Katledilen kadınların anneleri bayramı buruk geçiriyor: ‘Yüreğimiz soğumaz’
Erkek şiddetiyle hayattan koparılan kadınların anneleri bayramda neler hissettiklerini Cumhuriyet’e anlattı.
Siyasi iktidar, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle çok yönlü mücadele amacıyla hazırlanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin hazırlığını yapıyor. Ancak Türkiye, her yeni güne kadın cinayeti ve aile içi şiddet haberleriyle başlıyor.
Erkek şiddetinin kurbanı olan Pınar’ın annesi Şefika Gültekin, Özgecan’ın annesi Songül Aslan, Zeynep’in annesi Aruz Şenpınar, Dilek’in annesi Hanım Kaya ve Feray’ın annesi Aysel Şahin’in acıları da istekleri de ortak: Başka anneler bu acıyı yaşamasın.
ÖZGECAN’IN ANNESİ SONGÜL ASLAN:
ÖLENE KADAR BU ACIYI ÇEKECEĞİM
Özgecan Aslan, Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015’te evine gitmek için bindiği minibüste vahşice öldürüldü. Aslan’ın öldürülmesiyle ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerden Ahmet Suphi Altındöken, uğradığı silahlı saldırıda öldü, babası Necmettin Altındöken de yaralanmıştı.
“5 yıl geçti. Hep acı içindeyiz, ölene kadar da unutmayacağız. O katil sadece Özge’yi değil hepimizi öldürdü. Ben ölene kadar bu acıyı hep çekeceğim. Bu acı içimden çıkmıyor, hep benimle. Özge’den sonra da kadınlarımız katledilmeye devam edildi. Hiç kimsenin bir canı almaya hakkı yok. Kanunlarımız kadınları koruyamıyor. Katillere caydırıcı cezalar verilseydi, belki bu kadar kadın öldürülemeyecekti. Okuyup meslek sahibi olup aynısını topluma fayda sağlayan genç kızlarımız öldürülürken katilleri dışarıda geziyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti kadın şiddetine neden çözüm bulamıyor? Kadına şiddet kader değildir. Ben buna inanmıyorum. Yazık değil mi Pınar’a, yazık değil mi Ceren’e, yazık değil mi Özgeme? Özgecanımın tek hedefi okumak ve iyi bir psikolog olmaktı. Yemesinden, içmesinden gezmesinden kesip kitap alıp okuyordu. İlaçlarla ayakta duruyoruz. Ruhu, kalbi tertemiz kızımı toprağa verdim. Bayram geliyor ama artık bayramlar bizim umurumuzda değil. Özgecan varken şekerimizi, kolonyamızı alırdık. Allah hiç kimseyi evladıyla sınamasın. Evladını kaybeden annelere sabır diliyorum.”
DİLEK VE MUTLU’NUN ANNESİ HANIM KAYA:
‘ADALET NEREDE’ DİYE BAĞIRMAK İSTERDİM
Dilek Kaya, Diyarbakır’da görevli astsubay sevgilisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Dilek Kaya’nın ablası Mutlu Kaya ise yine bir erkek tarafından başından vuruldu ve annesinin desteğiyle ayakta durabiliyor.
“Bir tanesini toprağa verdim. Diğerinin eli ayağı tutmuyor. Acım büyük, sözlerin bittiği yerdeyim. Bağırmak, sesimi duyurmak istiyorum. Bu acı, bayram geldiğinde daha da katlanıyor. Mutlu’ya artık mutlu demiyorum, Tuğba diyorum. Tuğba’ya bakabilecek birisi olsaydı buradan Meclis’e kadar yürüyüp ‘Adalet nerede’ diye bağırmak isterdim. Benim ciğerim çok yanıyor. Kızım ölümünden önce yanımdaydı. Mutlu’yu vuran kişiye ceza verilseydi şu an Dilek belki de yaşıyor olacaktı. Artık haberleri izleyemiyorum. Her gün en az 2-3 tane kadın cinayeti haberi oluyor. Bu haberleri gördükçe içim acıyor. Neden biz kadınlar ölüyoruz? Ben de yaşayan ölüyüm, sadece Tuğba için nefes alıyorum. Ona bakacak başka kimse yok.”
PINAR’IN ANNESİ ŞEFİKA GÜLTEKİN:
PINARIM GİTTİ, HAYALLERİ GİTTİ
Muğla’da 16 Temmuz’da kaybolduktan 5 gün sonra cansız bedeni bir varil içerisinde, üzerine beton dökülmüş halde bulunan 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in, Cemal Metin Avcı tarafından vahşice katledildiği ortaya çıktı. Cemal Metin Avcı tutuklandı, hakkındaki soruşturma sürüyor.
“Kızımın ölüm haberini alınca tüm dünyam başıma yıkıldı. Katile ne kadar ceza verilirse verilsin yüreğim soğumayacak. Ailecek hepimiz çok kötüyüz. Benim kızım düşünceli ve iyi niyetli bir kızdı. Hayallari vardı. Hepsi gitti. Babası, ben ve abileri okuması için hep destek olduk. ‘Mesleğimin başına geçeyim, size bakacağım’ diyordu. Pınarım gitti, hayalleri gitti. Keşke yaşasaydı, hayallerini size o anlatsaydı. Her bayramı beraber geçirirdik ama bu bayram yok Pınarım. Ölümü hiç hak etmedi. Yanlış bir şey de yapmadı. Kaybolduğu gün görüntülü konuşmuştuk. Telefonuna ulaşamayınca yüreğim koptu, anladım bir şey olduğunu. Haberi alınca yıkıldık zaten. Diğer 21 yaşındaki kızım gece uyuyamıyor. Bakmaya kıyamıyorduk, bir katil kıydı. Ona su verilmesin, yemek verilmesin, bütün hakları elinden alınsın. Yeter artık kadınlar ölmesin.”
ZEYNEP’İN ANNESİ ARUZ ŞENPINAR:
ONA ‘KIZIMIN SUÇU NEYDİ’ DİYECEĞİM
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nden geçen yıl mezun olan Zeynep Şenpınar, 24 Mayıs’ta boksör erkek arkadaşı Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından 37 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Katil hakkında “ağırlaştırılmış müebbet hapis” istemiyle iddianame hazırlandı.
“Kızım gitti, hayatımda çok şey değişti. Annelerin kızları ile ilgili hayalleri olur. Hayallerim yıkıldı. Biz kızlarımızı katiller öldürsün diye büyütmüyoruz. Sabahlara kadar yatamıyorum, kızımın acısına katlanamıyorum. Biz her bayramı beraber geçirirdik. Babasının mezarını ziyaret ederdik. Kadınların suçu ne? Yetkililere sesleniyorum: Kadına şiddete karşı bir çare bulun! Sadece kızım için değil, bütün kadınlar için diyorum, artık kadınlar ölmesin. Ben kızımı ne şartlarda okuttum, ne şartlarda sınava girdi. Her sınava ne hayallerle gidiyordu. Törenine gittim. Zeynep’in ikizinin psikolojisi bozuldu. ‘Bir tarafım koptu anne, ben ne yapacağım? Zeynep’siz nasıl yaşayabilirim?’ diyor. Ben kızımı bulduğumda kan içindeydi, ‘Zeynep, annen geldi’ dedim. Her tarafı delik deşikti. Ben o katili Allah’a havale ediyorum. Zeynep’in suçunu öğrenmek istiyorum. Katili görünce ona soracağım. Bir de kızım onun gözlerinin içine baktığında kızım en son ne demiş, onu soracağım.”
FERAY’IN ANNESİ AYSEL ŞAHİN:
KATİLİ KURTARMA YARIŞINA GİRDİLER
Mersin Toros Üniversitesi’nde iç mimarlık bölümü son sınıf öğrencisi Feray Şahin, polis memuru Burak Aykul tarafından 19 Eylül 2017’de öldürüldü. Aykul “taksirle insan öldürmek” suçundan 5 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Zanlı, Ocak 2019’dan bu yana serbest. Aile, dosyayı Yargıtay’a taşıdı.
“Tam 1044 gündür kızımızın acısı ile yatıp kalkıyoruz, o günden bu yana tedavi görüyoruz, psikolojimiz, hayat düzenimiz bozuldu, huzurumuz kalmadı. Yaşayan bir ölü gibiyiz. Tam 35 aydan bu yana acıyla yatıp kalkıyoruz. Ve bu bayrama da yine kızımızdan ayrı giriyoruz. Biz de diğer aileler gibi çocuklarımızla birlikte bayram kutlayıp kızımıza sarılsaydık, olmaz mıydı? Ama şu an biz mezar taşına ağlayıp ağlayıp gidiyoruz. Katil sokakta. Adalet böyle zamanda bizim yanımızda olmalıydı. Maalesef adalet katili koruma ve kurtarma yarışına girdi, mağdurun yanında olmadı. Biz, böyle bir adaleti asla kabul etmiyoruz. Gencecik kızımı öldüren katil 1.5 yıl yatıp çıktı ve şimdi sokakta hiçbir şey olmamış gibi geziyor. Katilin yalanları ile bir soruşturma ve yargılama süreci yürütüldü. Karara itiraz ettik. Dosyamız tam 17 aydan bu yana Yargıtay’da bekliyor. Katil sokakta. Böyle adalet olmaz olsun. Kızımın katilinin yeri sokak değil. Katile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini ve işlediği bu cinayetin cezasını bir an önce çekmesini istiyorum. Yeter artık, analar ağlamasın, kadınlarımız, kızlarımız öldürülmesin...”