Emin Çölaşan: Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
Emin Çölaşan, "Allah korusun, günün birinde iş öyle bir noktaya gelir ki, hastaneler dolup taşar. Yoğun bakım cihazları açısından bile ortaya sıkıntılar çıkar." ifadelerini kullandı.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, koronavirüs pandemisinde yaşanan gelişmeleri ve Türkiye'nin son durumunu köşesinde değerlendirdi.
Çölaşan, "Gerekli acil ve tutarlı önlemler alınmadığı takdirde meydana gelecek her korona ölümünün sorumlusu bizi yönetmekte olanlardır." ifadelerini kullandı.
Emin Çölaşan'ın yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım, medyada yer alan bazı haberleri okuyunca hepimizin içini acayip bir korku bürüyor.
Evet, korkuyoruz…
Çünkü çaresiz kaldığımızı ve tehlikenin kapımızda olduğunu biliyoruz.
Bütün dünyayı etkileyen salgın bizi de vurdu. Ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.
Mevsimi ve zamanı geldi… Grip aşısı yaptırmamız gerekiyor, aşı yok.
Bir grip aşısı olayını bile yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
★★★
Sağlık Bakanı İstanbul'da salgınla ilgili üst düzey bir toplantı yapıyor ama İmamoğlu'nu çağırmıyor. Akıl alacak şey değildir…
İstanbul'da il düzeyinde yapılan bu toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı'nın çağrılmama kararının Sağlık Bakanı tarafından verildiğine inanmak için aşırı saf olmak gerekir.
Hiç kuşkum yok, o talimat kendisine en tepe noktadan verilmişti…
“Sakın ola ki onu çağırma, adam yerine koyma!”
(O makama milyonlarca kişinin oylarıyla seçilen ve korona kaptığı anlaşılan İmamoğlu da dün hastaneye kaldırıldı.)
★★★
Salgın bütün dünya ile birlikte bizi de iyice zorlamaya başladı. İstanbul başı çekiyor.
Aslında bizi yönetenler, milyonlarca insanımızın can güvenliğini zora sokacak işlerin altına imza atıyor.
Artık o klasik lafları Recep Bey dahil hepsinin ağızlarından ayrı ayrı duymaktan bıktık usandık…
“Maske takın, temizliğe dikkat edin, güvenli mesafeyi koruyun!”
Biz bunları biliyoruz bayım… Başka?
Siz acaba ülke genelinde hangi önlemleri alıyorsunuz?
★★★
Bunların dini imanı para!..
Yaz aylarının başında sırf para gelsin diye yaklaşık bir milyon Rus ve Ukraynalı turiste kapılarımızı açan bunlar.
Adamlar salgının çok yaygın olduğu iki ülkeden ağızlarında burunlarında virüsü taşıyarak geldiler ve bize de bir miktar bulaştırmayı başardılar.
O zaman ısrarla uyardık “Bunu yapmayın kardeşim, döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin anlayışınız uğruna bizim canlarımız üzerinden kumar oynamayın” dedik ama kim takar!
★★★
Her gün rakamlar yayınlıyorlar…
Bu rakamların çoğu gerçek dışı ve gerçekleri örtmek için masa başında hazırlanıyor.
İşin ciddiyetini örtbas etmek için gerçek rakamları gizliyorlar…
Buna rağmen ölü sayımız 10 bin'e yaklaştı.
Bütün dünya felaket durumda. Her ülke kendine göre (doğru veya yanlış, eksik veya değil) önlemler alırken bizimkiler hep aynı teraneyi kullanmaktan utanmadılar, sıkılmadılar…
Maske, temizlik, güvenli mesafe.
Anlı şanlı dünya liderimiz Recep Bey bile cuma günü namaz çıkışında aynı teraneyi tekrarladı!
Demek ki söyleyecek başka bir şeyi yok.
★★★
Sokaklara çıkın, kaldırımlar tıklım tıklım insan dolu.
Restoranlar ve kafeler açık.
Sadece garibanların gittiği kahvehanelerde tavla ve kağıt oyunları yasak. Bu nasıl çelişkidir yaa!
Göstermelik olanlar dışında ciddi bir tek önlem alınamadı.
★★★
Şimdi başka güldürülere tanık olmaya başladık…
Futbol Federasyonu maçların tribünlere yüzde 30 seyirci alınarak oynanması için Bilim Kurulu'na başvuruda bulundu.
Federasyon Başkanı AKP'nin en büyük müteahhitlerinden biridir. Başka bir deyişle iktidar partisinin adamıdır.
Bu isteği ile amaçladığı her yıl trilyonları savuran ve hemen hepsi de batık durumda olan futbol kulüplerine ekstra gelir sağlamak ve onların hoşgörüsünü elde etmek!
Yani kulüplere para kazandırmak uğruna eğer bu isteğe de olumlu yanıt verilirse, ben buradan “Yuh artık” diye bağırmak zorunda kalacağım.
★★★
Salgın giderek yayılıyor…
Peki ne yapmalı?
Acaba bazı kısıtlayıcı önlemler ve yeni yasaklar getirilmeli mi?
Bence evet, getirilmeli…
Çünkü birincisi, gidiş iyi değil…
İkincisi, bu süreçte işin şakası yok. İnsanlarımızın canı söz konusu.
Allah korusun, günün birinde iş öyle bir noktaya gelir ki, hastaneler dolup taşar. Yoğun bakım cihazları açısından bile ortaya sıkıntılar çıkar.
Toplumdaki ekonomik ve sosyal panik daha da artar.
★★★
Peki ne yapmalı, hangi önlemler alınmalı?
Bu sorunun yanıtını ben veremem…
Çünkü getirilen her yasak ve kısıtlama, o bilinen atasözümüz doğrultusunda çift yönlü çalışır…
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
Burada sadece şunu söylemekle yetiniyorum:
Gerekli acil ve tutarlı önlemler alınmadığı takdirde meydana gelecek her korona ölümünün sorumlusu bizi yönetmekte olanlardır.
Günahı vebali onların üzerinde olacaktır.