Yüksek ulaşım maliyeti öldürüyor
Ülkede her yıl yaklaşık yarım milyon insan mevsimlik gezici tarım işçiliği yapıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölge illerinden işçiler, aileleriyle birlikte 50’ye yakın ile göç ederek 6-7 ay boyunca ekim, dikim, hasat vb. işlerde çalışıyor.
Ülkede her yıl yaklaşık yarım milyon insan mevsimlik gezici tarım işçiliği yapıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölge illerinden işçiler, aileleriyle birlikte 50’ye yakın ile göç ederek 6-7 ay boyunca ekim, dikim, hasat vb. işlerde çalışıyor.
Bu işçiler ve aileleri, çoğunlukla kapasitesinin üzerinde yolcu almış uygunsuz araçlarla, güvenli olmayan koşullarda seyahat ediyor. Bu nedenle her yıl onlarca kaza meydana geliyor, bu kazalarda yüzlerce mevsimlik tarım işçisi ya yaralanıyor ya da hayatını kaybediyor.
Son olarak Konya’da yaşanan, 3’ü çocuk 7 işçinin hayatını kaybettiği, 11 işçinin de yaralandığı trafik kazası, mevsimlik gezici tarım işçilerinin durumunu bir kez daha gündeme getirdi.
MİNİBÜSTE 7-8 İŞÇİ OLMALIYDI
Kalkınma Atölyesi Başkanı Ertan Karabıyık’a göre, bu kazaların iki boyutu var: Birincisi, işçilerin taşındığı minibüslerde çok fazla insan bulunuyor. Örneğin Konya’daki kazada kömür dolu bir TIR’la çarpışan minibüste, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu en az 18 işçi bulunuyordu. Karabıyık, “Oysa normalinde koronavirüs tedbirleri nedeniyle o araçta 7-8 kişi taşınmalıydı” diyor, “Üstelik fotoğrafta görüyorsunuz, işçilerin eşyaları yola saçılmıştı. Çok sayıda eşya da var araçta.”
ULAŞIM MALİYETLERİ ÇOK YÜKSEK
Karabıyık’a göre, bu durumun arka planında yatan şey ise şu: Ulaşım maliyetleri çok yüksek.
Bu nedenle mevsimlik tarım işçilerinin bu yıl birçok ile gitmediğini söyleyen Karabıyık, “Gittikleri zaman da daha fazla çalışarak maliyeti karşılamaya çalışıyorlar. Erken kalkıyorlar, yola çıkıyorlar, uykusuzlar, uzun süre yolculuk yapıyorlar, belirli bir saatte gidecekleri yere varmak istiyorlar, çünkü çadır kuracaklar. Tüm bunlar riski artırıyor” diye konuşuyor. Kaza yapan araçta iki aile olduğuna dikkat çeken Karabıyık, “Minibüs de kendilerine ait. Minimum düzeyde maliyet istiyorlar, bunun da anlamı iki ya da üç aile yolculuk yapmak. Gördüğümüz tablo, araçta o kadar çok kişinin olması, maliyetleri düşürmekle ilgili” ifadelerini kullanıyor.
PATPATLA İŞÇİ TAŞINIYOR
Kazaların ikinci boyutu ise şu: İşçilerin hayatını tehdit eden yalnızca şehirlerarası yolculuklar değil. İşçiler çadırlarının bulunduğu yerden tarlalara giderken de kaza geçirebiliyor. Karabıyık, şunları söylüyor: “Mevsimlik gezici tarım işçileri yaşadıkları yerlerden tarlalara yine uygun olmayan şartlarda taşınıyor. Örneğin patpatla insan taşıyorlar. Patpatla insan taşınmaz. Traktör kasalarında nasıl insan taşınacağının da kuralları var. İşçi tarlaya taşınırken maliyeti çiftçi karşılıyor, şehirlerarası taşımada işçi karşılıyor. Ve herkes maliyeti düşürmeye çalışıyor. Çünkü kontrol edilebilen tarımsal girdilerin tek kalemi kaldı: Emek. Gübre, elektrik, tarımsal ilaç ve aklınıza gelebilecek her türlü girdi artık sizin kontrolünüzde değil. Emeği kontrol edebildiğiniz için işçinin ulaşımından, barınmasından, ücretinden tasarruf yapıyorsunuz. Ortaya bu tablo çıkıyor.”
URFA’DA O KADAR ÇOK YOKSUL VAR Kİ
Mevsimlik gezici tarım işçilerini konuşurken Urfa’ya ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Çünkü yaklaşık 50 ile çalışmaya giden işçilerin çok büyük bölümü Urfa’dan. Karabıyık bu durumun nedenini şöyle açıklıyor: “Urfa’da da işsizlik, yoksulluk, topraksızlık çok ama çok yaygın. Urfa’da o kadar çok yoksul insan var ki.”
Peki, bu ölümleri engellemek için acilen ne yapılmalı? Kalkınma Atölyesi Başkanı Ertan Karabıyık, şöyle yanıtlıyor: “Türkiye plan çöplüğüne döndü. Artık somut, uygulanabilir adımlar atılmalı. Ulaşım maliyetleri için işçiye destek verilmeli, denetimler yapılmalı, insanların çalışma ortamına güvenli şekilde ulaşımı sağlanmalı.Ama elbette bunlar yeterli değil. Sorun yapısal bir sorun. İşçilerin durumunun bütünlüklü ele alınması gerekiyor.”