Tarihin en büyük işçi kırımı: Koronavirüs ilk sırada
İSİG Meclisi tarafından hazırlanan rapora göre, Eylül ayında 46’sı Covid-19 nedeniyle olmak üzere en az 177 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Eylül ayı iş cinayetleri raporunu İstanbul Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde açıkladı.
Eylül ayı raporuna göre yaşamını yitiren 177 isçiden altısı çocuk, yedisi kadın, üçü Suriyeli ve ikisi Afganistanlı olmak üzere beşi sığınmacı ve dördü sendikalı işçiydi.
En çok ölüm sebebi 46 işçi ölümüyle Covid-19 olarak kayıtlara geçti. Diğer sebepler ise 38 işçi trafik/servis kazası, 25 işçi ezilme/göçük, 20 işçi kalp krizi ve 11 işçi yüksekten düşme olarak belirtildi.
'EN AZ 274 İŞÇİ KOVİD-19 NEDENİYLE YAŞAMINI YİTİRDİ'
11 Mart 2020 tarihinden itibaren salgın sonucu onlarca işçinin yaşamını yitirdiğini ifade eden İSİG Meclisi adına açıklama yapan İnşaat-İş Örgütlenme Sorumlusu Anıl Deniz Gider, “Şu ana kadar kısıtlı bilgilerimizle tespit edebildiğimiz kadarıyla en az 274 işçi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Bugüne kadar salgından ölenlerin büyük bir çoğunluğunun işçi sınıfından olduğu gerçeği tüm çıplaklığı ile ortadadır. Türkiye, tarihin en büyük işçi kırımı ile karşı karşıyadır” dedi.
Bu süreçte patronların fabrikalarda geceli gündüzlü kuralsız bir şekilde çalışmayı arttırdığını söyleyen Gider, “Devlet Covid-19’u iş kazası olarak görmeyen bir genelge çıkararak bu durumu daha da pekiştirmektedir” diye konuştu.
Gider, Covid-19'un sağlıkçılar için meslek hastalığı, diğer iş kollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınması gerektiğini söyledi.
ÜLKE ÇAPINDA DİRENİŞ VE DAYANIŞMA HATTI
İSİG Meclisi’nin raporunda, şu değerlendirmeler de yer aldı:
“Salgından ölenlerin büyük bir çoğunluğunun işçi sınıfından olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortadadır. Türkiye tarihin en büyük ‘işçi kırımı’ ile karşı karşıyadır. Bu süreçte çıkış noktalarımızı ve taleplerimizi bizzat işyerlerinde işçi komite, konsey ve meclislerimizi örgütleyerek hayata geçirilebiliriz. Birçok işyerinde işçilerin kendiliğinden mücadele deneyimleri başladı. Sınıf sendikalarına düşen görev ise bu deneyimleri sahiplenerek yön göstermek, kurumsallaştırmak ve ülke çapında bir direniş-dayanışma hattını oluşturmaktır."