı burada çok kilit bir kuruluştur. Okul öncesinden üniversite eğitiminin sonuna kadar karşılaşabileceğimiz her türlü afetle ilgili eğitim verilmesi lazım. Mesela Japonya böyle yapıyor. El yordamıyla ya da günlük kararlarla bu süreci işletmek, dün gece yaşananlara sebep olur.”