Emekli Koramiral Atilla Kezek: En fazla ihtiyaç duyulan şey diplomasi ve itidal
Emekli Koramiral Atilla Kezek Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri değerlendirirken Türkiye'nin 17 yıldır Mısır ile anlaşma yapamadığına dikkat çekti.
Emekli Koramiral Atilla Kezek, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 2003’te, Mısır ile MEB anlaşması yapmış, üstelik bu anlaşmayla Mısır’ın 11 bin 500 kilometrekarelik deniz alanını kendi alanına dahil etmiştir. Türkiye bu anlaşmayı tanımamasına rağmen 17 yıldır Mısır ile anlaşma yapamamıştır. Halbuki Mısır, karşılıklı kıyılar açısından üçüncü ülkelerin itiraz edemeyeceği en iyi partnerdir” dedi.
Kezek, Doğu Akdeniz’deki gerilime ilişkin Cumhuriyet Gazetesi'nden Sena Yaşar'ın sorularını yanıtladı:
- Doğu Akdeniz’de bu günlere nasıl geldik? Bugünkü kriz ortamına gelişimizde yapılan hatalar nelerdi?
Milenyuma girerken Avrupa Birliği’nin, Sevilla Üniversitesi marifetiyle ortaya attığı bir haritayla, Ege’de Yunanistan’dan kaynaklanan sorunlarımıza bir de Doğu Akdeniz sorunları eklenmiş oldu. Bu haritayla, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülke olan Türkiye, kendi karasularına hapsedilirken ters tarafta kalan 10 kilometrekarelik küçük Meis Adası bile, binlerce kat büyüklükte deniz yetki alanına sahip oluyordu. Yunanistan ayrıca Rodos, Kerpe, Kaşot ve Girit adalarının Doğu Akdeniz’e bakan taraftaki kıyılarından da kıta sahanlığı üretiyordu. Bunlar Türkiye tarafından asla kabul edilemezdi.
- Türkiye nasıl bir tepki göstermişti?
Türkiye kamuoyu başka konularla meşgulken, daha 2002’nin martında, GKRY’nin kiraladığı Norveç bandıralı Northern Access araştırma gemisinin Türkiye’nin kıta sahanlığında sismik araştırma girişiminde bulunması nedeniyle Türk savaş gemileri müdahale etmiş ve araştırma gemisi uyarılarak sahadan uzaklaştırılmıştı. Geçen 18 yıl içinde Deniz Kuvvetleri unsurlarınca çok sayıda sismik araştırma ve sondaj gemisine müdahale edildi. 2009 AB İlerleme Raporu’ndaki “Türk donanması, rapor döneminde, birçok GKRY için petrol arayan sivil gemileri engellemiştir” ifadesi ile verilen mesaj, 2009 yılından itibaren ‘cemaatin’ eline geçirdiği milli yargı, milli emniyet, milli siyaset eliyle Balyoz, Casusluk, Fuhuş, Şantaj gibi davalara dönüşmüştür. Davalar büyük oranda tasfiye ile sonuçlanırken Yarbay Ali Tatar gibi onuruna yediremeyip canına kıyanlar, Albay Murat Özenalp gibi hapiste vefat edenler davaların sonunu bile görememişlerdir.
‘ÇÖZÜM MISIR’LA ANLAŞMA’
- Bölge ülkeleri ile anlaşarak sorunu diplomatik olarak çözme yoluna neden gidilemedi?
Deniz Kuvvetleri marifetiyle uygulanan “Gunbot Diplomasisi” dış politikada ikili deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmaları ile taçlandırılamamıştır. GKRY, 2003’te, Mısır ile MEB anlaşması yapmış, Mısır’ın 11 bin 500 kilometrekarelik deniz alanını kendi alanına dahil etmiştir. Türkiye bu anlaşmayı tanımamasına rağmen 17 yıldır Mübarek, Mursi ve Sisi gibi birbirine benzemeyen dönemlerin hiçbirinde Mısır ile anlaşma yapamamıştır. Halbuki Mısır, üçüncü ülkelerin itiraz edemeyeceği en iyi partnerdir. Türkiye ile anlaşmaya yanaşmaması bizim adımıza diplomatik başarısızlık değil midir? Yine 10 yıl önce GKRY ile İsrail arasında deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapılması, İsrail’in bizle yapacağı anlaşmaya göre 5 bin kilometrekareye yakın deniz alanını kaybetmesine rağmen Türkiye ile bu konuda işbirliğine girmemesi, diplomasimiz açısından nasıl izah edilebilir? Yunanistan ve GKRY bölge ülkeleri ile anlaşmalar yaparken, bizim o ülkelerde büyükelçimiz bile yoktur. Türkiye hukuken sonuna kadar haklı olduğu konuyu maalesef diplomatik başarıyla taçlandıramamıştır. Çözüm öncelikle Mısır ve bilahare İsrail ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapmaktır. Bizim öncelikli muhatabımız Yunanistan değil, karşılıklı kıyılarımız olan Mısır’dır.
DİPLOMASİ VE İTİDAL...
- Gerginlik herhangi bir çatışmaya dönüşür mü?
Türk sismik araştırma ve sondaj gemileri halen yürüttükleri faaliyetlerle 18 Mart 2019 tarihinde daimi temsilciliğimiz kanalıyla Birleşmiş Milletler’e bildirdiğimiz kıta sahanlığımızın sınırlarını markalamaktadır. Bu durum Yunanistan ve GKRY’nin tepkisi ile karşılaşmıştır. Ancak yardım talep ettikleri adresler gerekli karşılığı vermemiştir. Şu anda Türk ve Yunan Deniz ve Hava Kuvvetleri teyakkuz halindedir. Fransa gibi üçüncü ülkelerin de krizde fiilen taraf olmasıyla gergin ortam halen devam etmektedir. Ama savaşmak sorunu çözmez, çözümü geciktirir. Türkiye ve Yunanistan’ın hiç kimseyi karıştırmadan Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de hakkaniyete uygun olarak yapacakları bir anlaşmadan iki ülkenin kazançları kaybettiklerinden çok daha fazla olacaktır. Şu anda en fazla ihtiyaç duyulan şey diplomasi ve itidaldir.