Ahmet Takan 'Cübbeli Ahmet'in iddialarını yazdı: Türkiye'de tuhaf işler oluyor, gidişat çok kötü ve tehlikeli
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün iddialarını bugünkü köşesine taşıdı...
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Türkiye'de 2 bin Selefi derneğin bulunduğunu ve bunların silahlandığını öne sürüp 'İç savaş çıkacak' uyarısı yapan 'Cübbeli Ahmet'in iddialarını değerlendirdi.
Çarpıcı değerlendirmelerede bulunan Takan, "Türkiye, işin içinden çıkılmaz bir duruma doğru son sürat ilerliyor… Çok tuhaf işler oluyor… Tekrar etmekte fayda var; gidişat çok kötü ve tehlikeli!.." diye yazdı.
Takan, yazısında şunları kaydetti:
Tarikatlar ve cemaatler sadece devlete sızmakla yetinmedi, ülke gündemini de belirlemekte başat rol oynar hale geldiler. İyi niyetle belirteyim. Bir sürü boş tantana arasında gözden kaçırmış olabilirsiniz… Şu, kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün başına gelenleri. Yok… Yok… Jet ski olayından bahsetmeyeceğim!..
Bir hafta kadar önce Cübbeli Ahmet, kendisini çok seven yandaş bir gazetecinin tv programında şok açıklamalar yapmıştı. Muhterem “iç savaş” uyarısı yapıyordu.
Türkiye’de 2 bin selefi derneğin olduğunu söyleyen Ünlü’nün sözleri aynen şöyleydi;
“Şahıslar pompalı mompalı. İç savaşa hazırlanıyorlar. Özellikle Batman, Adıyaman taraflarında çok selefi akım var. Selefi tarafıyla İran yanlısı Şii tarafın çatışması hazırlanıyor. Barut gibi. Bu silahlanmayı durdurun. Yarın bu işin önünü alamayız. Birisi ‘şeyhim’ diye cihat ilan edecek öbürü mehdiyim diyecek. Birbirini öldürür bu Müslüman millet. Asker bunları vurmak zorunda kalacak. İzmir kaynıyor. Bunlar nasıl müsaade ediliyor. Mutlaka kontrol edilmesi lazım.”
Duyduğum da dehşete düşmüştüm. “Cumhuriyet Savcısı anında soruşturma başlatır. Cübbeli Ahmet’in ifadesine başvurur” dedim kendi kendime.
Her zamanki gibi oldu herhalde!.. Bir yerlerden yeşil ışık yakılmayınca yaprak kımıldamadı!.. Toplumu doğru haberlerle aydınlatmak için haber peşinde koşan gazetecileri tereddütsüz içeri tıkan adalet mekanizması 3 maymunu oynadı. Kısa süren derin sessizliğin ardından önceki gün gündeme alışıldık, Türkiye klasiği haberlerden biri daha düştü.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nca, taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 91 firmaya ait 113 parti ürün kamuoyuyla paylaşıldı. 91 firmanın yer aldığı listede, Lalegül Tekstil Tarım ve Gıda İnşaat Sanayi Ticaret ve Limited şirketinin ürettiği sucuklardan at eti çıktığı belirtildi. Lalegül şirketi Cübbeli Ahmet ile bilinen bir marka. Eee, doğal olarak da menşetlere “Cüppeli Ahmet at eti satıyor” çıktı.
Konu, bakanlığın ihbar hattına bildirilmiş. Konuyla ilgili birçok şikayetin daha bakanlığa ulaşmasından sonra yapılan incelemelerde sucukların içinde at eti bulunduğu belirtilmiş. Ancak hem Cübbeli Ahmet’ten hem de Lalegül TV’den yalanlama geldi.
Hocaefendi diyor ki;
“Benim konuşma yaptığım Lalegül TV şirketi ile hiçbir ortaklığım ve hissem bulunmamaktadır.
Ben de bu olay üzerine televizyonun yetkililerine sorduğumda onlar: ‘Lalegül ismi markalaştıktan sonra uncusundan, elbisecisinden, hastanesine kadar her türlü alanda Lalegül ismi kullanılmaktadır.
Bunların Lalegül TV ile hiçbir alakası bulunmamaktadır. İsim benzerliğinden başka hiçbir alakamız yoktur. Bizim yayıncılıktan başka hiçbir ticari faaliyetimiz, üretim ve satışla ilgimiz alakamız olmadı’ dediler.
Ayrıca bu kişi Lalegül TV’de hissedar olmamakla beraber evvelce yönetimde olan birinin soyadının o kasabın soyadı ile aynı olmasını da belge olarak sunmuş, bu da adamın belgeden ne kadar yoksun olduğunun en büyük ispatıdır.
Çünkü ne akrabalıkları ne de memleket bağlantıları olmayan iki insanın sırf soyadının aynı olmasından dolayı terörist ilan edilmesi ne kadar güldürücü ise bu işin de bundan bir farkı yoktur.
Dolayısıyla bu haberi bana mâl yapan ve paylaşan kişi ve kurumlar hakkında avukatlarım en kısa sürede gerekli tüm hukuki işlemleri başlatacaklardır. Yakında hak meydana çıkacaktır. İftiracılara alet olmayalım.”
Muhtereme inanalım mı?.. Takdir sizin… Ben, işin zamanlamasına takıldım. Cübbeli Ahmet “iç savaş” uyarısı yapıyor. Arkasından da nereye çekileceği, neyin manşetlere taşınacağı çok belli olan bakanlık açıklaması geliyor!.. İktidarla çok sıkı fıkı olan bir cemaatin önde gelenine kibarca “sus” mu deniyor?.. Takdir yine sizin…
***
Şüyuu,vukuundan beter bir durumla karşı karşıyayız!.. Hain FETÖ yapılanmasının kalkışmasını ağır bir bedel ödeyerek savuşturduk. Ancak, devleti ele geçirmek için sinsi hesaplarına devam eden tarikat ve cemaatlerin nüfuz mücadelesinin ne noktaya geldiğini Ankara’da herkes konuşuyor. Diğer taraftan, saraya yön veren bir SADAT yapılanması var. Haklarında çok iddia var ama malum sebeplerden dolayı kimse üzerlerine gitme cesaretini gösteremiyor. Derin kulislerde, SADAT’ın yeni bir istihbarı yapılanmaya gittiğine dair ciddi iddialar var. Emekli MİT mensupları, subay ve astsubaylarla bazı dergahlarda görüşmeler, önerilen yüksek aylıklar falan filan… Unutulmak üzere olduğu için gündeme getirilmesi gereken bir soru daha var; adalet mekanizmasının elinde bulunan ve hâlâ açık olan Türkiye’deki IŞİD’cilerle ilgili dosya sayısı kaçtır ve bunların içeriği nedir?..
Kovid-19’a kafa atılan Türkiye’de Cübbeli Ahmet’in televizyonda çıkıp “iç savaş” uyarısı yapmasına ve ahalinin buna duyarsız kalmasına şaşırdım mı? Hayır, hiç şaşırmadım!.. Polise özel takviye birimleri kuruldu. Arada kaynatıldı, gitti. “Hayırdır ne iş. Neden icap etti” diyenlerin sayısı bir elin parmakları kadar!.. Oldu da bitti maşallah!..
Şahsımın kanaatine göre, Cübbeli Ahmet o televizyon programında bildiklerinin kıyısından geçti. Hatta çok üstü kapalı konuştu. Altında her ne sebep varsa, iktidara “Bakın çok şey biliyorum beni daha fazla konuşturmayın” mesajı verdi hem de kendi sıkı yandaşlarının vasıtasıyla. Cübbeli Ahmet, şimdilik at eti ile çarpıldı!..
Saf saf sormaya devam edeceğim;
Adalet nerede?.. Savcılar nerede?.. Neden, Cübbeli Ahmet çağrılıp da “Neler biliyorsun? Bildiklerini anlat bakalım” denmiyor?..
Bir çift sözüm de Cübbeli Ahmet’e;
Neden savcıya gitmiyorsunuz?.. Savcıya gidemiyorsanız, basına neden bildiklerinizi tüm çıplaklığı ile anlatmıyorsunuz?.. Konuşacak bir basın mensubu bulma sıkıntınızda olmasa gerek!..
Yoksa… Boş verin, unutun gitsin, at eti yemeye devam edin mi?..