Bakanlık eliyle 2 bin yıllık tarihe beton döküldü
Dünyanın 7 harikasından biri Halikarnas Mozolesi’nin küçük benzeri, iki bin yıllık Gümüşkesen Anıtı, Kültür Bakanlığı eliyle beton binayla çevrildi. Uzmanlar, “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek yok. Müze yapacak başka yer mi yoktu” diye isyan etti.
Gökova Körfezi’nin ortasında yükselen Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri 2014 Aralık ayında özelleştirildi. Santralleri, AKP döneminde en büyük ihalelere isimlerini yazdıran iki müteahhit İçtaş ve Limak ortaklığı aldı.
İlk işlerinden biri bölgede halkla ilişkiler faaliyetlerine başlamak oldu. Zira santrallerden çıkan zehirli gazlar yıllardır yöre halkının sağlığını tehdit ediyordu. Hatta zehir saçtıkları için bu santraller geçtiğimiz yıl kapatılma noktasına geldi. İçtaş ve Limak'ın bölgede başlattığı sosyal sorumluluk projelerinden biri de Arkeoloji Müzesi binasıydı.
“Milas Arkeoloji Müzesi Yapımı ile Gümüşkesen Anıtı Çevre Düzenleme İşi” için Kültür Bakanlığı ile Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (IC Içtaş – Limak ortaklığı) arasında 2016 Aralık ayında protokol imzalandı. 1 yıl süre verildi. İşe başlandı, kaba inşaat tamamlandığında, uzmanların ifadesiyle yapılan “büyük yanlış” ortaya çıktı.
Anıta birkaç adım mesafede yapılan müze silüeti tamamen yok etti.
SİLÜETİ YOK OLDU
Kültür Bakanlığı web sitesinde, “Dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnasos’taki Mausoleum’un, küçük bir kopyası” olarak nitelendirilen ve 2 bin yıl önceye tarihlenen Gümüşkesen Anıtı, betonla çevrelenmiş, silüeti tamamen yok olmuştu. Müze, anıta birkaç adım mesafede planlanmıştı.
İNŞAAT DEVAM EDECEK
IC İçtaş ve Limak inşaatı yarım bıraktı. İnşaatın durması kimilerine göre, “Yapılan tarih katliamı farkedildi ve yapımından vazgeçildi” şeklinde yorumlandı. Ancak, Kültür Bakanlığı'nın Sözcü'nün sorusu üzerine verdiği yazılı cevap umutları suya düşürdü.
Bakanlık, inşaatın devamı için 25 Haziran 2020'de İçtaş ve Limak'a talimat gönderdiğini açıkladı. Açıklamada, “Yüzde 40 fiziki gerçekleşme olan müzenin kaba inşaatı bitme aşamasında olup, finansal sebeplerden dolayı yüklenici/sponsor firma tarafından iş durdurulmuştur” denildi.
“BASKI VARSA İSTİFA ETSİNLER”
İşte konuyu en başından bu yana izleyen uzmanların Sözcü'ye özel değerlendirmeleri:
Arkeolog Ümit Işın:
* Milas'ta hiç yer mi kalmamıştır da, Gümüşkesen Anıtı'nın dibine mi yapılır betonarme bina. Tarihi eserleri, antik eserleri koruması gereken kurumlar beton döküp duruyor. Patara'ya karşılama alanları, otoparklar yapılıyor.
* Göbeklitepe'ye asfalt yol döşediler, etrafına karşılama alanları yaptılar. Burda da Gümüşkesen Anıtı'nın dibine müze inşaatı yapacağız diye devasa betonarme binayı dökmüşler. Aslında buna izin veren Koruma Kurulları'ndaki hocalara sormak lazım:. “Siz ne düşünerek izin verdiniz?”
* Bunların hepsi akademisyen, profesör, arkeolog, şehir planlamacısı, mimar… Bu bir siyasi rant ama buna çanak tutan akademisyenler. Eğer baskı varsa o kurullarda bulunmak zorunda değiller, istifa edebilirler.
* Eğer siyasi rantla fikirleri ters düşüyorsa, bir akademisyene yakışan o kuruldan ayrılmak olur. Bu anıt orada tek başına durmuyordur tabi, mutlaka tescilli bir alandır. Dünyada böyle örnekler görmedim.
“BU KADAR YAKININA YAPILMASI YANLIŞ”
İzmir Mimarlar Odası Eski Başkanı Hasan Topal:
* Daha uygun çok alan varken, bu kadar yakınına inşaat yapılması çok yanlış. Yer seçiminde daha özenli olmak gerekiyor. Karya'nın bir dönem başkenti olan Milas gibi bir yerde müze yapılacaksa uygun, erişilebilir bir yerde kurulabilirdi.
* Gümüşkesen Anıtı, kültürel varlık açısından zaten kendisi müze niteliğinde bir yapı. Son derece nitelikli bir yapıydı. Bu özelliğinin bozulduğunu düşünüyorum.
“ESKİ HALİNE NASIL DÖNÜŞTÜRECEĞİMİZİ KONUŞMALIYIZ”
Mimar Laçin Karaöz:
* Bina buraya yakışmayacak, bu konuda herkes hemfikir artık. İnşaatın durmasını bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.
* Şimdi, bu anıt mezara zarar vermeden, yapılan imalatları nasıl geri alabiliriz ve tepe nasıl eski haline dönüştürülür bunu konuşmalıyız. Hatta ulusal birmimari proje yarışması düzenlenmeli.
* Anıt, bitişik nizam bir 18.yy yapısı değil. M.S. 2.yy'a ait bir eser. Antik çağlardan kalan eserler konumlandıkları arazinin topografyası ile içinde bulundukları doğa ile bütünleşen eserler. Burada koruma kurulu bir anıt esere bu kadar yaklaşılmasına nasıl izin vermiş şaşırtıcı.