Cumartesi Anneleri, 793. haftada da adalet aradı
Cumartesi Anneleri Koronavirüs nedeniyle internet üzerinden yaptıkları 793. hafta açıklamasında 1994 yılında kaybedilen Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet çağrısı yaptı.
Cumartesi Anneleri Koronavirüs nedeniyle internet üzerinden yaptıkları 793. hafta açıklamasında 1994 yılında kaybedilen Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet çağrısı yaptı.
Buldan, Yıldırım ve Karay'ın kaybedilmelerine ilişkin iddianamenin Ankara JİTEM davasına dahil edildiği ve davanın beraatle sonuçlandığının hatırlatıldığı açıklamada, üst mahkemenin adalete uygun bir karar tesis etmesi için çağrı yapıldı.
793. haftada Savaş Buldan'ın eşi Pervin Buldan, ardından Adnan Yıldırım'ın eşi Hasibe Yıldırım ve sonra Hacı Karay’ın oğlu Enes Karay seslendi. Açıklamayı Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu. Dava avukatlarından aynı zamanda davanın müdahillerinden Avukat Sertaç Ekinci konuştu.
HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan gözaltında kaybedilen eşi Savaş Buldan ve tüm kayıp faillerinin bulunması için çağrı yaptı. Buldan şunları söyledi:
“Bu cinayeti işleyenler devlet ve sistem tarafından kullanıldılar, korundular ve kahraman ilan edildiler. Biz adalet arayışımızı hala sürdürüyoruz. Türkiye’de gerçekle yüzleşmek için mutlaka bir komisyon kurulmalı, katiller bulunup yargılanmalı. Beklentimiz adalettir, beklentimiz yüzleşmedir, beklentimiz katillerin cezalandırılmasıdır. Bu insanlar yargılanmadığı sürece bizler adalet arayışımızı sürdüremeye devam edeceğiz.”
Cumartesi Anneleri'nin açıklaması şu şekilde:
793 haftadır gözaltında kaybetme suçuna ve devletin bu suçtaki ağır sorumluluğuna dikkat çekiyoruz. 793 haftadır cezasızlığın, kaybetme suçunun devletle bağlantısının üzerini örtmek için kullanıldığını söylüyoruz. Kısacası 793 haftadır, inkara karşı hakikati, cezasızlığa karşı adaleti savunuyoruz.
793. haftamızda 26 yıldır hakikatin inkâr edildiği, faillerin cezasızlıkla korunduğu bir dosya ile karşınızdayız.
İş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul’da yaşıyordu.
3 Haziran 1994 günü sabaha karşı Yeşilyurt’ta bulunan Çınar Oteli’nden birlikte çıktılar. Çok sayıda tanık beyanına göre; dışarıda bekleyen otomobillerden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak üzerlerini aradı. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler “İfadelerinizi alıp bırakacağız” diyerek Buldan, Yıldırım ve Karay’ı zorla otomobillere bindirerek götürdü.
Olaydan hemen sonra haberi alan aileler, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı ve Yeşilköy Polis Karakolu ile irtibata geçerek yakınlarının kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıkları hususunda şikâyette bulundular. İstanbul Valisi ve Başbakanlıkla görüştüler. Ancak yakınlarının gözaltına alındıkları reddedildi.
04 Haziran 1994 akşamında Bolu/Yığlıca köyü Taşlı Melen Mevkiinde Buldan, Yıldırım ve Karay ‘ın işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri, köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu. Bulundukları yer kontrgerilla cinayetleri sonucunda öldürülenlerin cansız bedenlerinin bırakıldığı medyada “ölüm üçgeni” olarak adlandırılan bölgedeydi.
Ailelerin tüm çabalarına rağmen Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları 19 yıl sürüncemede bırakıldı. Ailelerin ısrarlı başvuruları üzerine 19 Aralık 2013 tarihinde yeni bir iddianame düzenlendi. Düzenlenen iddianame Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve kamuoyunda Ankara JİTEM Davası olarak bilinen davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür içinde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın isimlerinin de olduğu “Kürt iş insanlarına yönelik ölüm listesi”nin yer aldığı bir belgeyi mahkemeye sundu. Eymür, Buldan, Karay, ve Yıldırım’ın infazlarının Ağar’ın bizzat yönettiği Korkut Eken, İbrahim Şahin ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Emin Aslan’ın denetimindeki “özel operasyonlar” kapsamında gerçekleştirildiğini söyledi.
Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın kimler tarafından gözaltına alındıkları, işkence ile sorgulandıkları, öldürüldükleri ve bu eylemin icrası için kimlerin talimat verdiği devletin Susurluk Raporu’nda, Ergenekon iddianamesinin 228 No’lu ek klasöründe, Ankara JİTEM davasının iddianamesinde ve mahkeme tutanaklarında yer aldı. Ancak tüm bunlara rağmen 13 Aralık 2019‘da görülen karar duruşmasında, işlenen suçlarla ilgili Mehmet Ağar ve diğer tüm sanıkların beraatlerine karar verildi. AİHM’de mahkumiyetle, iç hukukta beraatle sonuçlanan davalar zincirine bu dava da eklendi.
793. haftamızda istinafa taşınan davada üst mahkemeyi, hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmesi için göreve çağırıyoruz.
Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 94 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.