Aladağ davasında yurt müdüründen skandal suçlama!
Adana’nın Aladağ ilçesinde 11 kız çocuğunun hayatını kaybettiği yurt yangınıyla ilgili davada beşinci duruşma bugün görüldü. Mahkeme üçüncü kez bilirkişi raporu hazırlanmasına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 29 Mayıs tarihine ertelendi.
Aladağ’da Süleymancılar cemaatine ait olduğu belirtilen öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016 tarihinde çıkan yangında 11’i kız çocuğu 12 kişi yaşamını yitirmiş, 24 kişi de yaralanmıştı.
Yangın faciasıyla ilgili açılan davada ikisi tutuklu toplam 14 sanık bulunuyor.
’11 çocuğun karşılığı 15 ay mıdır?’
Duruşma öncesinde adliye önünde ailelerle birlikte açıklama yapan Sosyal Haklar Derneği Genel Sekreteri Can Atalay, “11 çocuğun karşılığı 15 ay mıdır” diye sordu.
Atalay, “Düşünceleri yüzünden onlarca kişinin cezaevinde yattığını belirterek, çocukların ölümünde ihmal ve sorumlulukları bulunan sanıkların tahliye edilmesi kabul edilemez” dedi.
Aileler de cumhurbaşkanı ve başbakana seslenerek “Duysun sesimizi, bir kere bile bize geçmiş olsuna gelmediler” dedi. Aileler, sanıkların tahliye edilmesine tepki göstererek “Çocuklarımızın canı bu kadar basit mi? O savcı, o hakim vicdanı rahat bir şekilde uyuyabiliyor mu” ifadelerini kullandılar.
Savcı mütalaasını açıkladı
Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkemeye ulaşan bilirkişi raporu okundu. Rapora hem mağdur hem de sanık tarafı avukatları itiraz etti. Savcı yapılan itirazlardan sonra mütalaasını açıklayarak, tutuksuz sanıkların tutuklanması ve iki tutuklu sanığın tahliye talebinin reddedilmesini istedi.
İlk sözü alan mağdur ailelerin avukatlarından Evren İşler, bilirkişilerin kusur derecelendirmesi yapamayacağını belirterek, bu konuda sadece sorumluluk atfetme görevine sahip olduklarını kaydetti. İşler, raporun bu haliyle kabul edilemez olduğunu ve yeni bir raporun hazırlanmasını gerektiğini söyledi. İşler, rapora dayanılarak tahliye edilen ve tutuksuz yargılanan sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Yinelediler: ‘Yeterliliğimiz yok’
Ara karardan önce sanıklar tek tek verdikleri beyanlarında yurt denetimi ile ilgili yeterliliklerinin olmadığını yineledi. İlçe Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, yurdun 1985 yılında valilikçe açıldığını belirterek, kapatma ile ilgili kararı da yine valiliğin verebileceğini söyledi. İlçe Milli Şube Müdürü Davut Gökçeli de yurtta yangınla ilgili acil çıkış levhası ve yangın merdivenini görünce formdaki maddeye ‘Evet’ olarak işaretlediğini ifade ederek, “Marif müfettişleri sadece ‘tatbikat yapılmadı’ demiş. Ben eğitim almadığım bir konuda nasıl denetim yaparım. Açma izni valilikçe verilir. İlçe Milli Eğitim değil. Özel öğrenci yurtlar yönetmeliğine göre yapılan bir denetimi eğitim öğretim açısından denetliyoruz” diyerek kendini savundu.
Çocukları suçladı!
Kaymakamlık görevlisi Cihan Ünal ise “Bu denetimleri yapan il ve ilçe eğitim müdürlüğü biz niye kusurlu sayılıyoruz” Diyerek milli eğitim çalışanlarını suçladı.
Yurt Müdürü Cuma Ali Genç ise savunmasında çocukları suçlayarak yangın tüplerinin onlar tarafından boşaltıldığını iddia ederek, çocukların mahkemeye yalan beyanda bulunduklarını söyledi.
Sanık avukatları da beyanlarında rapora itirazlarını sürdürdü ve yeni bir rapor hazırlanmasını istedi.
Ara karar: Tutukluluğa devam
Savunmaların ardından ise duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, aradan sonra kararını açıkladı. Tutuksuz yargılanan sanıkların adli kontrol uygulamasının kaldırılması talebini ret eden mahkeme heyeti, tutuklu yurt müdürü Cuma Ali Genç ve dernek başkanı İsmail Uğur’un tutukluluğunun devamına karar verdi.
Uğur’un cezaevi koşullarında yaşamını sürdürüp sürdüremeyeceğine dair Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) rapor alınmasına karar veren mahkeme heyeti, bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine İTÜ’den tüm sanıkların kusur yönünden değerlendirilmesi için akademisyenlerden, yangın konusunda uzman ve dernekler mevzuatına hakim kişilerden yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulmasını istedi. Duruşma, 24 Mayıs tarihine ertelendi.
Duruşma sonrası aileler ve avukatlar açıklama yaptı.
Aladağlı aileler, cumhurbaşkanı ve başbakana seslenerek adalet istedi. Aileler, “Hakim ve savcılar ellerini vicdanlarına koyup karar versinler” diye konuştu. Avukat Can Atalay ise herkes için adalet varsa Türkiye’nin var olacağını söyleyip “11 kız çocuğunun bedeli nedir? Hesabını kim verecek bize” diye sordu. (diken)