20 Yaşındaki Damla'nın Ölümünde İhmal İddiası: Serum Takıldıktan Sonra Fenalaştı... Babasından Yürek Yakan Sözler
Diyarbakır'da burun ameliyatı öncesinde rahatsızlanarak hayatını kaybeden 20 yaşındaki Damla Sakallı'nın ailesi, kızlarının ölümünde ihmal olduğu gerekçesiyle hastaneden şikayetçi oldu. Nefes almakta güçlük çektiği için ameliyat olmak isteyen Damla, ameliyat öncesi serum verilmesi sonrasında fenalaştı ve yoğun bakıma alındı. Yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayan genç kız, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Şilbe Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Diyarbakır’da yaşayan 20 yaşındaki Damla Sakallı, burnundaki çatlaklar nedeniyle nefes almakta zorluk çektiği için burun ameliyatı olmak istedi. Kayapınar ilçesindeki özel bir hastaneye başvuran Damla’nın, ameliyatı için hastaneye yatışı yapıldı. Ameliyat öncesi serum takılan Damla, rahatsızlandı. Durumu ağırlaşan ve aynı hastanede yoğun bakım ünitesine alınan Damla, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Damla’nın cenazesi, Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsi işlemlerinin ardından Yenişehir ilçesindeki Şilbe Mezarlığı’nda yakınlarının gözyaşları arasında toprağa verildi. Ailenin şikayeti üzerine, ölümünde ihmal bulunduğu şüphesiyle savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.
‘DEVLETE GÜVENİYORUM, KIZIMIN ÖLÜMÜNÜ AÇIĞA ÇIKARTACAK’
Damla’nın babası Şeyhmus Sakallı, kızının küçükken düştüğü için burnunda çatlakların olduğunu, nefes almakta güçlük çektiği için ameliyat olmak istediğini belirterek, şunları söyledi:
“Damla dünyanın en güzel insanıydı. Damla, küçükken düşmüştü, burnunda çatlaklar vardı. Biz Diyarbakır’ın bütün hastanelerini dolaştık, hiçbir hastane onun ameliyatına onay vermedi. Benim kızımda astım hastalığı vardı. Annesi beni sabah 08.00’de aradı, ‘Ben Damla’yı hastaneye götürüyorum, gel’ dedi. Ona, ‘Damla’yı ameliyat etmiyorsun’ dedim. Yüzümü bile yıkamadan hastaneye koştum. Merdiveni bitirmeden, ‘Kızım öldü’ dedi. Damla’nın burnunda çatlaklar varmış, o çatlaklıkları düzeltmek için ameliyat olacaktı. Kızım 80 bin TL para verdi. 3 hemşire geldi, kızıma serum bağladı. Serum bağladığı gibi direkt çıktılar, serumun 2 veya 3 damlası geldikten sonra ben kızıma baktım, simsiyah olmuş, ağzından köpük geliyor. Bağırdım, çağırdım, hemşeriler bana, ‘Bir şey yok niye bağırıyorsun yahu’ dediler, ben de ‘Kızım ölüyor’ dedim. Hastanenin bütün doktorları toplandı, benim kızımı direk yoğun bakıma aldılar. Benim kızım sabah 08.30’da zaten yukarıda öldü. Yoğun bakıma aldıkları zaman beni aldattılar. ‘Kızın yaşıyor’ dediler ama yalan söylediler. Zaman kazanmak için, hastanenin her tarafına neredeyse 2 bin polis yığıldı. Çevik kuvvet polislerinden tutun da yunus polislerine kadar. Hastanenin etrafını sarıp kendilerini güvence altına aldıktan sonra gece 12’de bana ‘Senin kızın öldü’ dediler. Bağırdık, çağırdık elimize hiçbir şey gelmedi, polisler bizi engelledi. En son bizi Adli Tıp Kurumu’na götürdüler. Ben kızımın orada olduğunu bilmiyordum. Bize kızımın çoktan burada olduğunu söylediler. Ben bu insanlardan, bu yönetimden, o doktordan, o hastanedeki herkesten şikayetçiyim. Devlete güveniyorum, benim bu kızımın ölümünü açığa çıkartacak. Yeniköy Mezarlığı’na getirdik. Orada morga koyduk, sabahleyin geldik ve kızımın cenazesini yıkadık, Şilbe Mezarlığı’nda defnettik.”
‘SAĞLIKÇI OLAN BENİM KIZIM, SAĞLIKÇILARIN ELİNDE ÖLDÜ’
Hastaneden kimsenin onları arayıp sormadığını belirten Şeyhmus Sakallı, “Benim kızım çok güzel bir kızdı, çok iyiydi. Ondan çok memnundum. Benim kızım melek gibi insandı. Benim kızım 20 yaşındaydı ve üniversite bitirmişti, atamasını bekliyordu. Tıbbi sekreter olacaktı. Sağlıkçı olan benim kızım, sağlıkçıların elinde öldü. Ömür boyu şikayetçiyim. Dünya yıkılsa da şikayetçiyim. Ben ölsem de, ne olursa olsun şikayetçiyim. Kızım ‘Ben geceleri nefes alamıyorum, zorlanıyorum, ne olursa olsun yapacağım, ölsem de bu ameliyatı yapacağım’ dedi. Karşı çıktık, çok karşı çıktım. Bu doktor da onun aklına girdi. 80 bin TL’sini almak için. Ameliyat da yapmadı, hiçbir şey yapmadı da. 80 bin lirasını aldı. Doktor şu anda piyasada yok, gelip de bize bir açıklama bile yapmadı. O kasap, para peşindeydi yani. Biz o hastanenin yönetiminden istiyorduk ki bizim taziyemize gelseydi, başsağlığı dileseydi. Maalesef hiçbir yönetim, hiçbir doktor kimse yardımcı olmadı, başsağlığı dilemediler, bir telefon bile açmadılar. Yani ben bunları asla bırakmam, ceketimi bile satsam ömür boyu ben avukat tutarım, veririm. Ben kızımın ölümünden sonra ömür boyu onlardan şikayetçiyim. Ben bu çocuklarıma kömür taşıyarak, hamallık yaparak, ev taşıyarak, ev temizleyerek baktım. Hepsini de okuttum ama bunları hak etmedi, bu ölümü hak etmedi. Büyütene kadar gece gündüz hamallık yaptım, büyüttüm. Hamallık yaparak çocuklarımı yetiştirdim, okuttum. Ben ve ailem hiç bunu hak etmedik” diye konuştu.
Hastane yönetimi ise olayla ilgili görüş belirtmek istemediklerini söyledi.
Kaynak: DHA