Deniz Zeyrek'ten çarpıcı deprem yazısı: Biz millet ve devlet olarak sadece konuşuyoruz
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, İzmir depreminin ardından kaleme aldığı yazısında "Bir sonraki deprem vurana kadar. "Konuşuyoruz! Sadece konuşuyoruz!" yorumunda buludu.
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, İzmir depreminin ardından çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Zeyrek, yazısında sadece konuştuğumaza dikkat çekti.
"Bir imar affı çıkıyor. Yüzbinlerce riskli bina sisteme dahil ediliyor. Deprem paraları başka yerlerde kullanılmaya devam ediliyor. Güçlü müteahhitler, belediyeden alamadıkları izinleri Ankara'dan alıp yollarına devam ediyor. Kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşümün peşinde koşuyoruz." diyen Deniz Zeyrek'in İzmir depremi sonrası dikkat çektiği rant ile ilgili köşe yazısı şöyle:
"Varto, Erzincan, Dinar, Van, Marmara, Bolu, Elazığ depremleri gibi İzmir depremi de bir kez daha ortaya çıkardı:
Biz millet ve devlet olarak sadece konuşuyoruz.
-En iyi tespiti biz yapıyoruz.
Fayların aktif, inşaatların çürük, zemlerin kaygan, toplanma alanlarının yok olduğuna dair onlarca cümle kuruyoruz.
Örneğin, “Deprem ülkesiyiz, Japonlar gibi depremle yaşamayı öğrenmeliyiz” diyoruz.
Ekranları dolduran uzmanlar, depremin değil, çürük binaların, kaygan zeminlerin ve tedbirsizliğin öldürdüğünü anlatıp duruyor bıkmadan usanmadan.
–En iyi soruyu da biz soruyoruz.
“Bu ruhsatlar nasıl verildi?”, “Nerede bu deprem paraları? “Nereye harcadınız 71 milyar lirayı?”, “Kentsel dönüşüm niye yapılamıyor?”, “İstanbul büyük depreme hazır mı?” “Ya bu deprem İstanbul'da olsaydı?” gibi soruları art arda sıralıyoruz.
-Yaraları da en hızlı biz sarıyoruz.
Kurtarma ekiplerimiz, arama köpeklerimiz, yardım kuruluşlarımız, çadırlarımız, aşevlerimiz, devletimiz hızla bölgeye intikal ediyor.
Liderlerimiz vakit kaybetmeden yıkılan binaların yerine yenilerinin yapılacağını, yeni evler yapılana dek insanlara kira yardımı yapılacağını ilan ediyorlar.
★★★
Peki sonunda ne oluyor?
Hiçbir şey!
Ne tespitlerimiz ne sorularımız sonuç getiriyor.
Enkazlar kaldırıldığı andan itibaren, bir sonraki deprem felaketine kadar her şeyi unutuyoruz. Sosyal medyada paylaştığımız duygu dolu dayanışma mesajları sonlanıyor.
Altında onlarca canın kaldığı binalar da ölüp giden insanlarımız da rakamlara dönüşüyorlar. “17 bina yıkıldı, ölü sayısı 58'e çıktı” deyip geçiştiriyoruz.
Oysa aileler kaybettikleri canların büyük acısıyla baş başa kalıyor. Giden canlar geri gelmiyor. Ateş sadece düştüğü yeri yakıyor.
Bir imar affı çıkıyor. Yüzbinlerce riskli bina sisteme dahil ediliyor.
Deprem paraları başka yerlerde kullanılmaya devam ediliyor.
Güçlü müteahhitler, belediyeden alamadıkları izinleri Ankara'dan alıp yollarına devam ediyor.
Kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşümün peşinde koşuyoruz.
Bir sonraki deprem vurana kadar.
Konuşuyoruz!
Sadece konuşuyoruz!"