İYİ Partili Okutan: Yüzde 85’i ruhsatsız olmak üzere yaklaşık 25 milyon kişide silah bulunuyor
İYİ Partili Vali Nuri Okutan iktidarın silahlanmaya yönelik özendirici söylemlerden kaçınmasını istedi. Okutan "Yüzde 85’i ruhsatsız olmak üzere yaklaşık 25 milyon kişide silah bulunuyor. Şiddet olaylarında yüzde 69 artış var. Dikkatli olmalıyız" dedi.
İYİ Parti Hukuk İşleri Başkanı emekli Vali Nuri Okutan, kaymakamlık, aralarında Şanlıurfa ve Trabzon'un da bulunduğu değişik illerde valilik yaptı. Eğitime verdiği önemle ödüller kazandı. Kazandığı para ödülünü de yine eğitim için harcadı. MHP'den milletvekili seçilmişti. İYİ Parti'nin kuruluşunda bulundu. Halen İYİ Parti Seçim ve Hukuk İşleri Başkanlığı'nı yürütüyor.
İçişleri Bakanlığı'nın uygulamalarını en çok eleştiren siyasetçilerin başında geliyor. Son yıllarda yaşanan gerginlikler, silahlanmayı da artırdı. Nuri Okutan, yüzde 85'i ruhsatsız olmak üzere yaklaşık 25 milyon kişide silah bulunduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra silahlanmanın arttığına, buna bağlı olarak da şiddet olaylarında yüzde 69 artış olduğuna dikkat çekti.
Okutan, hükümet yetkililerinin silahlanmaya yönelik özendirici söylemlerden kaçınmasını, şiddete karşı kamu spotlarına ve eğitimlere ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor. “AK Parti iktidarı, caydırıcı, zorlaştırıcı önlemler almak yerine, silah alımını kolaylaştırıp, mermi hakkını 5 katına çıkaran düzenlemeler yaparak bu sorunu daha da derinleştiriyor. Bu durum ciddi bir tehdit oluşturuyor” diyor.
Okutan SÖZCÜ'nün sorularını şöyle cevaplandırdı:
106 BİN SİLAH KAYIP
“Silahın meşrulaştırılması, şiddetin meşrulaştırılmasıdır. Bir kişi kendi adaletini kendisi sağlayacaksa bu işten en çok devletin kendisi zarar görür. Silahlanma ile ilgili düzenlemeler tekrar gözden geçirilerek halkımızın kendisini güvende hissedeceği bir ortam yaratılmalı.
İçişleri Bakanlığı'nın 2017 faaliyet raporunda 106 bin 740 silahın kayıp olduğu belirtiliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece de TSK'ya ait bazı silahların kaybolduğunu ve bu silahların ülke genelinde arandığını Milli Savunma Bakanlığı dile getirmişti.
Son dönemde artan bir şekilde ‘Artık ellerinde yeterince mühimmat olduğunu', ‘ölüm listelerinin hazır olduğunu' belirten bazı hükümet yanlısı kişilerce insanlar alenen tehdit edilmeye başlandı. Bu TV yayınlarında bile söylenir hale geldi.
Tüm bu söylemlere baktığımda ister istemez aklıma bu silahlar, mermiler nereden geldi sorusu geliyor. Savcı ve emniyet mensupları asıl bu söylenen silahların peşine düşmeli.”
HEDEF GÖSTERİLİYOR
“AKP Hükümeti, kendi yanındakileri tutmak ve karşısındakileri de kötülemek adına toplumu ayrıştıran, ötekileştiren bir strateji izliyor. Elindeki medya gücünü de kullanarak karşısındakilere ‘Hain' demekten bile çekinmiyor. Partili Cumhurbaşkan tarafından derinleştirilen bir kutuplaştırma iklimi hakim.
İşte bu kutuplaştırmanın getirdiği nefret dili de, çoğu zaman sosyal medyada kimi zaman ise televizyon ekranlarında karşımıza çıkıyor. RTÜK başta olmak üzere, devletin Anayasal kurumlarının tutumu tuzun dahi koktuğunun bir göstergesi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, muhalefeti hedef göstererek açıklamalarda bulunuyor.
Kin, nefret ve düşmanlık içeren ifadeleri muhalefete yükleyerek kendilerini temize çıkarmaya çalışıyor. Bu durum, milletin aklı ile dalga geçmektir. RTÜK kararlarına baktığımızda yöneticilerinin ilgili yasa ve mevzuatlardaki görevlerini bildiklerinden dahi şüpheliyim. Maalesef her alanda olduğu gibi medyada da iki kutuplu bir düzen inşa edildi.
RTÜK yasal haklardan elde ettiği ceza verme yetkisini sopa olarak kullanıyor. RTÜK Başkanı hakkında görevi kötüye kullanma suçundan suç duyurusunda bulunacağız. Toplum hayatında kutuplaşmalar, ayrıştırmalar törpüleneceği yerde, bir de devlet yetkilileri tarafından destek gördü mü artık devlet temel rolünü kaybetmiştir.
Artık kaos hakim olmaya başlamış, mafyatik oluşumlar, eşkıya ya da çetevari oluşumlar etkili olmuştur. Artık devletin ali menfaatleri değil kişisel çıkarlar belirleyici olur. Her kademede yağcılar, dalkavuklar öne çıkar.”
“Devletin; milletin birlik bütünlüğünün, huzur ve sükûnun sağlanması birinci vazifesidir. Siz bu vazifeyi unutur, her gün kendisine muhalif olanlara kin kusarsanız, seçmenlerinize hedef gösterirseniz, tutum ve davranışlarınızla tehditkâr örnek olursanız pek tabi dalkavuklarınız da sizi örnek alır.
Şu anda milletimiz için en kötü şey devletin ve kadim kurum ve geleneklerinin örselenmesi ile çıkabilecek kardeş kavgasıdır. Devleti yönetenlerin sanki görevlerini bilmedikleri, dolayısıyla devleti yönetmemesi gerektiği ortadadır. Toplumun her kesimini kucaklamak esastır. Türkiye'de sadece bu dalkavuklar yaşamıyor.
Diğer çevrelerin de düğünlerine, sünnetlerine gidin. Cenaze merasimine katılın. Yıllarca yapılan tahribatı gidermeye çalışın. Yüzünüzü bu aziz millete dönün ve geleceğinizi bu milletin vicdanına, irfanına bırakın. Böyle ucuz kahramanlıklara lüzum yok. Millet toparlayıcı birleştirici dili çok özledi.
İçinde bulunduğumuz zorluklar tekrar toparlanmamıza vesile olacaktır. Bir an önce ‘İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçmemiz gerekmektedir. Aziz milletimizin devreye girmesi de bulunduğumuz bu karanlık tabloyu değiştirecek ve bizi aydınlık günlere ulaştıracaktır.”
Anayasa'ya göre suç işliyorlar aldıkları maaş bizce haramdır
Bazı valilerin siyasi parti toplantılarına katılmaları veya illeri ile ilgili toplantılarını sadece hükümet taraftarları ile yapması, Diyanet, RTÜK, Anadolu Ajansı, TRT'nin tutumunu aklım almıyor, içim kan ağlıyor. Söyleyecek söz bulamıyorum.
Anayasa'ya göre suç işledikleri gibi aldıkları maaş da bize göre haramdır. Devletle siyaset yapmaya başlayınca, mecburen otoriterleşme, halktan kopma, ceberrut devlet algısı yaygınlaşır. İktidar zaptiye devletine dönüşür. Devlet yönetiminde, bildik kadim yöntemlerden vazgeçildi. Milletin birlikteliğini bölmeye çalışmak çok tehlikeli.
Vatandaş her ne sebeple olursa olsun kendini güvenlik güçlerinin yerine koyarak silahlanmaya başlarsa, bu ülkemiz için sonun başlangıcı olur. Oysa bunlar terörist muamelesi görmeli. Bu kişiler, bu beyanları ile kendilerini paralel devlet görüyorlar. Teröristlerin amacı da budur ve aynı yöntemi kullanırlar.
Devlet otoritesini sarsmak, devletin yerine geçmek başlıca gayretleridir. Bunun bir adım ötesi adaleti kendilerinin dağıtma gayreti olacaktır. Bu lüzumsuz çıkışlar karşısında savcılar, hakimler, güvenlik güçleri bizzat harekete geçerek vazifelerini yapmalıdırlar.
Toplumu düşmanlığa tahrik etmekten hiç çekinmiyorlar
İktidara yakın ancak uzmanlık alanları dahi belli olmayan kadrolu yorumcular, sanki tek bir yerden komut almışçasına ve birbirileriyle yarışırcasına tehdit ve hakaret yarışına giriyorlar. Toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmekten çekinmiyorlar. O şahıslar bu cesareti nereden alıyor?
Bunlar, bırakın ceza almayı nefret dilinden dolayı ödül bile alabiliyorlar. Küçük hesaplar güderek yaptıkları bu işler, toplumsal ayrışmayı daha da derinleştirerek büyük tahribatlara sebep oluyor. Türk toplumu olarak kapsayıcı ve bütünleştirici bir nezaket diline ihtiyacımız var.
Bu yüzden Genel Başkanım Akşener'in ‘Memleket Masası' önerisi çok önemliydi. Televizyonda komşularını fişlediğini, 50 kişiyi öldürebilecek mühimmata sahip olduğunu söylüyor ve elini kolunu sallayarak geziyor.
Biz halen Türkiye'nin Anayasa'da yazdığı şekliyle hukuk devleti olduğuna inanmak istiyoruz. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu işleniyor.